Şair bir zamanlar demiş ya;
“Orada bir köy var uzakta…”
Köyler geçmiş zamanlarda sahiplenirken,
hasretlik çekilen yerler.
Şimdilerde çoğu köy ıssız,
Çocuk sesleri duyulmuyor.
Köy okulları kapalı.
Taşımalı eğitim.
Dört köyün öğrencisi
anca 20-25.
İlçede eğitim.
Bir zamanlar belediyelikti.
Şimdi ıssız bizim köy
Kış nüfusu 1000.
YAYLA YOLLARI ISSIZ
Dağlar, ovalar da ıssız!
Çan sesleri duyulmuyor uzaktan,
Koyun,keçi sürüleri yok.
Yayla yollarında
uzun havalar söylenmiyor.
Eşeler yaylasına
mevsimlik göç yok.
Eskiden kervan yolu,
inen çıkan yaylacılar.
Çobanlık tarihe karışmış.
Çoban dayım der ki;
“Şu yaylaların dili olsa da
bi konuşsa…”
Oğlak çobanlığı yıllarım!
Yaz tatilinde durmak yok
Yayladan köye odun.
Her gün iki eşek yükü.
Biri bize,
biri dedemlere.
Kışa hazırlık.
Çocukluk anıları ile
yaşamak ne güzel!
TARLALAR NADAS
Tarlalar nadas.
Eken biçen yok.
Yaşlıların gücü yetmiyor.
Gençler bu işe bulaşmıyor.
Ekilse de verim düşük,
kurtarmıyor.
Tarlalar parsel parsel,
bölünmüş,
orada burada.
Karasaban, pulluk yılları,
70 Li yıllardan sonra
traktör devri!
Harman yerine
Kağnılarla taşınan
buğdaylar arpalar.
Günlerce dövenlerle
ezilen saplar başaklar.
Dön dön sığırlarla
aheste aheste.
Buğday daneleri.
Sap- saman ayrılır.
Esen yelde savrularak.
Samanlar samanlığa,
zahireler ambara.
Kışa hazırlık tamamdı.
Şimdi tarlalarda
biçer döverler.
İş kolaylaşmış.
Ancak hayat pahalılaşmış,
Akaryakıt maliyetleri malum.
Gübre saçılmıyor tarlalara.
İşçilik desen pahalı.