İnancıma göre dil, Allah’ın varlığının ve birliğinin ayeti-delili, yani kanıtıdır. İki kere iki dört edercesine kati bir gerçektir. Çünkü bu gerçeğe vurgu yapan ayetler var.

“Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı (farklı ve değişik) olması da, O’nun ayetlerindendir. Hiç şüphe yok bunda, akledenler için gerçekten(alınacak dersler) vardır.” (Rum Suresi, 22. ayet)

“Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere, kabilelere ayırdık. Haberiniz olsun ki, Allah katında en şerefliniz, en takvalınızdır. Muhakkak ki, Allah, bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat Suresi 13. ayet).

Düşünceme göre bir dili yok saymak, inkar etmek, Allah’ın iradesine müdahaledir…

Bakınız, bu köşede belki yüz kez bir vesile ile değinmişim; biz insanlar irademiz dışında bu

dünyaya geliyoruz ve kimsenin dilini, rengini seçme hürriyeti yoktur ve olamaz!

Kişinin zenci, melez, beyaz veya sarı ırktan gelmesi tamamen irade dışı bir hadisedir. Yine inandığım değerler, bir dili, ırkı, kavmi yücelten, o dili veya ırkı veya kavmi üstünlük sebebi olarak gösterenleri mahkum etmektedir.

İnsanların ırkları, renkleri, kavimleri ve dilleri ile övünerek diğer ırk, kavim, renk ve diller üzerine üstünlük iddiasında bulunmaları, en büyük günah sayılmıştır.

**

**

YASALAR SUÇ SAYMIYOR AMA…

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü(UNESCO), pek çok konuda önemli

çalışmalar yürütmüştür. Bunlardan bana göre en anlamlısı ‘Dünya Anadil Günü’ için aldığı

karardır.

Bugün 21 Şubat. Bu günün çok büyük önemi ve anlamı vardır. Çünkü 21 Şubat, Dünya

Anadil Günü olarak kutlanmaktadır.

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün aldığı kararla 2000’den bu yana,

21Şubat Dünya Anadil Günü olarak kutlanırken, amaçlanan sadece kutlama yapmak değildir.

Tüm dillerin yaşatılması için bir duyarlılık oluşturulması amacıyla böylesi bir gün ihdas

edilmiştir.

Son yıllarda atılan bazı adımlar, gerçekleştirilen açılımlar ve değiştirilen yasalarla ana dil konusunda geçmiş yönetimlerin kötü uygulamaları gerçekten olumlu gelişmeler olarak kayıtlara geçmiştir.

Bugün ana dil konusunda bazı sıkıntılar var. Geçtiğimiz günlerde ‘O Ses Türkiye’ yarışmasında 20 saniyelik bir Kürdçe ağıt için Acun’dan izin isteyen bir yarışmacıyı dinlerken kahrolduk…

O ses yarışmasında bu ülkeyi silah zoruyla geçmişte işgal eden devletlerin müziklerine hiçbir kısıtlama yok.

Ancak yasalar suç saymadığı halde bir Kürdçe parça hala seslendirilmiyorsa oturup düşünmek gerekir…

Orada hazır olanlar 20 saniyelik Kürdçe parçayı alkışladı. Belki istisnalar alkışlamadı. Buda gösteriyor ki sorun bazı kafalarda, zihniyetlerde…

**

**

Şunu da belirteyim devletin resmi televizyonu TRT Şeş TV’de bangır bangır Kürdçe müzik yapılıyor, dengbejler sahne alıyor.

Özel televizyon kanalları bazı derin güçlere şirinlik gösterisi yapıyorlar diye düşünüyorum…

Özel televizyonlardaki yasalara dayanmayan keyfi yasaklarla bu halka saygısızlık yapılıyor…

Anadille ilgili olarak eski İçişleri Bakanlarından Abdulkadir Aksu, TRT Şeş TV yayına başlarken, anadille ilgili önemli bir ifadesi olmuştu.

Kürtlerin anadil hakkının ana sütleri gibi helal bir hak olduğunu belirten Aksu, şöyle demişti:

“Ana dil bir insan için ana sütü kadar haktır ve helaldir. Ana sütü yapısında nasıl en zengin ve

rekabet edilemez mineralleri taşıyorsa, anadilde bir insan için ve o insanın kültürel varlığı için

en temel anlamları taşımaktadır. İnsanın kimliğinin ve kişiliğinin oluşmasında, geçmişi ve

geleceği arasında bağ kurmasında, dünyayı ve çevresini okumasında en temel role sahiptir.

Özetle düşüncelerimizin açtığı, yeşerdiği gelişip büyüdüğü rengarenk bir çiçek bahçesidir.”

Çok doğru bir tespitin Aksu’dan gelmesi daha anlamlı bir gelişmedir.

İnancım benim için yol göstericidir, yukarıda ayetlerden örnek verdim. Meseleye dini cihetle bakmayan bana ait olmayan çok önemli bir tespiti de bilgilerinize sunayım: “21 Şubat, ‘Dünya Anadil Günü’dür; anadile saygı günü... UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) bu günü, kültürel çeşitliliği ve çokdilliliği desteklemek için kabul ve ilan etmiştir. Hiç kuşku yok ki dil, insanoğlunun en büyük keşfidir. Sesin söze, sözün cümleye dizilerek anlatıya dönüşmesi ve nihayet harflere dökülüp yazılı hale gelerek ükemmelleşmesi epeyce uzun bir yolculuktur. Her toplum bu uzun yolculuğu tamamlayıp bir dil yaratmıştır. Her dil ait olduğu toplumun belleğidir, bilgeliğidir, özgürlüğüdür. Dil insanı insan, toplumu toplum edendir. Konuşmadır, şiirdir, destandır, ağıttır, şarkıdır, yaşama dair her şeydir. Velhasılı dil, her toplumun varoluş manifestosudur. İşte bu yüzden UNESCO, 21 Şubat’ı ‘Dünya Anadil Günü’ ilan ederek, tüm dilleri onurlandırmıştır. Hiçbir ayrım yapmadan, hepsini eşit değerde tutarak, en evrensel olandan en yerel olana, en fazla konuşulandan en az konuşulana kadar tüm dilleri insanlığın ortak hazinesi olarak yüceltmiştir.”

Bu duygu ve düşüncelerle insanların temel haklarının korunmasının önemine dikkat çekiyor, 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nü kutluyor, tüm dillerin yaşatılması için duyarlılığın gelişmesini diliyorum.