Dünden devam

Değerli Okurlar, Mardin'de iki gün süreyle sivil toplum kuruluşları ve kamuyu temsil eden yöneticiler bir araya geldiler.

Batman, Mardin, Şırnak ve Diyarbakır'dan 100 STK ve Kamu kurumu temsilcilerinin buluştuğu, Batman Çevre Gönüllüleri Derneğini temsilen katıldığım etkinlikle ilgili olarak dünkü yazımda bazı bilgiler paylaşmıştım.

Son olarak bugünkü yazımda da sivil toplum ve kamu meselesine, birlikte çalışma konularında bakış açımı arz etmek istiyorum.

Saatler süren kapalı salon toplantıları ile en büyük amaç; 'büyük fotoğraf' için şöyle özetlenmişti: "Demokratik yapı ve süreçlerin, temel hakların ve hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesine katkı sağlayarak AB uyum sürecinin desteklenmesi, 'sivil toplum' kavramı ve rolünün kamu görevlileri tarafından anlaşılması, ve kamu görevlilerinin diyalog becerilerinin arttırılması."

Görüldüğü gibi basit bir amaç için toplantı düzenlenmemiş ve para harcanmamış.

Yaygın medyada AB karşıtlığı ile ilgili yayınlar, kimi açıklamalar olsa bile, hükümetin AB'yi önemsediğini ve uyum süreci için kamu kurumlarını hazırlamaya çalıştığı anlaşılıyor.

**

**

KAMU VE SİVİL TOPLUM AÇILIMI...

Yazımın iyice anlaşılması için 'STK-Kamu' ifadelerine açıklık getirmek istiyorum.

'Kamu' ve 'sivil toplum' ne demektir, sözlük ve google açılımına özetle bakalım: "Kamu, bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme anlamlarına gelirken; kamu yönetimi bu bütünün sevk ve idaresi anlamına gelmektedir. Kamu alacağı, Kamu arazisi, Kamu düzeni, Kamu hukuku, Kamu kesimi, Kamu malları, Kamu mülkiyeti, Kamu personeli, Kamu kurumu bir diğer değiş ile devlet kurumu; devletin bütün olarak idaresinden ve işleyişinden sorumlu olan birimlere verilen genel addır.(Her birinin açılımı var, bakılabilir.)

Bir ülkede yaptırım gücü olan örgütlü yapıya devlet denir. Devlet dışında kamu yararına faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlara ise 'sivil toplum' denir. Toplumun örgütlü olması için sivil toplum çok önemlidir. Çünkü devletin görev de sorumlulukları dışında kalan alanda sivil toplum etkinlik gösterir. Ayrıca kamuyu sadece tek alan olarak devlete bırakıldığı zaman kişisel hak ve özgürlüklerin tehlikeye girmesi söz konusu olmaktadır.

İnsanoğlu iş birliği ile ve toplu hareket ederek tarih boyunca çeşitli amaçlara ulaşmıştır. Birlikte güç doğar sözü bu anlayışın bir eseridir. Sivil toplum modern dünyada örgütlenmenin yeni halidir. Çeşitli dernek ve kuruluşlarla amaç birliği sağlayan insanların dayanışma içerisinde toplu hareket etmesi için sivil toplum gereklidir. Sivil toplumu oluşturan vatandaşlar gönüllülük esasıyla orada bulunurlar. İnsanların gönüllü olarak yaptıkları işlerde daha başarılı olması daha kolaydır. Bu nedenle toplumsal ilerleme için de sivil toplum gereklidir.

Sivil toplum kavramı ilk Aristotoles'le başlar, yeni dönemde Hegel'le devam eder, Fransız İhtilali ile gelişir."

**

**

Kamu ve Sivil Toplum örgütlenmelerinin farklı olduğunu görüyoruz. Kamu, ceza gibi yaptırım gücü olan 'Devlet yapısı' olsa bile, aslında anayasa, yasalar, kanun ve yönetmeliklere göre topluma, halka hizmet birimleridir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal tanımına göre kamu kurum ve kuruluşlarının görevi, topluma en iyi hizmeti vermek, adaletle idare etmek, demokratik hak, hukuk ve sosyal yapıyı ayakta tutmaktır.

Kamu eliyle ülke idare edilir. Kamudaki bütün görevlilere, çalışanlara ücret verilir. Kamudaki en üst görevliden, en aşağıdaki memura kadar herkes maaş karşılığı olarak çalışır.

Sivil Toplum örgütleri/kuruluşları ise kar amacı gütmeyen, topluma karşılıksız, gönüllü olarak hizmet veren oluşumlar, yapılardır. Bu yapılar yasaların güvencesinde faaliyetlerini yürütürler.

Normal şartlarda, kamunun hayatın her alanında çok iyi hizmetler vererek, sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç bırakmaması gerekir. Ancak kamunun yetersizliği nedeniyle toplum içerisindeki duyarlı insanlar bir sivil toplum kuruluşu çatısı altında örgütlenerek harekete geçerler...

Şahsım olarak insan hakları, çevre, yardımlaşma ve dayanışma, tarihi ve kültürel değerlerin korunması vs gibi alanlarda bir gönüllü olarak çalışıyor, toplumuma, halkıma, insanlık ailesine karşı görevlerimi yerine getirmeye çalışıyorum.

Sayısız eğitim yuvalarında gönüllü olarak verdiğim konferanslarda, sivil toplumun önemine dikkat çekerken, örnekler veriyorum.

Bir ülkede doğal afetler, felaketler yaşanmışsa, veyahut iç savaşlar çıkmış, insanlar perişan olmuşsa, hak, hukuk alanında sorunlar bulunuyorsa, her şeyi devletten, kamudan beklememek gerekir. Gönüllüler olarak hareket geçip, eksik bulduğumuz alanlarda görevimizi yapacağız, yapmalıyız. Bunu bir ibadet gibi görüyorum.

Kamu ve STK yapılanmaları ayrıdır. Ancak birbirleriyle, birbirlerinin alanlarına müdahale etmeyerek çalışabilirler. 1992 yılında Rio Zirvesi'nde alınan karara imza atan ülkemiz gerçeğini ve Mardin'deki toplantı ile ilgili verilen bilgileri hatırlatarak Kent Konseyi örneğinde olduğu gibi birlikte çalışmalar yapılabilir, yapılmalıdır.

STK'lar siyasallaşmamalı, Kamu ise STK'lara her türlü kolaylığı sağlamalıdır. Yasa ve yönetmelikler, iç hukukumuz aslında STK'lara her türlü kolaylığı sağlamaktadır. Şu bilgi önemlidir: "Dernekler Kanununun 9. maddesi dernekler iç denetim konusunu düzenlemiştir. Bu maddeye göre; derneklerde iç denetim esastır."

Yaşanan eksiklikler, STK'ların önündeki kimi engeller, baskıların büyük çoğunluğu aslında kamu erkinin, kimi önemli pozisyondaki kamu yöneticilerinin sivil toplum konusundaki yanlış uygulamaları ve eksik, olumsuz, ön yargılar içeren bakış açıları nedeniyledir. Mardin benzeri STK-Kamu buluşmaları bu nedenle önemlidir. Batman Kent Konseyi gibi yasal oluşumların ve Valilik bünyelerindeki çevre, insan hakları gibi kurulların aktifleştirilmesi, daha yaşanabilir bir kent için önemli olacaktır.