Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İşgücü istatistiklerini kamuoyuyla paylaştı. Hemen hemen akla gelen temel verilerin çoğu ana başlıklar altında sıralanmış ve veriler sunulmaya çalışılmıştır. Resmi bir kurum ve resmi veriler olunca ister istemez her kesin ve kesimin taleplerine cevap verecek nitelikte değil buna rağmen hiç kimsenin resmen inkar edebileceği veriler de değil!

İşte rakamlar:

  • Geniş tanımlı işsizlik yüzde 17,6!        
  • Geniş tanımlı işsiz sayısı 5 milyon 981 bin                          
  • Resmi işsiz sayısı 3 milyon 275 bin                            
  • Genç işsizliği yüzde 19,3                            
  • Tarım dışı işsizlik yüzde 12,2                          
  • Çırak ve stajyerlerin oranı yüzde 2,1’den yüzde 6,8’e yükseldi!     
  • Yüksek öğrenim kadın işsizliği yüzde 16,6                      
  • Tarım dışı genç işsizliği yüzde 29,8                     
  • Kadın işsizliği yüzde 13,4                           
  • Genç kadın işsizliği yüzde 25!  

Ülkemizin temel sorunlarının başında maalesef işsizlik geliyor. Ülke nüfusunun resmi verilere göre 2017 sonu itibariyle yüzde 10.3’ işsiz bulunmakta. Bu orana gizli işsizler dahil değildir. Gizli işsizlerle birlikte işsizlik oranı yüzde 20'lere ulaşıyor, hele her 5 gençten biri işsiz ve bunların büyük bir bölümü üniversite mezunu ise durum ciddi demektir.

Ayrıca tarımın milli gelire katsının yüzde 10'un altında olmasına rağmen istihdam edilenlerin yüzde 20'sinin tarımda çalışıyor görünmesi verimsizliğin ve gizli işsizliğin işareti.

Yani çalışabilecek durumda olan iş gücümüzün yüzde 20’si boş durumda bulunmakta üretim dışı kalmaktadır. Nedeni ise çalışacak alan ve iş bulamaması. Bunların arasında ilkokuldan tutun üniversite bitirmiş elemanlar mevcut. İnsanlarınız var, eğitilmiş ancak çalışacakları iş imkanları yaratamadığınız için işsiz ve aç kalmaktadırlar. Gelişmiş ülke ekonomilerinin iş gücü talepleri her geçen gün artarken bizim genç nüfusumuzun düştüğü durum iç açıcı olmasa gerek.

İstatistik verilere baktığımızda 28 milyon insanımızın çalışır durumda olduğu görünüyor. Yani bu insanlar geride kalan 52 milyon insanı beslemek zorunda. Memleketin cefasını çekenler bunlar. Bunların içinde 6 milyonluk kesim tarım ve ormancılık alanında çalışıyor. Yani her ne kadar şehir nüfusu köy nüfusunu geçtiyse bile hala bu alanda en fazla çalışan insan grubu bulunuyor. İmalat sanayi alanında çalışanlar ise 6 milyon civarında.

Herkese iş temin edememek, sadece işsiz kişilerin maddi ve manevi sıkıntılarına neden olmakla kalmamaktadır. Bu durum, aynı zamanda ekonomik düzenin mevcut kaynaklarının tam olarak kullanılamamasına, dolayısıyla ülke refahının olması gereken yüksek düzeylerde oluşmamasına da neden oluyor.

Günümüzde istihdam giderek daha az bulunan bir ayrıcalık haline gelmiş... İş imkanlarının bu denli azalması çalışanları; “İşin önemi yok, önemli olan bir işe sahip olmak” görüsünden “Maaşın önemi yok, yeter ki işimiz olsun” anlayışına getirmektedir.

Türkiye’nin ekonomik yapısında sanayi kesiminin ve hizmetler sektörünün ağır basmasına dönük gelişmeler devam etmektedir. Bu durum, kırsal kesimin işgücü fazlasının, kente doğru göçünün önemli bir nedeni olmaktadır. Her kese kendi yaşadığı şehirde iş imkanı sağlanmalı ve iş göçü önlenmelidir.

Memleketin yüzde 18’lık koç gibi delikanlıları işsiz, çalışanların yüzde 57’si maaşlı, 28 milyon kendisi ile birlikte 72 milyon insana bakıyor.

Nüfus devamlı artıyor. İş arayanların sayısı devamlı artıyor. Bu nüfus artışı ile birlikte istihdam alanlarında artması gerekiyor. Eğer ekonomide iş imkanı artmaz ise işsizlik sayısı da artacak.

İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda  güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.

Lise ve dengi okul mezunlarında işsizliğin daha yüksek olması eğitim sistemimizin bu değişimi desteklemediğini göstermektedir. Yapısal değişimi desteklemek, kalkınmamızı sağlamak için nitelikli işgücüne ihtiyaç vardır. Özellikle meslek liseleri ve meslek yüksekokullarının bu değişimi destekleyecek şekilde, piyasanın istediği işgücünü yetiştirecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimi işçi statüsüne alınmalıdır.

İş başında eğitim adı altında çırak ve stajyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.

İşsizliği önlemek için yetişkinlere yönelik meslek edindirme merkezleri kurulmalıdır. Meslek liseleri daha cazip hale getirilerek öğrencilerin küçük yaşlardan itibaren meslek sahibi olmaları teşvik edilmelidir. İş kollarını yaygınlaştırarak ülkemizin her yerine çeşitli fabrikalar açılmalıdır.