Tükendim,

Çok yıprandım,

Enerjim kalmadı,

Pilimin azaldığı hissediyorum,

Artık baş edemiyorum,

Boğuluyor gibiyim,

Bittim.

Evet, çok ciddiye alınması gereken söylemler! Öyle değil mi?

Kimi zaman ben ve sen de dâhil hemen herkesin günlük yaşamda kullanabildiği söylemler olabiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken şey, söyleyen kişinin bu cümleleri ne derece ciddiyetle ifade ettiğidir.

Günümüzde sıklığı git gide artan ve oldukça da ciddiye alınması gereken psikolojik bir ruh hali olan “Tükenmişlik Sendromu”nedir?

“Başarısız olma, yıpranma, enerji ve gücün azalması veya tatmin edilemeyen istekler sonucunda bireyin iç kaynaklarında meydana gelen tükenme durumu” olarak tanımlanmaktadır.İlk kez 1974’te Herbert Freudenberger ortaya atılan bir tabir. Tükenmişlik sendromu; duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı olarak 3 temel olgudan oluşmaktadır ve bu olgular tükenmişliği yaşayan bireyin hayatındaki negatif değişimleri ifade eder.

Tükenmişlik direkt olarak bir hastalık değil, sendromdur!Sağlık sorunlarının uluslararası sınıflamasında (ICD-10) yer almıyor. Ancak; yaşanılan tükenmişlik sendromu, depresif semptomlar gösterdiği ve depresyona ait belirtiler sergilediği için depresyonu tetikleyebilir ve dolayısıyla da depresyondan bağımsız düşünülemez. Tükenmişlik sendromunun uzun sürmesi depresyon tehdidi ile karşı karşıya bırakacaktır. Doğal olarak da tükenmişlik sendromu ve depresyon iç içe geçmiştir.

Tam bu noktada toplumun genelinde yanlış olarak kullanılan bir konuya değinmek istiyorum: Şu kişi ruh hastası yaaa! Ya da biri bazı problemlerini anlatmaya başlayınca direkt tanı koyma eğilimi. Senin kesin psikolojik problemlerin var, hastasın! Bu artık patolojik bir vaka! Ne oluyor arkadaşlar? Hele bir durun, sakin. Toplum olarak ruh sağlığımızın çok iyi olduğunu söyleyemem ancak, direkt olarak bu tarz damgalamalar bizi daha agresif ve saldırgan bir ruh haline sokar ki lütfen kaçınalım.

Ha, neden söylemekten kaçınalım hocam? Ruh hastası olan birine, ruh hastası diyemeyecek miyiz yani? Diye sorabilirsiniz. Da sevgili dostum,

  1. Si sen bunu hangi tanı kriterlerine göre koydun?
  2. Si bu tanıyı koymak uzmanlık gerektirmez mi?
  3. Sü bu hakkı sana kim veriyor?
  4. Sü biz bu alanın uzmanları dâhil kimse bu şekilde damgalama yapamaz.

Var olan psikolojik durumun, hastalık olarak tanımlanabilmesi için mesleki ve kişisel işlevselliğimizi bozması gerekmektedir. Mesleki ve kişisel işlevselliğimizi bozan bir durum patolojik olarak tanımlanabilinir.

Bu sendromu yaşadığımızı nasıl anlarız?

İş yükünüz çok fazla ise, kapasitenizi çok fazla zorluyorsanız eğer, zamanınız dar ve bitirmeniz gereken sorumluluk fazla ise ki hele de yaptığınız işi sevmiyorsanız, bıkkınlık hissediyor, kaygı seviyeniz yükseliyor ve iş yapamaz hale geliyorsanız tehlike çanları sizin için çalıyor demektir. Tabi bu durumu dönemsel iş stresi ile karıştırmamak gerekiyor. Tükenmişlik, yüksek ve uzun süreli stresin kişide yarattığı zihinsel, psikolojik ve bedensel bitkinlik durumudur.Tükenmişlik sendorumunun belli başlı belirtileri şu şekilde özetleyebiliriz:

– Aşırı yorgunluk ve enerjisizlik
– Kalp çarpıntısı, midede şişkinlik
– Sık aralıklarla kabız olma veya hastalanma
– Uyku problemi, uyumakta ve uyumakta zorluk çekme
– Solunum güçlüğü çekmek
– Başta sırt ve bacaklar başta olmak üzere yaygın bedensel ağrılar

Tükenmişlik sendromunun zihinsel belirtileri

--Eskiden sevdiği faaliyetlerden hemen sıkılma
– Dikkat dağınıklığı, unutkanlık ve dalgınlık
– Karar verme güçlüğü ya da kararı erteleme eğilimi

Tükenmişlik sendromunun duygusal belirtileri

-- Yaygın ümitsizlik hissi
– Özgüven eksikliği yaşama
– Çok sık hayal kırıklığı duygusu yaşama
– Kendini değersiz hissetme durumu
– Eleştirilere katlanamama

– Aşırı şüphecilik
– Yoğun kaygılanma ve huzursuzluk hali

Tükenmişlik sendromu nasıl tedavi edilir?

            Tükenmişlik sendromu depresyon ile daha bağlantılı ve iç içe olduğu için, depresyon tedavisi uygulanabiliniyor daha çok. Bu sendrom konusunda çalışan ruh sağlığı çalışanlarından profesyonel terapi desteği almak en sağlıklı çözüm yoludur.

Tükenmişlik sendromunun ortaya çıkması engellemek için ne yapmalı?

            Psikolojik problemlerin temelinde bitirilmemiş işler yatar. Dolayısıyla da tükenmişlik sendromun da temelinde bu yatar. Özellikle iş yerinde zihnen ya da fiziksel olarak tamamlanmamış işlerin birikmesi sonrasında negatif sonuçları doğurmasına neden olmaktadır. Bu negatif sonuçların ortaya çıkmasını istemiyorsak eğer zamanlamayı iyi ayarlamalı ve bitirilmemiş iş bırakmamalıyız.

            İş ve aile hayatınızda lütfen ama lütfen hayır diyebilmeyi öğrenin. Diyemiyorsanız eğer, bunu başarabilmek için destek alın. İstemediğiniz, kapasitenizi aşan, altından kalkamayacağınız işleri almayın ve kabül etmeyin. Bu iki tarafa da zarar verecektir. Realist hareket etmek sağlıklı sonuçlar doğuracaktır.

            İş yaşantınızda veya diğer yaşantınızda sorunlarla karşılaşabileceğinizi, hata yapabileceğiniz gerçeğini yadsımayın. Mükemmeliyetçiliğinizi frenleyin.

            İki önceki yazımda da belirtmiştim ruhumuzu doyurmadığımız sürece sendromlarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz. Ekonomik şartlarımız çerçevesinden mutlak anlamda kendimize vakit ayırmalı ve işten uzak kalacak seyahatler yapmalısınız.

            Kendinizi şüphesiz en iyi siz tanırsınız. Ancak bu durum sanıldığı kadar da kolay değil. Yalnızlığınızla vakit geçirir onunla dost olmaya çalışmak bizi daha dinamik kılacaktır.

Ezcümle: Sürekli tüketen değil, devamlı üreten bir birey olmak bizi daima dinamik kılacaktır. Ve doğal olarak insan, yenilince tükenmez, pes edince tükenir