Tercihlerinizi neye göre yaptığınızı düşündünüz mü hiç ?

Başkalarının mükemmeliyet skalasına göre mi yoksa kendi mutluluğunuza göre mi? X

Enlerde  olma hırsımızın temelinde mükemmel olma dahası mükemmeliyetçilik yatıyor. Mükemmel olmaya çalışmak, hayatın anlık keyiflerini kaçırma,  kendimize ait mutluluklar yaşamaya bile vakit ayıramamaya sebep olan bu duygu akıp geçen hayatın üzerinde kontrol sağlamak üzerine kurulu bir döngü. Ama unutulmamalı ki saatin tik tak sesleri hayatımızda akan sesleri sinyallerini duymak içindir. 

En olmaya odaklanmak o kadarda mükemmel değil aslında. Her şeyin en iyisine  sahip olmak, en yüksek kariyere ulaşmak, en iyi eşe, en başarılı çocuğa sahip olmak herkesin peşinde koştuğu hayale dönmüş durumda. En fazla sosyal sermaye ve daha bir çok konuda en olmaya odaklanmış şekilde sonsuz bir yarışın içindeymişiz gibi adeta hem de yaşamayı ve yaşamdan tat almayı unuturcasına.

Nedir Bu Mükemmellik Algısı?

Mükemmel Olmak Mümkün Mü ?

Genel bağlamda kusursuzluk için bir çaba olarak tanımlanan ve günümüze dek bir çok farklı tanımı olan mükemmeliyetçilik orta düzeyde kalıtsal bir kişilik özelliğidir.

Literatür incelendiğinde kavramın; tek boyutlu, kategorik ve çok boyutlu olarak farklı formlarda olduğu  görülür. Tek boyutlu olarak tanımlayanların; mükemmeliyetçiliği daha çok olumsuz bir özellik olarak ele alıp belirli zedeleyici özelliği üzerinde durduğu anlaşılır.

Kategorik bakış açısı ise;  mükemmeliyetçiliğin kişinin çevresine olan uyumu bozmadığı sürece normal olarak değerlendirebildiğimizi benimser. İki görüşün de yorumları doğrultusunda örnekleri incelendiğinde aslında mükemmeliyetçiliğin olumlu ve olumsuz sonuçları olan karmaşık ve çok yönlü bir yapıda olduğu anlaşılır. Bu değerlendirmeler çerçevesinde mükemmeliyetçilik psikolojik işlevsellik açısından sağlıklı kabul edilirken başarısızlığa karşı aşırı korkaklık ve yüksek düzeyde olumsuz bir özeleştiri barındırdığı de vurgulanır. Mükemmel olmak erişilebilecek  bir kavram değil derim çünkü biz insanlar kusursuz değiliz. Temel varlığımız eksiklik üzerine inşa edilmiş,  bunu kabul etmek gerekiyor.

Biz insanlar hayatımızda bir gedik olduğu kabul etmeliyiz, etmeliyiz ki o gediği kapatmak için uğraşalım. Biliriz ki o gedik hiçbir zaman tam anlamıyla kapanmaz ama önemli olan o gediği olabildiğince anlamlı bir şekilde küçültmek. Anlam bularak, gediği en küçük hale getirene kadar daraltmaya devam etmeliyiz ama unutmayın doğru mutlak mükemmel değildir herkesin doğruyu bulacağı güzel günlerde görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın.