Anksiyetenin; tehdit altında olunduğunda kişinin kendisini korumak için geliştireceği kaçma ya da savaşma gibi bir durum için bedeni hazırlayan sempatik sistem denen mekanizmanın harekete geçmesi olarak tanımlandığını ifade eden Oksay, “Bu; temelde hepimizde bir miktar bulunması gereken bir şeydir, üzerimize doğru hızla yaklaşan bir aracın bize çarpmasından korkmazsak kenara kaçmayız ya da geleceği için endişelenmeyen biri çalışmaya gerek duymayabilir. Biraz kaygı hayatta kalmak için elzemdir. Ama elzem olandan çok daha fazla kaygı yaşam kalitemiz bozar ve kaygı bozukluğu dediğimiz şey ortaya çıkar.” diye konuştu.
Sinirli, çaresiz hissetmek, artan kalp atış hızı
Psikiyatri Uzmanı Doktor Sıdıka Oksay, Anksiyete bozukluklarının belirtilerini ise şöyle sıraladı:“Sinirli, çaresiz hissetmek, yaklaşan panik, tehlike veya kıyamet duygusu, artan kalp atış hızı, nefes yetmeme hissi ya da sık sık nefes alma ihtiyacı, terleme, titreme gibi belirtilerle kendini gösterebilir.” Kişinin bu tür fiziksel belirtiler sonrasında öncelikle, kalp, dahiliye, göğüs hastalıkları gibi branşlara başvurabildiğini aktaran Oksay, “Bu kontrollerde bedensel bir sorun olmaması durumunda, bir psikiyatri uzmanına danışılması önerilir. Psikiyatriste başvurulduğunda başvuran dinlenir değerlendirilir ve durum kaygı bozukluğu düzeyine varmışsa ilaç ve bilişsel davranışçı tedaviler uygulanır.” dedi.(İHA)