Merhaba sevgili okur,

Bu satırları okuyorsan eğer, muhtemelen bu soruyu sana sormuyorumdur. Belli bir okuma kültürüne sahip olduğunu düşünüyor ve bunun için teşekkür ediyorum.

Şüphesiz kime sorarsak soralım, kitap okumanın son derece önemli olduğunu, hayati önem taşıdığını, kitap okuma kültürüne sahip bireylerin bir şekilde fark yarattığını ifade edecektir. Ancak ne yazık ki bu realiteye rağmen mikro bağlamda şehrimiz, makro bağlamda ülkemizde okuma oranı son derece düşük!

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) verilerine göre Türkiye, kitap okuma oranından dünyada 86. Sırada! Evet, seksen altı! Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre ise Türkiye’de kitap, ihtiyaç listesinin 235’inci sırasında yer alıyor! Dünyada kitap için kişi başına harcanan para ortalama 1,3 dolarken, Türkiye’de çeyrek dolar. Üzülerek belirtmeliyim ki çok acı bir tablo ile karşı karşıyayız.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2016 verilerine göre, Türkiye’de kitap okumaya kişi başına düşen süre yalnızca ama yalnızca 1 dakika! Buna karşın televizyon izlemeye 6 saat, internette ise en az 3 saat harcanıyor.

Bu verilere karşın Türkiye’de kitap endüstrisinin gittikçe büyüdüğünü, yüzlerce yayınevinin açıldığını görebiliyoruz. Türkiye, 2 milyar 100 milyon doları aşan hacmiyle dünya sıralamasında 11. En büyük kitap cirosuna sahip ülke. Türkiye Yazarlar Birliği yıllık baskı sayısının 660 milyonu aştığını belirtiyor. Eee hocam hani kitap okunmuyordu diyordunuz? Ama baskı sayısı çok yüksek düzeyde diyebilirsiniz. Ancak bu baskıların %63’lük oranını eğitim kitapları oluşturuyor. Yetişkin edebiyat ve sanat kitaplarının oranı ise sadece %4.

Peki, ama neden şehrimizde ve ülkemizde kitap okuma oranı düşük?Bu sorunun mutlaka ki birçok cevabı ve dinamiği vardır. Ancak genel çerçevede baktığımız zaman bireyin ailesi tarafından yetiştirilme tarzı, ebeveynlerinin okuma kültürüne sahip olup olmadığı olgusu, sosyo-kültürel yapı, eğitim düzeyi, yaşanılan çevre, kitaba atfedilen değer yargıları vs.. gibi nedenleri sıralayabilirim.

Bir ebeveyn kitap okumuyorsa eğer, kendi çocuğuna neden kitap okumuyorsun? Deme hakkına sahip değildir. Bir çocuğun küçüklük yaşlarında her zaman rol modeli kendi anne-babasıdır. Çoğu zaman anne babasının davranışlarını taklit etme, peşinden gitme eğilimindedir. Eğer siz evde günde 1 dakika dahi olsa kitap ile ilgilenmiyor aksine telefon ve TV. İle ilgileniyorsanız eğer, çocuğunuzdan kitap okuma alışkanlığını bekleyemezseniz.

Çocuğunuzun, kendisini ve dünyasını daha iyi anlamasını, empati duygusunu içselleştirmesini, olaylara daha geniş perspektifte yaklaşmasını, vicdan duygusunun daha iyi gelişmesini, kendini daha iyi ifade etmesini, telaffuzunun çok iyi olmasını ve kelim dağarcığının zengin olmasını, şiddetten uzak kalmasını özetle “iyi bir insan” olmasını istiyorsanız eğer mutlak anlamda kitap okuma alışkanlığı edindirin. Ancak çocuğa bu alışkanlığı edindirmenin ilk koşulu siz ebeveynlerin okumasıdır.

En son okuduğunuz kitap?

Diye soracak olursam eğer, hemen cevap verebilir misiniz? Uzun süre düşünmeye başlıyorsanız eğer üzgünüm ama okuma alışkanlığınız ne yazık ki yok demektir.

Kitap okumanın vermiş olduğu müthiş hazzı yaşamayanlar için gerçekten üzülüyorum.

Kitap okumak bizi başka dünyalara götüren en ucuz ulaşım aracı,

Sosyal medyanın, televizyonun bizi uyuşturmasını önleyen bir ağrı kesici!

Hayal dünyamızı genişleten bir hazine,

Arkadaş,

Dost..

Ancak her ne hikmettir ki, okuma oranımız bu kadar çok düşükken ülkemizde herkes her şeyden çok şey anlıyor!Ki bence bunun nedeni ironik olsa da yine okumayışımızdan kaynaklı.

Eski Yunan ünlü ve bilge filozoflarından Sokrates’in şu sözü aklıma geldi birden: “Hoc unum scio me nihil scire (Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir).”Bilge filozofmütevazılık yapmış olsa da felsefe açısından bilginin korkunç derecede sınırsız olduğunu, bildiklerimizin aslında çok sınırlı olduğunu vurgulayıp aslında hiçbir şey bilmediğini söylüyor. Ne büyük erdem ama! Tam tersine gerçek anlamda okumayan, cahil insanların her şeyi bildiğini iddia etmesi.. Ne yaman çelişki değil mi?Aklınıza hemen birileri gelmiştir bile..

Evet, okumak kibrimizi, bencilliğimizi alır, bizi mütevazı yapar. Tıpkı Sokrates gibi.

Peygamber efendimiz Hz. Muhammed “ilim Çin’de de olsa ona talip olun. Çünkü ilim her Müslümana farzdır.”Demiyor mu? Pekâlâ, okuyan kısmı tenzih ederek soruyorum Peygamberin ümmeti ne kadar ilim peşinde koşuyor ya da okuyor? Ya da İslam’ın ilk emri OKU değil midir?

Okuma alışkanlığı yoksa bugünden itibaren edinebilirsiniz. Evet, edinebilirsiniz ve bu gerçekten zor değil. Tam bu akşam. Yarım saat absürt tv. programları izlemek ya da sosyal medyada sörf yapmak yerine ailecek kitap okuma saati yapabilirsiniz. Zor olmayacağını göreceksiniz. Aksine çok keyifli bir hal alacağına ve zamanla alışkanlık yapacağına eminim.

Sosyal medyayı fazlaca kullanma konusunda özeleştirimi yapıyorum ve frenlemem gerektiğini de biliyorum. Ancak bunun yanı sıra her gün aynı sayfa sayısında olmasa da düzenli kitap okuduğumu belirtmek istiyorum.

Ezcümle:

                  “İyi bir kitap insana can veren kandır.”

Goethe