Mevcut siyasal iktidar her ne kadar Türkiye’de ‘değişim’ için çabalasa da aslında bir şeyler hiç de değişmiyor... Değişimi istemeyenler, değişimi isteyen ve ülkeyi kalkındırmak isteyenlerin gölgesi...
Yollar yenileniyor, köprüler, hastaneler, modern eğitim yuvaları, fabrikalar yapılıyor/kuruluyor... Birçok şey yenilenirken/değişirken, ‘zihniyet’ her zamanki yerini koruyor.
Yerel seçim geldi, çattı...
Malum; aday adayı enflasyonuna tekrar tanık olacağız... Elbette her isteyen adaylığını bırakabilir... Fakat, birileri seçilmeyeceklerini bildiği halde ‘adaylığı’ çok iyi kullanıyor... Onlar için adaylık, aslında sadece bir basamak...
Durum sadece belediye başkan adaylığı için değil elbette...
Adaylığı basamak kullananlar, daha çok genel seçimlerde boy gösteriyor.
Meseleye gelelim;
Aslında siyasi partilerden adaylıklarını gösteren malum çevrelerin, çok da üst mevkilerdeki şahsiyetleri etkilediklerini düşünmüyordum. Ancak son dönemlerde bu gerçekliği ben de kabul ettim.
Özellikle ‘kadrolaşma’ gerçeğini de unutmamak gerek...
Hal böyle olunca malum adaylar, kurumlarda müdürlüklere veya daha üst mevkilere göz dikiyor...
Bilgi, birikim, diploma veya diğer özelliklerine bakılmadan malum çevreler, kurum-kuruluşların başına geçebiliyor veya bazı yetkilerle donatılabiliyor...
Hele hele bu şahıslara imkan sağlayan çevrelerin ‘üst düzey’ konumda olması ayrı bir tartışma konusu...
Malum adaylar, sadece mevcut siyasal iktidarda değil, yerel iktidarda da mevki-makam peşinde koşuyor. Ne yazık ki yerel iktidar da aynı hatanın içinde...
Bulundukları kurumlara emek veren, bilgi-birikimiyle dirsek çürüten insanları harcamak bu kadar kolay olmamalı. İlla birilerine dokunacaksanız, bu hakkaniyetli olmalı. Sırf yalakalık veya partinizden aday adayı olduğu için insanları bir noktaya taşımak, Türkiye’yi her alanda iyi noktaya taşımak isteyen insanlara ihanet etmekten başka bir şey değil.
‘Kadrolaşmayı’ bir noktaya kadar anlayabilirsiniz, ancak körü körüne başarılı veya başarısız olduğunu bile bilmediğiniz insanlara hangi ‘vicdana’ sığınarak dokunabiliyorsunuz?
Memlekette öyle şeylere tanıklık ediyoruz ki ‘akıl tutulması’ yaşamamak elde değil.
Elbette iş yapmayan, bulundukları kurumları gerisin geriye götüren yöneticilere dokunacaksınız... Fakat, bulunduğunu kuruma değer katan, emek veren ve hakkıyla koltuğunda duran insanları, ‘adaylarınız’ için harcamak basiretsizlikten öte bir şey değil...
Seveni-sevmeyeni elbette çoktur Başbakan Erdoğan’ın... Ancak vicdan sahibi olduğundan şüphem yok. Malum adaylar da çok iyi biliyor ki, vatandaşlar oyu onlara değil, Başbakan’a veriyor. Muhakkak Başbakan’ın yaşanan tüm olumsuzluklarla bire bir ilgilenmesi veya bilgi sahibi olması mümkün değil. Ancak bazı konularda yanlış ve farklı bilgilendirildiği de biliniyor... Ne yazık ki yukarıda sıraladığım olumsuzluklar da üst düzey mevki-makam sahiplerince yapılıyor... Acaba Milletvekillerinin ve kentteki atanmışların haklı-haksız uygulamalarından Başbakan Erdoğan ne kadar haberdar? Seçilmişler ve atanmışların kimlere neler için referans olduğu ne kadar biliniyor? Gerektiğinde bunları açıklamaya hazırım...
Üst düzey yöneticilere sesleniyorum; arkasında durdurduğunuz, referans olduğunuz ve sonunda mevki makam sahibi yaptığınız o malum çevreler, her ne kadar şimdiler de sizinle aynı ‘dünya görüşü’ kabuğuna bürünse de aslında onlar sizin hep mücadele ettiğiniz ve hala mücadelesini sürdürdüğünüz çevrelerden farklı değil. Kim sizi nasıl bilgilendiriyor bilinmez ama birçok konuda sadece duyum ve dedikodularla hareket ettiğiniz bir gerçek...
Sözün bittiği yer; ‘Kul hakkı’nı iyi bilen (!) malum yöneticilerimiz; her şeye dokunabilirsiniz, değiştirebilirsiniz. Ancak insanlara ‘haksız’ dokunduğunuzda hesap etmediğiniz manzaralarla karşılaşabilirsiniz. Kuşkusuz vicdanlı birileri de bir gün size dokunabilir.

İnsanların yalakalık ve kılıf değiştirerek mevki-makam sahip olmadığı bir yaşam dileğiyle.