Bir yerleşim biriminde kent kültürünün oturması için en az iki üç kuşağın şehir merkezinde büyümesi gerektiği konusunda uluslar arası kabul gören bir görüş mevcut. Bu kabul gören görüşe katılmamak da mümkün değil. Gerçekten de şehir yaşamının kendine has kurallar zincirine uygun hareket etmek bağımsız ve gelişi güzel, plansız yaşam tarzını benimsemiş insanlara zor gelmektedir.

  • Caddenin ortasına çöplerini atma yerine on metre ötede bulunan çöp kutusunu tercih etmek
  • Evsel atıklarını poşete koyarak çöp kutusuna atmak ya da poşetle toplama gününde kapı önüne çıkarmak
  • Suyu tasarruflu kullanmak
  • Cadde ortasında ya da kaldırımda yürürken kaldırımın üstüne tükürmemek
  • Kaldırımların üstünü tezgah gibi kullanmaktan vazgeçmek
  • Bulduğu ilk ata araba bağlayıp üstüne ekmek teknesi yazmak
  • El arabası ile yaya yolunda gitmek
  • Gündüz ortasında kamyonla şehir merkezine dalmak
  • Minibüse istif halinde binerek seyahat yapmak
  • Durak yerine cadde ortasında durmak
  • Işık ihlali yapmak

Gibi davranışları yapıp yapmama konusundaki karar değişiklikleri için kent yaşam kurallarını benimseyecek eğitim sürecini tamamlamak gerekmektedir.

Tabi bu kurallı değişim ve dönüşüm kentte yaşayan insanlarda gerekli olduğu gibi kentlerin yapılaşmaları için de geçerlidir. Kentleşme ve ortaya çıkardığı problemlerin çözümü bilinçli bir halk kararlı bir yönetimin birleşmesiyle ortaya çıkacaktır. Bu birlikteliği sağlamak sorunları çözecek kurum veya kuruluşlar için öncelikli hedef olmalıdır.

Kurulma ve gelişme dönemlerinde plansız bir yapılaşma ile yola başlayan yerleşim yerlerinin zamanla büyümeye paralel olarak sorunlar yaşadığını görmekteyiz. Çünkü gelişi güzel yapılaşma daha sonra kentin nimetleri olan hizmetlerin sağlanmasını ve bu hizmetlerden yararlanmayı etkilemektedir. Örneğin sokaklar dar olduğundan ve ya kör sokak ve caddeler oluştuğundan dolayı bu alanlara itfaiye hizmeti sunulamamaktadır. Kaldırım düzenlemesi yapılamamaktadır. Park ve yeşil alan düzenlemeleri yapılamamaktadır. Planlı yapılaşmalar yapılamamaktadır. Sonuçta bu alanların değerleri düşmekte ve vatandaşlar yeni kent gelişim alanlarına yönelmektedirler. Kuruluş aşamasında kentin göbeği olan yerler zamanla kentin en bakımsız ve değersiz alanlarına dönüşmektedir.

İşte böylesi durumlarda modern dünyanın ne yaptığına bakmak lazımdır. Sadece eleştirmekle sorunlar bitmiyor. Sorunların çözümü için öneriler sunmak gerekiyor. Tabi işin maddi durumunu da göz önüne almakta fayda vardır.

Bilindiği gibi kentimiz tarım alanları üzerine kurulmuş ve hızla genişleyerek büyümektedir. Bu büyüme coğrafik olarak daha geniş alana yayılma şeklinde olduğu için bir takım yeni hizmetlerin yapılması gerekmektedir.Su ve kanalizasyon hizmetleri, yeni yolların yapımı,yeni tesislerin kurulması ve yeni okulların açılması ihtiyacı gibi. Bu durumdan kurtulmanın bir yolu da kentsel dönüşümü sağlamaktır. Yani mevcut durumda kentin eski yerleşim alanlarını yeniden düzenleyerek vatandaşın hizmetine sokmakta fayda bulunmaktadır. Yeni mahalle, Şirinevler mahallesi, Cumhuriyet mahallesi, İluh mahallesi gibi alanlar yeniden düzenlenmek suretiyle kentsel dönüşüme uğramaya müsait alanlardır. Yine Cumhuriyet meydanı da ticari anlamda bu çerçevede ele alınabilir. Böylesi çalışmalar hem kentimizin modern anlamda bir kimlik ve vizyona kavuşmasını sağlar hem de ulaşım düzenlemesini rahatlatır.

Kent vizyonları kapsamlı planlamalarla kabul edilir hale getirilebilir. Parçalı uygulamalar günü kurtarmaya yarar ama genel olarak düşünüldüğünde planlı kentleşmenin herkes için daha faydalı sonuçlar doğurduğu görülebilir.

Büyüyebilmek için gelişebilmek için büyük düşünmek gerekmektedir. Plansız yapılan hiçbir çalışmanın faydalı olacağını düşünmüyoruz. Kentsel dönüşüm çalışmasının faydalı bir çalışma olduğunu düşünüyor ve ilgililerine öneriyoruz.