Makam ve mevkiler topluma hizmet için olmalıdır. Eğer makam ve mevkiler topluma baskı aracı olarak kullanılmak, rant-çıkar sağlanmaya dönüşürse, bunun çok vahim sonuçlarının olacağını bilmemiz gerekir.

Makam ve mevkilerine güvenerek topluma haksızlık yapmak veya büyüklük taslamak isteyenleri gördükçe kahroluyorum. Yine içimizden birilerinin yanlışlar yaptıklarını gözlemliyorum.

Makamına aldığı vatandaşlara, bir hoş geldin demeyen, onları karşısında el pençe divan bekleten kimi idarecilere sormak isterim; siz bu dünyada ebedi yaşayacak mısınız? Geçmişte topluma tepeden bakanların durduğu yeri biliyor musunuz?

Makamındaki boş koltuklar dururken, vatandaşları ‘buyur’ etmeyen, onları ayakta bekletip medeni olmayan yaklaşımlarla karşılayan yöneticiler gerçeği artık kabullenilemez…

Öncelikle halkımızın tepkisizliğine kahroluyorum…

Makamına uğradıkları yöneticilerin kendi vergileriyle maaşını alan memurlar olduğu gerçeğini neden unutuyorlar, neden unutuyoruz?

Kamuya hizmet için milletin parasıyla alınan koltuklar gerçeğini neden düşünmüyoruz?

Böyle idarecilere/yöneticilere, “Siz Kral mısınız, padişah mısınız, biz de sizin tebaanız mıyız ki bizi ayakta bekletiyorsunuz?” demeliyiz.

Herkesi hakkını aramaya, böyle durumlarda idarecilere makam ve mevkilerin geçici olduğunu hatırlatmaya davet ediyorum.

İdarecilere düşen görev; makul bir şekilde vatandaşlarla konuşmak ve görev yapmaktır. Makam ve mevkileri kendilerini şaşırtan tüm yöneticilere bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Umarım görev yaparken yaşadıkları stresten bile olsa yanlışlara düşen kimi idareciler de bu yazımı okur.

Kurum ve kuruluşlardaki makam ve mevkiler halka hizmet amaçlı olmalıdır.

Hiç kimsenin işgal ettiği makamı çiftlik gibi kullanma hakkı olamaz, olmamalıdır…

Yoksul ve hak aramasını bilmeyen halkımız bir kurum veya kuruluşun kapısını çaldığında, en üst düzeydeki yetkililerle rahatlıkla görüşebilmelidir.

Benim gariban vatandaşım bir yetkilinin kapısını çaldığında, saatlerce kapı önünde bekletilmemelidir!..

İçimizden bazılarının makam ve mevkilerine güvendiklerini gözlemliyorum.

Hasbelkader bir makama gelip sonradan havalara girenleri gördükçe, sinir katsayılarım tavan yapıyor!..

Böylelerini gördüğümde veya duyduğumda; ‘kimsiniz ve neyinize güveniyorsunuz?’ diye avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum…

Evet, birileri ‘para’ görünce şımarabiliyor…

Halbuki dünyanın bütün dolar ve euroları birisinin olsa, neye yarar ki?

Ölümü öldürebilirler mi?

Başlarındaki bir tel saçlarının beyazlamasının önüne geçebilirler mi?

Ey makam ve mevkiyi görünce şımaranlar; şu halde nedir bu havalar?

Kendinize geliniz…

Makam ve mevkilerinize güvenmeyiniz…

Çünkü o makam ve mevkiler gelip geçicidir…

En fazla 30, hadi emekli olmak istemeyenler için 40 yıl diyelim, bir makamı işgal edebilirsiniz. İnanın sayılı yıllar çok çabuk geçer.

“Küllü atin keribun” (Her gelecek yakındır) demişler.

Bunu boşuna ifade etmemişler. 40 yıl bir makamda otursanız bile, birde bakmışsınız ki emeklilik kapınızı çalmış…

Heyhat!..

Emeklilik nedir ki?

Birde bakmışsınız ki ölüm kapınızı çalmış...

O güvendiğiniz makamların size bir faydası olabilir mi?

İsterseniz dünyanın kralı, diktatörü olunuz; bir emrinizle ordular harekete geçebilsin, bir işaretinizle binlercesinin boynu vurulabilsin, neye yarar ki?

Ölümlü dünyada yaşadıktan sonra…

Hem böyleleri yaşamamış mı bu dünyada?

Nice şahlar, firavunlar gelip geçti. İnsanlara ‘Rablık’ taslayanlar bile oldu. Ama ölümden kurtulamadılar…

Bugün kemikleri un ufak olmuş…

Nerede servetleri?

Evet, sadede geliyorum; ey havalara giren makam ve mevki sahipleri, neyinize güveniyorsunuz? Mensubu bulunduğunuz insanlara tepeden bakarken, gerçekten kime güveniyorsunuz, merak ediyorum?

İşgal ettiğiniz makam ve mevkii ne olursa olsun, şımarmaya, halka tepeden bakmaya hakkınız yok…

Bugün dünyanın pek çok ülkesinde sıradan vatandaşlar Cumhurbaşkanları, Başkanlar

ve Başbakanlarla bile rahatlıkla görüşebiliyorlar. Neden benim insanım bazı daire amirlerine ulaşamıyor?

Benim gariban vatandaşımı hiç kimsenin saatlerce kapı önlerinde bekletme hakkı olamaz!..

Herkes makam ve mevkilerinin bilincinde olsun ve halka hizmet için oralarda bulunduğunu unutmasın…

Herkes haddini bilsin…

Evet, Batman’da herhangi bir kurum veya kuruluşta yönetici pozisyonunda olan herkesin bu yazımı okumasını, kendilerine dersler çıkarmasını diliyorum.

Vatandaşlara hizmet yerine, bulundukları konumu başka amaçlar için kullanan herkes bu yazımın muhatabıdır. Vatandaşları saatlerce kapı önlerinde bekletenler, aralarına demir perdeler çektirenlere, dünyanın fani, makam ve mevkilerin boş olduğu gerçeğini özellikle hatırlatmak istiyorum…

Kim bulunduğu makam ve mevkiyi topluma hizmet için kullanmış, mütevazi davranmışsa, emin olun hep iyilikle yad edilmiştir ve edilecektir.

İyi yöneticiler, makamlarının hakkını verenlerdir. Etiket sahibi olanlara değil, sıradan insanlarımıza yakınlık gösteren yöneticiler, idareciler, yetkililer istiyorum ben…

Makam ve mevki sahipleri lütfen hangi şekilde halka hizmet ettiğinizi düşünün. Sizin kapınız sıradan vatandaşa açık, etiketlilere mesafeli ise, kazançlı çıkan siz olursunuz…

Toplum fertlerinin hayır duasını almak için lütfen duyarlı olunuz. Gaflet anlarınız olabilir. Ama unutmayınız ki; gaflet anlarınızda kapınızda bekleyen vatandaşlar size beddualarda bulunacaklardır…