Değerli Okurlar, bu köşede mağdur ve mazlumlar her kimse, asgari vicdana sahip olan herkesin kabul edebileceği makul şekillerde savunmuşumdur.

Dünya hayatının hiç kimse için ebedi olmadığı gerçeği penceresinden meselelere bakarak yazılarımı yazıyorum.

Bu dünyaya hiç kimse ama hiç kimse kendi iradesiyle gelmedi.

Hiç kimse, hiçbir insan ırkını, rengini, dilini seçmedi...

Madem kendi özgür irademizle dünyaya gelmedik ve dilimizi, rengimizi, ırkımızı biz belirlemedik.

İnsanlar sonradan dinlerini, mezheplerini seçebiliyor, değiştirebiliyorlar.

Ancak dünya gerçekliği gözler önündedir; ( istisnalar kaideyi bozmaz)İsrail'de doğanlar Yahudi, Avrupa'da doğanlar Hıristiyan, Uzakdoğu'da doğanlar Budist, Ortadoğu coğrafyasının malum topraklarında doğanlar Müslüman olarak hayatlarına devam ediyorlar.

Şu halde bize düşen görev herkesin ırkına, rengine, diline ve inancına saygı göstermek, kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemektir...

**

**

Farklılıklarımızı düşmanlık aracı yapmamalıyız. Müslüman isek ve insanların kurtuluşunun ancak İslamda olduğuna inanıyorsak, diğer inançlara sahip olanlar için sadece dua etmeli, onların da hidayetlerini gönülden arzulamalıyız o kadar.

İnancım, düşüncem budur. Yüce Allah, "Dinde zorlama yoktur" diye ferman buyurmuştur.

Maalesef insanlar bu bilinçle hareket etmiyor. Değişik inanç sahipleri başka inançlara saygı göstermeyip, zulümde sınır tanımıyorlar...

Sözü şuraya getiriyorum; Irak'ın Şengal bölgesinde, İslam adına barbarlık yapan zalim DAEŞ örgütünün zulümlerinden kaçarak 2014 yılından beri kentimize sığınan Ezidi aileler meselesi üzerinde durmak istiyorum.

2014 yılında 4 bin Ezidi kentimize sığınmıştı. Zor duruma düşmüş Ezidileri bazı köyler dışında, Beşiri'ye bağlı Uğurca (Korıxe) köyünde çadırlarda sahiplendik. Duyarlı Batmanlılar onlara yardım elini uzattı.

O ailelerden sadece 33'ü hala çadır kampta kalıyor.

Kesinlikle yaz ve kış aylarında, çok zorlu koşullarda 5 yıl geçirdiler, geçiriyorlar. Halen duyarlı insanlarımız kimi zaman gıda desteği veriyorlar...

**

**

SADECE 33 AİLE...

Kaç kezdir ifade ediyorum; mazlumun diline, inancına bakmayan bir insan hakları savunucusu olduğumdan, Ezidilerin hukuklarını savunduğum için, İslam'ı bilmeyen bazı cahillerin olumsuz yorumlarıyla hep karşılaştım.

Hiç önemsemiyorum. Zira İslam'ı onlardan elli kat fazla biliyorum. O nedenle inancını yaşamaya çalışan bir Müslüman olarak bir kere daha Ezidi ailelerin hukukunu savunuyorum...

Bahse konu henüz Irak'a dönüş imkanları oluşmamış 33 ailenin (Çoğu kadın, yaşlı ve çocuklardan oluşan 170 dolayında nüfus) önemli bir sıkıntısı var. Çadırlarda yaşamlarını sürdürürken elektrik enerjisine ihtiyaçları bulunmaktadır.

Elektrik enerjisi yaşamın vazgeçilmezidir. Hangi ihtiyaçları için gerekli olduğunu yazmanın lüzumu yoktur.

Geçtiğimiz Mayıs ayında çadır kampının elektriklerini kestiler. Bir özel şirket olan Dicle EDAŞ, biriken borçlar nedeniyle elektriklerini kesti. Uğurca köyü Muhtarı Sayın Erhan Tagay ve aralarında şahsımın da bulunduğu bazı duyarlı insanların girişimleri olmuştu.

Sayın Valimiz, Vali Yardımcılarımız, Beşiri Kaymakamından destek istenmişti. Çözüm olarak çadırların elektrik aboneliği tüzel kişilik olarak köy Muhtarı Erhan Tagay'ın üzerine yapıldı ve tekrar çadırlara enerji verildi. Çok yanlış bir yol ve yöntemdir. Köy Muhtarı'nın yerine her çadırın aboneliği yapılmalı. Bu mağdur ve mazlumların olası borçları nedeniyle yarınlarda Muhtara icra ekiplerini mi gönderecekler? Geçici prefabrik konutlar yapılarak herkesin bir aboneliği olmalıdır.

Geçtiğimiz günlerde yine borç nedeniyle çadırlara verilen enerji kesildi. Sosyal medyada yaptığım yorumda, olası bir salgın hastalıkta kimlerin vebal altında kalacağını sordum...

Sonra öğrendim ki Ezidiler biriken elektrik borcunu kendi aralarındaki dayanışma ile ödedikleri için çadırlarına yeniden enerji verilmiş...

**

**

ANKARA NEZDİNDE ÇARE ÜRETELİM...

Bu insanların temel gıda ihtiyaçları için her yıl çabalayan biriyim. Bu konuklarımız normal batman piyasasında iş bulup çalışamıyorlar. Çok iyi biliyorum ki çoğu Batmanlı onları bağırlarına basmış olmasına karşın, hala ön yargılı olanlar olduğundan iş bulmaları kolay değildir.

Yaşları uygun olan bazı Ezidilerin, ismini vermek istemediğim bir yerde amelelik yaptıklarını öğrendim. Günlük yevmiyelerini biriktirip elektrik parasını bu kezliğine vermişler.

İyi de yazık günah değil mi? Şirket özeldir, elektrik bedelini isteyebilir. Geçtiğimiz Mayıs ayındaki konumuzla ilgili yazımda; '400 ailenin ısınma, yıkanma, yemek yapma ihtiyaçları kendilerine verilen ücretsiz elektrikle sağlanmıştı. Dicle EDAŞ bir şirkettir, tahsilat yapmadan bu iyiliği yapmışsa yöneticilerine teşekkür ederim' demiştim.

Şimdi ise şunu söylüyorum; Dicle EDAŞ Genel Müdürü ve yetkililerini bu iyiliklerini devam ettirmeye davet ediyorum. Onlar 33 ailenin enerji ihtiyaçlarını karşılamıyorlarsa, devletin bu aileleri gözetmesi gerektiğine inanıyorum. Bir kere daha söylüyorum; bu insanlar devletin güvencesi altındadırlar. Korixe Kampı, resmi mülteci kampı olmadığı için Ezidilerin tüm ihtiyaçları karşılanmıyor. Ancak girişimlerim sonucu Kızılay tarafından nüfus başına aylık 120 TL'lik temel gıda desteği sağlandı, ayrıca AFAD üzerinden kışlık odun talepleri karşılandı. Herkes çalışamaz ve elektrik borcunu ödeyemez...

Sayın Valimiz, diğer il ve ilçe yöneticilerimiz lütfen Ankara nezdinde bir çare arayın ve çözüm üretin. Vallahi uhrevi hayatınız için çok hayırlı bir şey yapmış olursunuz.

Bu insanlar bizim misafirlerimiz. Belki sayılı aylar sonra memleketlerine dönecekler. Onlara sahip çıkalım ve dini, insani görevlerimizi yapalım vesselam. Saygılarımla.