Uzun süredir hayatımızda değişiklikler yapmak zorunda kaldığımız Koronavirüs salgını için çok şeyler yazıldı, konuşuldu.
Daha epey bir süre konuşulacağı da açık bir gerçekliktir.
Bütün dünyayı ve insanlığı çok büyük boyutlarla ilgilendiren, sıkıntıya sokan, korku ve endişeye sevk eden küresel bir hadiseden söz ediyorum.
Asırlar önce kara veba ve buna benzer salgınlarda insanların beşte biri hayatlarını kaybediyordu.
Ancak insanlık ailesi, kitle iletişim araçları yetersiz olduğundan günümüzdeki gibi büyük korkuyu yaşamıyordu…
Şu anda süper devletler bahse konu pandemi nedeniyle aciz duruma düşmüştür.
Ülkelerdeki ölüm olaylarında artışlar yaşansa bile, bilim insanları yaptıkları açıklamalarıyla salgının kontrol altına alınacağını söylüyorlar.
Şahsen bu virüs salgını konusunda umutlu olduğumu-tedbirleri asla elden bırakmayarak- bir kez daha belirteyim.
**
**
Ülkemizde hızla artış kaydeden vaka sayılarının inişe geçmesi, iyileşenlerin sayısının daha çok artması, hastanelerimize korona belirtileriyle yoğun başvuruların olmaması, bu salgının hava sıcaklığının artmasıyla birlikte gündemden yavaş yavaş düşeceğine dair daha önce de ifade ettiğim görüşümü koruyorum.
İlk başlarda özellikle ihtiyarlarımızı korku ve endişeye sevk edenler olduğunda da bu salgının geçeceğini belirten değerlendirmeler yapmıştım. Bir iki cümleyi hatırlatmak isterim:
‘Yaşlılarımızın ruh sağlığıyla oynanıyor. Onları teskin edecek kimseler çıkmıyor. Sanki dünyadaki bütün yaşlılar ölecekmiş, sanki 65 yaş üstü 7,5 milyon yaşlımız hayatını kaybedecekmiş korkusuna kapılmayalım.
Ey değerli yaşlılarımız ellerinizden öpüyorum. Yaşama ümidinizi kırmayın, üzülmeyin…
Saygıdeğer büyüklerimiz; korkmayın, ümidinizi kırmayın, bu virüs bizi öldürecek endişesi ile yatıp kalkmayın…
Bu korku size daha çok zarar verir. Vallahi çok çok büyük ekseriyetiniz bu virüsten etkilenmeyecek bile.’
**
**
BİLİM İNSANLARI AÇIKLIK GETİREMİYORLAR…
Evet, tedbirlere sonuna kadar uyulmasını ısrarla isteyerek özellikle yaşlılarımıza bu umudu da veriyordum, veriyorum.
Şüphesiz yaşlı/genç nice insanımızı bu süreçte yitirdik. İnşallah bu kara günler geçecek, yaşlılarımız ve gençlerimiz mutlu, huzurlu yarınlar göreceklerdir.
Değerli Okurlar, koronavirüs ile ilgili sayısız soru işaretleri var. Bu yazımda kısaca irdelemek istiyorum.
Bakınız, Çin’in Wuhan kentinde tüm koronavirüs hastaları taburcu edildi ve bu dünyaya ilan edildi…
https://www.mynet.com/koronavirusun-cikis-noktasi-wuhan-da-…
Bu güzel ama düşündüren bir gelişme. Bilim insanları pek çok ülke için, “Pik sayıya ulaşıldıktan sonra inişe geçilecek” şeklinde değerlendirmeler yapıyorlar. Aslında bu ifadelerle çok çelişkilerde kalıyorlar. Pik sayısı neden nüfusun yüzde beşi bile salgına yakalanmamış iken söz konusu oluyor? Hani bulaşma çok kolaydı? Neden belli bir ölüm ve vaka oranı sonrasında pik sayısına ulaşıldı denilerek normalleşmeye gidiliyor?
Yaklaşık bir buçuk milyar insanın yaşadığı Çin’de, salgının Pekin’e, Şanghay’a benzer büyük kentlere sıçramaması, yüz milyonlarca insanı hiç etkilemeyerek dünyaya yayılması beni hep düşündürmüştür…
Hindistan, dünyanın en kalabalık ve hijyen açısından en mahrumiyet yaşayan ülkelerinden birisi. Bir milyarı aşkın nüfusu var, koronavirüsten ölenlerin sayısı bini bulmamış…
Vaka sayısını az gösteriyorlar, test yapmıyorlar diyebilirsiniz. İyi de çin’e en yakın olan ve en fazla nüfusa sahip, aile ve gelenekleri nedeniyle bulaşma koşulları en fazla olan bir ülkede hastanelere akın yok.
Sansür ile bunu izah edemezler.
Bütün Afrika’da toplam vaka ve ölüm sayısı İstanbul kadar değil.
Bütün bunlar soru işaretlerine neden oluyor. Koronavirüs soru işaretlerine açıklık getiren bir bilim insanı ile daha karşılaşmadım, duymadım.
Genel olarak bilim kurulu üyelerimiz dahil bütün bilim insanları Koronavirüs’e yakalananların yüzde 80’i basit geçiriyor, büyük kısmı sempot bile göstermiyor diye görüş belirtiyorlar.
Burada şu soruya cevap verilmeli: Nefes darlığı, öksürük ve yüksek ateş gibi üç septom göstermeyenlerin testleri genelde yapılmazken ve testi pozitif çıkanlar karantina ve izolasyon ile kontrol altına alınırken, büyük ekseriyetin belirti göstermeden hafif geçirdiklerine veya hissetmeden geçirdiklerine dair dayanakları nedir?
Kısacası bu karanlık sürecin geçeceğinden şüphem yok. Ancak bu sorulara cevap verilmelidir. Dilerim bu sorulara cevap verecekler çıksın.