UZMAN EĞİTİMCİDEN ÇARPICI TESPİTLER
Batman eski Milli Eğitim Yardımcısı uzman eğitimcisi Hasan Çankaya, lise öğrencileriyle ilgili çarpıcı verileri kamuoyuna paylaştı. 28 Yıllık görev süresinin tümünü liselerde geçiren ve Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı döneminde 47 okulda 1200 öğretmen ile ‘öğretmen buluşmaları’ projesinde bir araya gelen Çankaya, liselerin durumunu raporlaştırdı. Raporda çarpıcı tespitlerde bulunan Çankaya; “Liselerimiz her ne kadar dört yıl gibi görünse de fiilli olarak üç yıl olarak görebiliriz. Çünkü öğrencilerin çoğu son sene okul yerine kurs, dersane veya etüt merkezlerine gitmektedirler.  Bu durumdan eğitimin aktörleri olan  ne öğretmenler ne veliler ne de öğrenci memnundur. Ülkemizde eğitim sorunlarının en başında zorunlu lise eğitimi gelmektedir. İlkokul ve ortaokulda öğrencilerin ve ailelerin beklentileri daha az olduğundan okul-öğrenci ilişkisi krize sebep olmamaktadır.  Ancak yapılan araştırmalar ve gözlemler neticesinde  liselerde okuyan gençlerin çoğunun mutsuz okula gittiğini ortaya koymaktadır. Çünkü eskiden öğrenci kendini okula kabul ettirmeye çalışırdı. Şimdilerde ise kendini öğrenciye kabul ettiremeyen, etkinlik ve sosyal faaliyetlerle öğrenciyi okula çekemeyen okulların öğrencilerinin  mutsuz olduğu gözlemlenmektedir” dedi.

“OKULDAN SIKILDIKLARI SENE…”
Çankaya, şöyle devam etti; “Yapılan anketler liselerde okumanın zorunlu olmasının öğrencilere sorulması durumunda öğrencilerin bir kısmının okula gitmeyi tercih etmeyeceğini ortaya koymaktadır. On ikinci sınıf öğrencilerin ergenlik çağından yeni çıkmak üzere olduğu, kabına sığmayan öğrencilerin en aktif olduğu yıllarıdır. Dört yıl boyunca aynı metodoloji ve aynı ahenkle küçük  sınıflarda onları daraltmaktayız. Eskilerde en sosyal alanlar olan okullar şimdilerde  gençler için en  asosyal ve sıkıcı alanlar haline gelmiş durumdalar.  Bu bağlamda da  on ikinci sınıf öğrencilerin okuldan artık sıkıldıkları sene olmaktadır. Zorunlu olarak okula gitmeleri onları mutsuz kılmaktadır. Bu mutsuzluk da beraberinde başarısızlığı getirmektedir. Üniversiteye giriş sınavının da on ikinci sınıfta  olması öğrencilerde ve ailelerinde ekstra bir stres yüküne de sebep olmaktadır. Lise müfredatı  tekrar üç yıl üzerinden değerlendirilip güncellenmelidir. Lise öğrencisine hedeflenen bilgi ve beceri üç yılda verilebilir düzeydedir. Zorunlu olarak okula gitmeleri onları mutsuz etmektedir.”

“DERSLER DE YENİDEN BELİRLENMELİ”
Liselerin üç yıla düşürülmesiyle öğrencilerin liseyi bitirdikten sonra üniversiteye daha erken geçebileceğine ve bu da eğitimde daha kısa bir sürede sonuç alınmasına olanak sağlayacağını da belirten Çankaya; “Bu aynı zamanda hem velinin hem de ülke kaynaklarının daha az harcanmasına da vesile olur. Bunun yanı sıra Sayısal bölümü tercih eden öğrencilere felsefe, coğrafya gibi sözel dersler ya verilmemeli ya da çok az verilmelidir. Müfredatta ‘verilsin’ deniliyor ama bu durum sayısal bölüm öğrencilerinin bu dersleri dinlemeyip sınıfta disiplinsiz ve uyumsuz bir tavır göstermesine de sebep olmaktadır. Devlet okullarında sayısal öğrencilere zorunlu olarak  sözel dersler verilirken özel okullarda denetim yetersizliğinden bu sözel ders saatlerinde sayısal dersler anlatıldığından bu durum ayrıca fırsat eşitsizliğine de sebep olmaktadır. Proje okulu ve sınavlı okul sayısı her ilde bir, büyükşehirlerde en fazla üç okul ile sınırlandırılmalıdır. Geriye kalan öğrenciler adreslerine en yakın yerel yerleştirme ile öğrenci alan Anadolu liselerine veya imam hatip liseleri ile mesleki ve teknik Anadolu liselerine yönlendirilmelidir. Bunun için  öncelikle mesleki ve teknik Anadolu liselerinin negatif algısının pozitif duruma gelmesi için çalışmalar başlatılmalıdır” dedi.

“ALMANYA’DA LİSELERİN
YÜZDE 60’A YAKINI MESLEK LİSESİDİR”
Meslek liselerinin durumuyla ilgili de değerlendirmede bulunan uzman eğitimci Çankaya; “İş dünyasının mesleki beceriye sahip öğrencilere çok acil ihtiyacı bulunmaktadır.Bir diğer taraftan da mesleki ve teknik Anadolu lisesi öğrencileri de iş arıyor; fakat iş bulamıyorlar. Ülke olarak bu ironiyi yaşıyoruz.  Çünkü meslek liselerinde verilen programlar ve yapılan uygulamalar yetersiz kalmaktadır. Almanya’da liselerin yüzde altmışa yakını meslek lisesidir. Bu alanda çok iyi uygulamalar gerçekleştiren  Almanya özelindeki iyi örnekler uzman eğitimciler tarafından özel olarak incelenmelidir.Ülke olarak bu konuda gerekli adımları atmalıyız. Bu sorun mesleki eğitimde teoriden çok uygulama ağırlıklı bir eğitime geçişle pekala çözülebilir” diye konuştu.

“SINAVA GİRECEK ÖĞRENCİ SAYISI AZALTILMALI”
Deneyimli eğitimci Çankaya, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bir diğer taraftan iki buçuk milyon öğrenciyi aynı sınava-aynı sorulara tabi tutup iş garantisi yüksek bölümlerin olduğu dilim olan ilk elli bine girmeleri için baskı kuruyoruz.  Bu durumun elli bine giremeyen öğrenciler ve velileri de madden ve manen zor durumda bıraktığını da görmekteyiz.  Sınavı kazanmak için harcanan onca zaman, emek ve para tüm ülkeye çok şey kaybettirmektedir. Alınacak tedbirlerle üniversite sınavına girecek öğrenci sayısı ciddi bir sayıda azaltılmalı. Sınav kaygısının azalmasıyla öğrenciler kendilerine uygun okul veya mesleklere kanalize edilip öğrencilerin  çalışma hayatına daha hızlı girmeleri sağlanmalıdır. Bu çözümler sınıfta öğrenci sayısını daha homojen bir hale getirip öğrencilerin servislerle uzak lokasyonlara gitmelerini de engellemiş olacaktır. Sınava girmeye hazırlanan öğrenciler iyi yetiştirilmiş rehber öğretmenlerin oluşturacağı komisyonlara çağırılıp gençlere gelecek ve meslekler ile ilgili profesyonel yönlendirmeler yapılmalıdır. Aksi taktirde öğrenci gereksiz hayallerin peşinden koşup dört yıl üniversite okuduktan sonra okuduğu bölümle ilgili istihdam edilemeyince madden ve manen sıkıntı çeker. Zaman kaybetmeden liselerin üç yıla indirilmesi için teknik çalışmalara başlanmalıdır.”                            

Kaynak: ÇAĞDAŞ ÖZEL