Cinsel saldırı ve tecavüz olayı birisinin en kutsal varlığı olan vücuduna yönelik yapılan en aşağılık bir saldırıdır.

Zora dayanması, saldırıya uğrayanın isteminin dışında ve baskıyla yapılması işin niteliklerindendir ama asıl tehlikeli olanı bunun bazıları tarafından kendilerine sağlanan bir hak olarak görülmesidir. Ya da bu tür saldırıların toplumsal zihniyet tarafından kabul görmesi ve bu tür saldırılar karşısında sessiz kalınmasıdır.

Böylesi bir algılama ve anlayış tecavüz kültürünü ve onun gelişimini sağlar. Bu nedenle bu tür saldırılara karşı çıkmak gerekmektedir. Bu tür saldırıların mağdurlarının yeterince destek görmemeleri, horlanmaları ve suçlanmaları nedeniyle ortaya çıkmadığını veya çok azının toplum tarafından öğrenildiğini de belirtmek gerekmektedir.

Kadınlar ve çocuklar öldürülüyor, tecavüze uğruyor, şiddete uğruyor, işkenceye maruz kalıyor.

Sadece kadınlar mı çocuklarda bütün bunlara maruz kalıyor. Her gün bir kadın cinayeti ve çocuk istismarı haberi manşetlerden inmiyor. Zanlılar yakalanıyor belki ama değişmesine rağmen hala yetersiz olan, caydırıcı olmayan cezalar yüzünden, toplumda kadına karşı değişmeyen bakış açıları, yetersiz eğitim yüzünden her gün bir yenisi ekleniyor bu haberlere.

Aile içi tecavüz vakalarının aile içinde kapanması özellikle eşler arasındaki durumun normal kabul edilmesi de işin çabası.

Bir diğer tehlike ise bu tür saldırıların olması durumunda zayıf olan tarafın sürekli suçlu bulunmasıdır. Fiziki olarak zayıf taraf kadın olduğundan suçlanan hep kendisi olur. Kadının kendi bedeninin bile kendisinin olmaması ve namus kavramının bütün aileyi sorumluluk altına koyan bir kavram olması nedeniyle de olay genişlemekte ve “namus temizleme” olgusuna indirgenmektedir.

Namus temizleme algısının saldırıya uğrayanı ortadan kaldırmak şeklinde sonuçlandırmak istenmesi de olayın en dramatik bölümünü oluşturur.

Hem saldırıya uğrayacaksınız, hem vücut bütünlüğünüze yönelik bir haksızlıkla karşı karşıya kalacaksınız hem de suçlu olarak görüleceksiniz.

Kadına saldırıyı örtbas etmek

Çocuğa saldırıyı örtbas etmek

Ensest ilişkiyi örtbas etmek

Erkeğe tecavüzü örtbas etmek

Ya da bu suçları işleyenlerin toplum tarafından deşifre edilmemesi, dışlanmaması, yasalar karşısında ağır yaptırımlara uğramaması bu tür sürdürücülerini cesaretlendirmektedir.

Ayıptır,

Günahtır,

Haksızlıktır ama söylemeyelim kimse duymasın mantığı ile sürdürülen anlayış yanlış bir anlayıştır.

Kadına ve çocuklara yönelik cinsel şiddeti ortadan kaldırılması için artık ciddi bir toplumsal eğitim sürecinin başlaması gerekmektedir.

Doğaldır ki bunun öncülüğünü de devlet yapmak durumunda.

Bu suçun neyi kapsadığını,

Nereye başvurulacağını,

Cezasının ne olacağını vatandaşa anlatmak gerekmektedir.

Bugün kadına yönelik şiddet bir insan hakları ihlali olarak kabul edilmekte ve bu şiddeti önleyici yasalar düzenlenmektedir. Ancak bu yasaların varlığı yetersiz kalmaktadır, çünkü yasal düzenlemelerin toplumsal hayata geçirilmesi zaman almaktadır.

Çıkarılan yasanın uygulanmasını kolaylaştıracak bürokratik mekanizmaların üretilmesi ve bunların etkili bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle her şeyden önce yasaların toplumsal yansıması sürecini beklemeden, kadın ve çocuk cinayetlerine karşı duyarlı toplumsal bilinç geliştirilmelidir.

Cinsel istismar, cinsel saldırı veya tecavüzün her koşulda ve her durumda suç olması gerçeğini hiçbir durum hafifletemez. Hiçbir kimse cinsel istismara maruz kalmak istemez. Yine hiç kimse cinsel istismara maruz kalmayı hak etmez. Bu gerçeklerin toplumsal olarak algılanması ve içselleşmesi gerekir.

İnsanların manevi yönlerini güçlendirecek çalışmalar yapılmalı. Dünyada şiddet arttı; çünkü maddi hazlara yönelim arttı, maneviyat geri planda kaldı. İnsan sadece bedeni zevklerle mutlu olacak bir varlık değil. Öyle olsaydı hayvanlardan bir farkımız kalmazdı. Ruhun da zevk alması, tatmin olması lâzım. Rabbimiz ilâhi kelamında "Kalpler ancak Allah'ın zikri ile mutmain olur." buyuruyor. Kur'an-ı Kerîm de "zikir" kelimesi "Allah'ı hatırlamak, namaz, dua, ve Allah'ın ismini tespih etmek" gibi geniş bir anlamda kullanılıyor. Kalp ancak Allah'a yöneldiğinde  rahatlayıp huzura kavuşuyorsa, o halde maneviyatımızı daha da güçlendirmeliyiz.

"Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur" (İsra Suresi / 32)