*İluh’lu Şaban Çoban 1955 yılında kurulan TPAO’nun ilk emekçileri arasında yer alıyor. Batman Rafinerisinin temeli atıldığında İluh’lu Çoban ilk petrol rafinerisinin yükselmesiyle adeta bir evlat sevgisine benzer bir duygu ile gururlanmış. Her gün önünden geçtiği rafineri için çevresindekilere Çoban, şöyle sesleniyormuş: “Bu rafineri kolay yapılmadı. TPAO’dan ayrılmak baba ocağından ayrılmak gibi geliyor bana…”

*Gercüşlü Ahmet Soyvural da bir zamanlar bacasız fabrika konumundaki rafineri için anlam dolu mesajlar vermiş; “Rafineri olmasaydı Batman olur muydu? Biz rafineride çalışanlar olarak bunun mükafatını gördük. Çocuklarımı Rafineri sayesinde okutuyorum. Bak bak, şu Batman’a? Bak bak şu Rafinerinin heybeti yetmez mi?” Midyatlı sondör Hasan Güven’den Bosnalı komutan Halil Dinler’e kadar herkesin bir hayat hikayesi var TPAO ve Rafineriyle…

İLUHLU ŞABAN ÇOBAN…
Kara altının keşfedildiği ve ülkenin ilk Rafinerisi’nin kurulduğu Batman’da ilk petrol emekçilerinin, müthiş bir yaşam öyküleri var. Onlar ne emeklerle petrolü keşfetmişler? Ne emeklerle rafinerinin kuruluşunda çalışmışlar? İstanbul’daki tersaneler boru ve kaynakçı ustalarından tutun da ilk petrol mühendislerine varan dek bir çok emekçi 65 yıllık rafineriyi günümüze taşımış…

Rafineri ile TPAO’da çalışan ilk petrol emekçileri arasındaki dört sima da aramızda değil. Onlar ne emeklerle kara altını keşfetmişler?  O emekçilerin öyle ilginç anıları var ki… İşte eski petrolcülerden size birkaç anı…

1955 Yılında TPAO’nun petrol emekçilerinden biri de İluhlu Şaban Çoban’dı. Çoban, ülkenin ilk rafinerisini şöyle anlatmış:

“Mağrip sahasında çalışıyordum. O tarihlerde Batman Rafinerisi’nin her geçen gün yükselmesi bizi gururlandırıyordu. Rafineriyi tıpkı evlat sevgisine benzetiyordum. Kuyularda her petrol bulunuşu bayramımız oluyordu. Günlük 5 Lira yevmiye alıyorduk. Bu para yaşamımı temin ediyordu. Kar, tipi ve dondurucu soğuk demeden 50-A kulesinin taşıma işlemlerinde çalışıyordum. Kurtalan ilçesi yakınlarındaki Mağrip sahasına her gün sevkiyat yapardık. Barakalarda yaşayanların sorunlarını çözmek için dozerin başından inmezdik. Kışın bazen soğukta çalışamaz hale gelirdik. Bir gün gecenin 01.00’e kadar çalıştım. Donmak üzereydim. Arkadaşların sabah 07.00’de bana ulaştıklarında yarı baygın vaziyetteydim ama mutluyduk. Çünkü Batman Rafinerisi yükseldiğinde bizlere ve yöre insanımıza istihdam alanı açılıyordu. Batman Rafinerisi kolay olmadı. Emekliliğim yaklaşıyor ama TPAO’dan ayrılmak baba ocağından ayrılmak gibi geliyor bana…”

GERCÜŞLÜ ABDULLAH SOYVURAL
Batman’ın Gercüş ilçesinden Abdullah Soyvural da TPAO’nun ilk çalışanları arasında yer alıyor. Soyvural işe başladığında günlük yevmiyesinin 3,5 Lira olduğunu hatırlatıyor.

O dönemler iş koşullarının ağırlığından yakınan Soyvural, o günlere dönüyor:

“Şartlar ağır diye bazı işçiler işi terk ediyordu. Biz çalıştık ve sonunda da mükafatını gördük. Sadece bizler mi? Elbette Batman’da gördü. Rafineri olmasaydı, Batman olur muydu bu haliyle. Her şeyi burada öğrendik. Bakın bugün çocuklarımı bu sayede okutuyorum. Tankerler geliyor, tankerler gidiyor. Ben tankerlerde dolum işi yapıyorum. Ben onları kendi malım, Türk’ün malı, vatanımın serveti gibi görüyorum. Çalışmak beni dinç tutuyor. Her şey anlatılmıyor. Bak bak, şu Batman’a. Bak bak şu Rafinerinin heybetine, yetmez mi?”

MİDYATLI HASAN GÜVEN
Batman-Mardin il sınırındaki Midyat’ta doğan Hasan Güven, MTA’dan TPAO’ya geçiş yapan bir petrol emekçisi. Türkiye’de ilk petrolün buluşunda emeği geçen Hasan Güven, ne şartlarla ‘Baş Sondör’ olduğunu özetliyor:

“Maymune Boğazında 1937 yılında başlatılan ilk sondaj çalışmasında bulundum. Sırtımda kum ve çakıl taşıdım. 1938 Yılında petrolün bulunduğu kulede işçi olarak çalıştım. Sonrasında sondör ve baş sondörlüğe kadar yükseldim. 1930’da Amerikalı uzmanlarla birlikte çalıştım. Ve sonunda Türk Mühendisleri ile birlikte ‘biz kendi işimizi kendimiz yaparız’ deyip onları Raman Dağı’ndan uğurladık. Emekliye ayrıldım ama TPAO’ya girmeyi ve hatta şimdi bile görev verilirse seve seve çalışmak isterim. TPAO’da çalışan herkes sorumluluğun farkında olmalı. Bu şirketin daha da ilerlemesi ve yükselmesi için de herkes çok çalışmalı. Tek isteğim TPAO’nun daha da büyümesidir.”

BOSNALI DİNLER KOMUTAN

1920 Yılında Bosna’da doğan Halil Dinler, 1929 yılında Türkiye’ye yerleşmiş. Kırıkkale, Edirne ve İzmir Seka fabrikalarında İtfaiye amirliği yaptıktan sonra 1952 yılında Raman’a atanmış…Atatürk’ten özel üstün hizmet nişanı alan Dinler, 1971 yılına kadar TPAO’nun Raman Dağında İtfaiye Amiri olarak çalışmış. Bosnalı Halil Dinler, o yılları anlatıyor:

“Raman Dağı’nda büyük bir özveriyle çalışırdık. Petrolün ilk bulunduğu Raman Dağı bizim için çok önemliydi. Çok değerli petrol mühendisleri ve sondörlerini rahmetle anıyorum. Selahattin Malkoç, Sait Amca, Nevruz Bey ve Hüseyin Kapucu’ya rahmet diliyorum. Onlarla severek çalıştım. 30 Yaşında bir genç olsam yine Raman’a gider, çalışırım. Koşarak para-pul demeden TPAO’da görev yaparım. Türkiye Petrolleri beni ‘Bitevi Komutan’ olarak bilir. Memleketimizin en büyük davası petroldür. Petrol bizim canımızdı. Muhtaç olmayalım diye seve seve Raman Dağı’nın zor şartlarında görev yaptık. TPAO’nun ulaştığı nokta gurur vericidir. İşçi kardeşlerimiz, memur arkadaşlarımız ve mühendislerimiz TPAO sayesinde refaha kavuştular. Her zaman TPAO’ya minnettarım ve duacıyım. Bu kuruluşun daha da ileri gitmesini isterim.”

TPAO Batman Bölge Müdürlüğü’nün ilk Üretim Müdürü Ahmet Bayazıt eşi Günseli Bayazıt, Batman’da ‘kara altın’ için mücadele verenleri çok güzel özetlemiş:

“Her birimiz ayrı yerlerden gelmişiz. Aynı yaşlarda, aynı aile yapısında, aynı düzeyde insanlar bir araya gelmişiz. Bu bir şans mıdır ya da tesadüf müdür? O mahrumiyetleri, iyi-kötü günleri birlikte paylaştığınız zaman demek ki böyle olur…”

 Evet, işte bir zamanlar bu petrol kentinin kültür zenginliğini bu şehri bugünlere taşımış…

Sağlıkla kalın…