Arif benim arkadaşım.  Her ne kadar o “Abi” diye seslense de,  canın can gibi görüp bildiği bir dostum, yürekdaşım.

O ta oralarda.

Oralar dediğim 1975-76 yıllarında Mardin Kızıltepe’deki seyyar jandarma askerlik görevimde, seyyar olarak gidip gördüğüm  Doğu Anadolu’nun illeri.

Taşı toprağı biz.

Sevgimiz.

Kültürümüz.

Özümüz.

Nereden bilirdim ki, uzun yıllar sonra Batman’dan bir arkadaşım ve meslektaşım ile  tanışıp da gönül bağı kuracağım. Bu gönül bağı ile yıllara meydan okurcasına “önce insan” düsturunda  buluşacağım.

Oluyormuş.

Bu da farklı olmak.

Farklılığına yakışır olabilmek.

Karadeniz Ereğli nire, Batman nire.

Yakın be dostlar.

Çok yakın.

**

O’nu 1999 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ilk kez düzenlediği   “Yerel Basın Ödülleri” yarışmasının İstanbul’daki  ödül töreninde tanıdım.

1998 yılındaki haberlerimiz ile yarışmaya katılmış ve jürinin değerlendirmesine göre, birinciliği Ereğli Önder Gazetesi’nden bendeniz, ikinciliği Batman Çağdaş Gazetesi’nden Arif Arslan ve üçüncülüğü de İskenderun Ses Gazetesi’nden Akın Bodur kazanmıştı. Beş de mansiyonun verildiği yarışmanın ödül törenine dönemin TBMM Başkanı Hikmet Çetin’de katılmıştı.

Elbette büyük bir gurur ve onur.

Emeğinin karşılığını almak kadar önemli bir şey ne olabilir ki?

Arif ve Akın ile o akşamki tanışmamız ve ardından Mayıs-Haziran 1999 dönemini kapsayan 15 günlük Almanya, daha sonra “Türk Alman Gazetecileri-Antalya” seminerindeki buluşmamız ile dostluklarımız pekişti daha da güçlendi.

Ortak noktamız gazetecilik.

Mesleğin çileleri.

Mesleğin etik değerleri.

Mesleğin geleceğine dönük düşüncelerimiz.

Hep iyiydi.

İyi oldu.

**

Zaman içinde bir baktım ki, Bizim Arif nerede ise ülkede ödül bırakmamış.

Hep topluyor.

İzliyorum her yerde Arif.

Bir akşam yaygın bir televizyon kanalında haber bile oldu ya!

O gururu ben de paylaştım.

Kendim kazanmış gibi sevindim.

Akın için de öyle.

Bu iki az ikili değil hani.

Bunlar gazeteciliğin esrarkeşi.

Bağımlısı.

İflah da olmazlar.

**

Akın’ımız İskenderun’da deprem enkazında kaldı. Annesini kaybetti. Gazetenin sahibi ve gazeteci eşi de yaşama veda etti.

Büyük acı.

Akın’da sol kolunu dirseğinden kaybederek kurtuldu.

Sağ olsun Türkiye Gazeteciler Cemiyeti O’nu İstanbul’a getirterek özel bir hastanede tedavi altına aldırdı.

Biliyorum ki, Akın yine çok sevdiği ve aşık olduğu mesleğine geri dönecek ve Arif gibi yine ödüller kazanacak.

**

İyi ki tanışmışız.

İyi ki tanıma şansı bulmuşum.

İyi ki böyle meslektaşlarım ile dostum.

İyi ki, mesleki yarınlarımıza her türlü çok yönlü engellemelere rağmen umutla bakabiliyorum.

İyi ki Arif ve Akın var.

**

Arif’e diyorum ki, “Biz cennette yaşıyoruz” diye.

Ki öyle.

Güney ve Doğu Anadolu coğrafyasından daha huzurlu yerdeyiz.

Son dönemde depremler de vurdu ya canlarıma.

Biz! Kuzey ve Batıdakiler dua edelim; doğup büyüdüğümüz coğrafyada yaşadığımıza.

Yaşayabildiğimize.

Editör: Yunus Yasak