Batman ve ilçelerinde 600 binin üzerinde insan yaşıyor. Kent merkezi ise 400 bin insana ev sahipliği yapıyor. 90 bine yaklaşan konut sayısı ile insanların barınmasına çare olmaya çabalıyor.

Gelir kaynakları da sınırlı. Tarıma dayalı bir kent durumundayken uygulanan politikalar sonucunda tarımda gerileme yaşandı. Şu anda gözde tarım ürünü Mısır o da vatandaşın ihtiyacını giderecek düzeyde değil. Hayvancılık ise istenen düzeyde değil bunun değişik nedenleri var. Kent merkezinde büyük sanayi yatırımları petrol sektörüne dayalı. Tüpraş Rafinerisi ve TP gibi kurumlar istihdama hizmet eden kurumlar. Organize sanayi bölgesinde ise yatırımcı hala sıra bekliyor. Yer sıkıntıları giderilirse yatırımın hızlanması söz konusu.

Batman beklentilerin üzerinde bir hızla büyüdüğü için başta altyapı sorunları olmak üzere birçok sorunla karşı karşıya kaldı. Yoğun göç ve hızlı nüfus artışı kentin 1985 tarihinde 110 bin olan nüfusunu 2017 yılında 600 binlere çıkarmış durumda. Ortalama hane büyüklüğü 7 kişi. Çalışan iş ve alan da sınırlı. Bu nedenle Batman Türkiye’nin en fazla işsiz barındıran kenti. Bu alanda Türkiye birincisi. Bütün bunlara ek olarak hem yerel yönetimin hem merkezin yönetimin aktardığı kaynakların da bu hızlı büyümeye çare olmaktan uzak kaldığını belirtelim.

Bu konuya çare bulmak için herkes üzerine düşen görevi yapmak zorunda. Gerek yerel yöneticiler gerekse merkezi idareye bağlı yöneticiler kendilerine sunulan imkanları yatırıma ve çözüme yönlendirmek için var güçleri ile çaba sarf etmeleri gerekiyor.

Lakin! sadece yöneticilerin çabaları ile bu kenti hak ettiği konuma getirmek mümkün değil. Bu kentin istenilen konuma gelmesi için herkesin ve her kesimin Batmanlılık bilinci ile soruna el atması gerekiyor.Taşın altına herkesin elini sokması gerekiyor. Seyyar satıcısından, zengin işverenine kadar herkes sorumluluklarını yerine getirme zorunda. Ancak bu şekilde istenen yaşam kalitesini yakalama şansına sahip olabiliriz. Topu sağa sola atarak, başkalarını eleştirerek, kör döğüşü yaparak bu kenti kalkındırmanın imkanı yok.

Güçler birleştirilmeli ve öncelikler belirlenmelidir.

Herkes temiz bir Batman istiyor ancak elindeki izmariti cadde ve sokağa atıyor.

Herkes yeşil bir Batman istiyor ancak orta refüjlerdeki ağaçları kırmayı ve inşaat yapmakta olduğu alandaki ağaçları gece yok etmeyi, gündüz susuz bırakmayı meziyet sayıyor.

Herkes oturacak ve dinlenecek park istiyor ancak parkları tahrip etmeyi, bankları kırmayı güvenlikçilere saldırmayı başarı görüyor.

Herkes su istiyor ancak içme suyu ile bahçe sulamayı, suyu kaçak kullanıp boşa akıtmayı yetenek görüyor.

Herkes kanalizasyon şebekesi istiyor ancak şebekenin olmadığı alanlarda bina yapmayı, şebeke olan yerde de şebekeye her türlü atığı atmayı ihmal etmiyor.

Herkes değerler karşısında saygılı olunmasını bekliyor ancak değerler üzerinden iş bitirmeyi meziyet sayıyor.

Herkes iyi ve güzel bir kent istiyor ancak katkı yerine eleştiri yöneltmeyi birinci ilke olarak önüne koyuyor.

Hal böyle olunca da kaynakların kısıtlı olduğu ve taleplerin yoğunlaştığı sorunların çözümü de gecikiyor.

Bazen gittiğimiz yerlerde ‘nasıl görmek istiyorsan öyle bırak” yazıları ile karşılaşıyoruz. Bunu kentimiz için de yaparsak başarı oluruz. Nasıl bir Batman istiyorsanız ona göre adımlar atın, ona göre yatırım yapın, ona göre katkı sunun. Herkes sorunun bir parçası olma yerine çözümün bir parçası olmaya gayret ederse bu kent kısa sürede düzlüğe çıkar.

Selam ve dua ile...