İslam’da iki bayram bulunmaktadır. Biri Ramazan Bayramı, diğeri de idrak ettiğimiz Kurban Bayramıdır. Ramazan Bayramının en büyük özelliği, bir ay boyunca gündüzleri yemekten, içmekten ve cinsi münasebetten uzak kalmakla ilgili yasağın sona ermesi ve yoksullara fıtır sadakasının verilmesidir. Kurban Bayramının temel özellikleri de İslam’ın beş şartlarından birisi olan hac yapmak, Bayram namazını kılmak ve Kurban kesip muhtaçlara et dağıtmaktır.

İşte yukarıdaki özelliklerden dolayı Resulullah (s.a.v) bu iki günü Bayram olarak kutlamış ve bizlere de intikal etmiştir. O tarihten bu yana Müslümanlar bu bayramları kutlamaktadırlar.  Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır.

Peygamberimiz (s.a.)Medine’ye hicret buyurduklarında Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Peygamberimiz: "Bu günler ne oluyor?" diye sorduğunda, onlar "Biz cahiliyette bu günlerde oynayıp eğlenirdik.’’ dediler. Bunun üzerine peygamberimiz : "Bunların yerine Allah Teala size daha hayırlı iki gün verdi: Ramazan bayramı, kurban bayramı" (Ebu Davud)

Biraz da kurban Bayramının temel özellikleri üzerinde duralım.

Kurban ibadeti İslamiyet’ten önce de vardı. Bilhassa, Hz. İbrahim’in yaptığı örnek olmuştur. Zira İbrahim (a.s.) bir adakta bulunmuş, bir oğlu olduğu takdirde onu Allah’a kurban edeceğini adamıştı. Aradan geçen zaman içerisinde oğulları olmuş ama o, adağını nasılsa unutmuştu. Rüyada oğlunu kurban ediyor görmüş ve irkilmişti. Hz. İbrahim bu rüyayı üç ayrı gece görmüştür. Peygamberlerin rüyası vahiy olduğu gibi onlar tarafından yapılan tabirleri de vahiydir. İbrahim (a.s.) da rüyasını, oğlunu kurban etmesi gerektiği şeklinde tabir etmiş ve böylece bu tabir de vahiy olmuştur. Artık Hz. İbrahim’in bu vahyi yerine getirmesi gerekiyordu.

Elbette bu çok zordu ama Allah’tan aldığı vahye uymaması daha zordu. İbrahim (a.s ) büyük bir imtihan karşısında olduğunu anladı. Hiç tereddüt etmeden Allah’a teslim oldu ve durumu oğlu İsmail (a.s) ’a açmaya karar verdi.

İbrahim a.s, Allah’ın emrine boyun eğerek oğlunu kurban etmek üzere şakağı üzerine yatırınca Cenab-ı Hak, İsmail’in yerine bir koyun kurban etmesini emretmiştir. Bu, Allah’ın insanlığa büyük bir lütfüdür. Allah, insanları Hz. İbrahim’in aracılığı ile insanı kurban etmekten korumuş olmasaydı muhtemelen insanlar, insan kurban etme, gibi korkunç bir geleneğe sahip olabilirdi ve insanları bu korkunç gelenekten kimse de kurtaramazdı. İbrahim (a.s) hakkındaki kıssa, saffat:100-111 ci ayetlerinde geçmektedir.

Kurbanda önemli olan ihlastır. Her ibadette olduğu gibi Kurbanda da ihlas şarttır. Desinler diye Kurban kesilirse onun hiçbir sevabı olmaz. Çünkü Kur’an’da buyrulur ki: “Onların (kurbanların ) ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır.’’ (Hac:37)

Kurbanın meşruiyeti hakkında Kur’an’da buyrulur ki:"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes"(Kevser:2)

"Kurbanlık deve ve sığırlar, Allah’ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O halde onları ön ayaklarından biri bağlı olduğu halde keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit onların etlerinden yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin emrinize verdik ki, şükredesiniz."(Hac:36)

Kurban, Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre kuvvetli sünnettir. Hanefi mezhebine göre de vaciptir.  Yanı: Hanefi dışındaki mezheplere göre Kesebilecek durumunda olanlar, kestikleri takdirde büyük sevap elde ederler.

Kurban kesmek isteyen kimse, yapabilirse kendi eliyle kesmesi sünnete daha uygun olur. Kendisi beceremiyorsa güvenilen birisine vekalet verebilir. Adak (Nezir) Kurbanının bütün etinin fakir sayılan kimselere dağıtılması gerekir. Adak olmayan kurbanın bütün etinin dağıtılması şart değildir. Sahibi de ondan yiyebilir. Kurban derisinin kesim ücreti olarak kesiciye verilmesi caiz değildir. Kesim ücreti ayriyeten verilmesi gerekir. Derinin de fakirlere verilmesi gerekir. Son zamanlarda her kurum ve kuruluş kurban derilerini toplamaya başlamıştır. Amaç ve samimiyet ve İslam’a bakış niyetleri bilinmeden verilmemelidir. Çünkü birçok hayırlı işler de istismar edilebilir. Piyasada çok simsarlar dolaşmaktadırlar.

Hayvan kesilirken besmele ve tekbir getirilerek kesilir. Kesimden sonra da “Ey Allah'ım! Bunu benden kabul et!” diye dua edilir. Koyun ve keçilerin bir yaşını, sığırların iki yaşını, develerin de beş yaşını doldurmaları gerekir. Bir görüşe göre bir senelik kadar iri ve semiz olan bir yaşın altındaki kuzu da kurban edilebilir. Ayrıca Kurban, bayram namazından sonra kesilmelidir. Önce kesilirse caiz değildir. Şafiilerde kesim bayramın dördüncü gününde de yapılabilir. Hanefilerde ise bu müddet üçüncü gününde biter.

Resulullah kurban kesmenin fazileti hakkında buyurur ki:"Ademoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin."(Tirmizi, İbni Mace)

Kurban Bayramının özelliklerinden birisi de bayram namazıdır. Güneş bir mızrak boyu yükseldikten sonra bayram namazı kılınır. Bu namaz, kurban da olduğu gibi Şafiilere sünnet, Hanefilere de vaciptir.   Camilerde kadınlara özel bir yer varsa kadınlar da bayram namazına gidebilirler. Çünkü onların da vaaz dinlemeye ve kadınlarla bayramlaşmaya ihtiyaçları vardır.

Bayramların en büyük özelliklerden birisi de Müslümanların camilerde bir araya gelip namazdan sonra tokalaşmalarıdır. Dargınlar birbirleriyle tokalaşıp barışırlar. Birbirlerinin dertlerini sorarlar. Muhtaç olanlara yardım ederler.

Selam ve dua ile...

Bayramınız mübarek olsun! Allah’a emanet olun!