Bugün yetmiş yaş ve üstü insanların bayram günlerinde hep söyledikleri;” Nerede o eski bayramlar”sözü bana göre tam yerinde söylenen bir sözdür. Çünkü bu insanların çocukluğunda zevkle, sevinçle, neşe içerisinde kutladıkları dini bayramlarımız olan Ramazan ve Kurban bayramları bugünkü çocukların kutladıkları bayramlardan  kıyaslanmayacak kadar farklıdır.

    Tahminen 1970 ve daha öncesi dönemlerde çocuklar dört gözle bu dini bayramların gelmesini beklerlerdi, çünkü en büyük sevinç  neşe ve eğlenme dönemi bu bayramlardı . Ramazan Bayramı gelmeden önce anne ve babalar çocukları için yeni elbise ve ayakkabı alırlardı. Çocuklar Bayram gecesi bu elbiseleri yastın altına, ayakkabılarını ise yastığın yanı başına koyarlardı.

    Ramazan Bayramı yaklaştığında çocuklar anne ve babalarına “Bayrama kaç gün kaldı” diye hep sorarlardı. Bazı erkek çocuklar ise bayrama kaç gün kalmışsa o sayıda küçük taşları toplayıp bir torbaya atar ve her gün torbadan bir taş atarlardı. Kız çocuklar ise bir ipe bayrama kalan gün sayısı kadar düğüm atar ve her gün bir düğümü çözerlerdi.

    Ramazan ayı boyunca hiçbir çocuğun elinde ekmek ve su görmezdiniz. Bu Coğrafyada Müslümanlar,Hıristiyanlar, Yezidiler binlerce  yıl birlikte ve kardeşçesine yaşamışlardır.Gayrimüslim çocukların elinde de Ramazan ayı boyunca ekmek ve su göremezdik.

    Bayram sabahı çocuklar kendileri için alınan bayramlıklarını giyer, eğer buluğ çağına gelmişlerse babaları ile birlikte Bayram namazını kılmaya camiye giderlerdi.Bayram namazı sonrası eve gelindiğinde genellikle bayram için hazırlanan yemekler yenilirdi. Kahvaltı sonrası çocuklar annelerinin tiftik keçisi kıllarından yaptıkları; ”Türik“ dediğimiz torbaları boyunlarına geçirerek dışarı çıkarlardı. Çocuklar yaşıtları olan akraba veya mahalledeki komşu çocukları ile birlikte bayram kutlamalarına giderlerdi. Hıristiyan çocuklarda Müslüman çocuklarla birlikte bayram kutlamalarına giderlerdi. Müslüman çocuklarda Hıristiyanların Mart ayındaki Paskalya bayramlarını kutlamaya giderleri. Müslüman çocuklar bu bayrama yumurta bayramı derdi, çünkü her ev bir kazan dolu renk, renk yumurtaları pişirir bayram kutlamasına gelenlere verirlerdi.

    Çocuklar ilkin yakın akrabaları ve komşularının bayramlarını kutlamaya giderler, akraba olanlar onlara para verirlerdi. Daha sonra çocuklar birlikte arkadaşları ile bayrama gidilecek evin kapısını salarlardı, ev sahibi kapıyı açtığı zaman hep birlikte koro şeklinde; “İde we piroz be” (Bayramınız kutlu olsun” derler, büyüklerin ellerini öperlerdi. Çok eski dönemlerde, kapalı ekonomi dönemlerinde bayramda çocuklara kuru üzüm, kuru incir, badem,  ceviz, kumda kızartılmış leblebi verilirdi 1960’lı yıllarda içi delik kırmızı renkli şekerler çıkınca bu şekerler verilmeye başlandı.(Bu şekere şekire kulel derdik) Günümüzde ise envai çeşit şekerler, çikolatalar verilmeye başlandı.

    Çocuklar sabahtan bazen ikindi namazına kadar hemen hemen bütün evleri dolaşarak bayram kutlamalarına giderlerdi. Bazı çocuklar bayram öncesi kim en fazla şeker toplayacak diye iddiaya girelerdi.  Bazıları 700-800 şeker topladığı oluyordu. Çocuklar topladıkları bu şekerleri eve getirip tadı güzel olanları ayırırlardı.

    Çok değerli anne ve babalar, özelliklede apartmanı hayatı yaşayanlar bu bayramda çocuğunuzun eline bir poşet verin önce kapı komşunuza, apartman sakinlerine ve sonrada akrabalarınızın evlerine onları bayram kutlamalarına gönderiniz. Çocuğunuz onların bayram kutlamasına gittiğinden onların çocukları da sizin bayramınızı kutlamaya geleceklerdir. Çocuğunuz topladığı şekerleri saymaya başlayınca eminim ki çok sevinecek ve sizler ondan şeker istediğinizde belki de size vermeyebiliri Çünkü çocuk ilk defa emek vererek o şekerleri toplamış ve kendi malıdır diye çok sevinmiştir..

    Geçen Bayramda ikindi vaktinden sonra Diyarbakır’da oturan bir arkadaşın bayramını kutlamak için aradı. Telefonla konuşurken kapı zili çalındı, kapıyı açınca 7-8 çocuk bayram kutlamaya geldi, Daha sonra arkadaşla konuşunca kim geldi diye sorunca ona 7-8 çocuğun bayram kutlamasına geldiklerini söyledim arkadaşabayram nasıl geçiyor diye sorunca o bana”2-3 akraba çocuğu dışında kimse bayramımıza gelmedi, bayram için aldığımız şekerleri biz yiyoruz “dedi. Tabi ki bu duruma çok üzüldüm, ne yazıkki örf ve adetlerimiz gittikçe kayboluyor.

    Gelelim büyüklerin o dönemdeki bayram kutlamalarına.  Babalar ramazan gelmeden önce oruç için gerekli gıda maddelerini alırlardı. Büyüklerde  bayram için yeni elbiseler alırdı. Büyükler Bayram namazını kıldıktan sonra başta cami imamı olmak üzere herkes avluya çıkar ve sırayla herkes birbirinin bayramını kutlardı. Böylece küs olanlar barışırdı, zaten bayramın bir amacı da küslerin barışmasıdır.

   Cami dönüşü öğleye yakın babalar bağlı olduğu aile büyüğü veya aşiret büyüğünün bayramını kutlamaya gider.  Aile büyüğü veya aşiret reisi misafirlerine ziyafet verirdi.

    Şimdiden öncellikle sevgili çocukları bayramını kutlar, bayramın ülkemize, tüm dünyaya barış, huzur ve kardeşlik getirmesi dileğiyle..

Editör: MÜZEYYEN ARSLAN