Dünden devam

Karadeniz’de yaşanan son sel felaketlerini değerlendirirken İluh deresi ile kıyas yaptım. Durup dururken bu felaketi yaşamadık.

Sel felaketi uzun süredir ‘geliyorum’ diye işaretler vermişti. Giresun’daki dere yataklarının imara ve iskana açılması dehşet vericiydi.

Bir fotoğraf karesi aslında felaketin neden ve nasıl koptuğunun göstergesi olarak yeterdi. O kareyi bilgilerinize sunuyorum.

Gazete köşeme aldığım fotoğrafa bakıp düşünün.

Nasıl felaket yaşanmasın ki?..

İnsanoğlu, doğaya zarar verdiğinde, kendi hatalarının karşılığını alacaktır. İşte bunun kanıtı olan ayet:

“İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulma meydana geldi. Neticede (Allah), yaptıklarının (kötü sonuçlarından) bir kısmını kendilerine tattıracaktır; umulur ki (yol yakınken) dönerler.” (Rum Suresi 41. Ayet)

**

**

Kuvvetli yağışlar her zaman gerekçe gösterilmiştir.

Halbuki insandan kaynaklı sorunlar yağışların felaketle sonuçlanmasının temel nedeniydi.

Siz düzlük bir alanda, birinci sınıf tarım arazileri üzerinde bir kent inşa ederseniz, altyapı sorunları kaçınılmaz olacaktır…

Siz dere yataklarını imara açar, yapılarla kapatırsanız, doğal sel olup akar, kendisinden aldığınızı geri alacaktır…

En büyük sel felaketini 2006 yılında yaşadık. 31 Ekim ve 1 Kasım 2006 tarihlerindeki büyük felaket kentimizi perişan etmişti.

Bunun nedeni çok aşırı yağışlar değil, İluh Deresinin geçmişte yapılaşmaya açılmasıydı…

Son yıllarda bazı tedbirler alınıyor alınmasına, ancak ciddi yağışlar olduğunda kentimizin pek çok yerinde ulaşımın aksaması gerçekliğiyle karşılaşıyoruz.

İpragaz-Petrol mahallesinde geçtiğimiz aylarda çok sayıda evi sel suları bastı. TÜPRAŞ’ın öte tarafındaki evler büyük perişanlık yaşadı.

Aynı gün pek çok semtimizde su baskınları yaşandı, belediye çaresiz kaldı…

**

**

DERE YATAKLARINA İMAR VE İSKAN VERİLMEMELİ...

Demek ki ne yapılmış?

Doğayı hesaba katmadan yapılaşmaya gitmişiz…

Ne yapmamalıyız?

Gelecekte başka felaketler yaşamamak için dere yataklarını imara açmamalı, altyapı için hiçbir masraftan kaçınmamalıyız…

Kentimizi yönetenlere, gelecekte yönetecekleredir sözlerimiz…

Doğa hata affetmez…

Siz her taraf betonlaştırır, dere yataklarını imara açar, yapılaşmada sınır tanımazsanız, yağışlar sel olup dehşet manzaraları kaçınılmaz olacaktır. Süper yalanlarla bazı gerçeklerin üstünü kimse örtemeyecektir.

Doğaya saygılı olun. Zira doğa hata affetmez…

**

**

Karadeniz’de etkili yağışların ciddi sel felaketlerine neden olmasının başka nedenleri de vardır.

Karadeniz’de 1500’den fazla küçük Hidro Elektrik Santralleri (HES’ler) gerçeği var. Küçük HES’ler nedeniyle yaşanan orman kıyımı da ciddi bir etken.

‘Karadeniz İsyandadır’ ve ‘Derelerin Kardeşliği’ platformları yıllardır Karadeniz’deki doğa olaylarına dikkat çekip duruyor. Maalesef bu güzelim doğamız çok büyük zararlar görüyor.

Buna siyaseten yaklaşmıyorum. Bu gerçeği herkesin görmesi gerekir.

Giresun halkının yaşadığı büyük acıyı paylaşıyoruz. Ancak emin olunuz ki yarınlarda o felaketler yeniden yaşanacaktır…

Tarım Bakanı da zaten açıkladı. 120 bin dere var. Dereler üzerinde yapılaşma yeni felaketler demektir. İşte Tarım ve Orman Bakanı Ekrem Pakdemirli’nin o sözleri: “Ben de ilk defa böyle büyük bir taşkın böyle büyük bir afet görüyorum. Gerçekten şehrin tamamen silüeti değişmiş durumda. Şehrin seviyesi değişmiş durumda. Şu anda 2-3 metre yükseklikte toprağa basıyoruz ama tahmin ediyorum dün bulunduğumuz yer 2-3 metre daha aşağıdaydı. Yol tabelalarını görüyoruz. Dükkanları gördük. Bazı dükkanlar tavana kadar kumla dolmuş durumda. Ancak şunu da hatırlatmak isterim. 120 bin tane derenin olduğu Karadeniz'de bu taşkınları tamamıyla önlemenin imkanı yok. İsterseniz süper güç olun, süper devlet olun ama bunların hepsine yetme imkanı yok. Öncelikle kendimizi koruyacağız."

Yapılaşmanın önüne geçilmedikçe, Bakanın sözleri doğrudur.

Doğa ile barışık yaşamanın yollarını aramalıyız. Doğa hata affetmez gerçeğini unutmamalıyız.