Batman yerel basınında otuz yılı aşkın süredir aralıksız günlük yazılar yazıyorum. Bu zaman diliminde kentin pek çok sorunuyla ilgilendim.

Bu kadar uzun zamandır günlük yazı yazan biri olarak kendim için, ‘kentin yakın zaman hafızası, beleği’ tanımını yapıyorum.

Geçen zaman sürecinde neye tanık olmadım ki…

Hem sevindiren, hem de kahreden nice gelişmelere tanıklık ettim.

Bu kent büyük değişimler yaşadı, gelişti, büyüdü.

Çamurlu sokaklardan asfalt sokaklara değişim yaşandı.

Kerpiç toprak damlı evlerden, priketkondulardan çok katlı apartmanlara geçişe tanıklık ettim.

Tek katlı toprak ve çamurdan oluşan kerpiç evleriyle bir zamanlar dikkat çeken Batman şehir merkezinde, bugün 15 katlı yapılar yükselmiş…

Bu değişime rağmen bazı tablolar vardır ki hiç değişmiyor…

**

**

KURU EKMEK İÇİN KORONA RİSKİNİ ALANLAR…

Kahreden değişmeyen tablo malumunuzdur; bu kentin yoksulluk tablosu değişmiyor…

Bunu özellikle Ramazan aylarında daha bariz şekilde gözlemleyebilirsiniz.

Kent merkezindeki bazı fırınların önünde bedava iki kuru ekmek almak için izdiham yaratan yoksul insanlarımızın oluşturduğu tablodan söz ediyorum…

Batman’da 20 yıl önce de fırınların önünde ucuz ekmek için toplanan insanlarımız vardı, bugün de…

Bir yerel gazetemizde yer alan fotoğraflı haberi okurken sinir katsayılarım tavan yaptı…

Kahredici manzara hiç değişmemişti…

Önceki gün bir yerel gazetemizde çarpıcı bir resim vardı.

Çok sayıda yoksul insan kaldırımda oturmuş, kendilerine iki ekmek verilmesi için bekliyordu.

O fotoğrafı paylaşmak istemedim.

Bazı meslektaşlarımız bu acı tabloyu haber yaparak üzerlerine düşen görevi yerine getirdiler.

Bu tablonun oluşmaması için de birilerinin görevlerini yapmaları gerekiyor…

Batman’ımızda ölümcül korona riskine rağmen yoksullarımız bedava iki kuru ekmek için izdiham yaratıyor, bulaş riskine tavan yaptırıyorsa, oturup düşünmemiz gerekir…

**

**

Yıllar önce de bu acı gerçeğe defalarca dikkat çekmiştim.

Hafıza-i beşer nisyan ile malül olsa bile, düne tanıklık ederek hatırlatmak isterim, işte yıllar önceki bir yorumumdan bazı satırlar:

Midyat Garajı ile Mehtap Sineması caddesi arasındaki bir fırın önünde tanık olduğum manzara karşısında yüreğim burkulmuş, gözyaşlarıma hakim olamamıştım. Yan yana duran iki fırın önünde oturan, ayakta kalan kadınlı erkekli, çoluk ve çocuklu kalabalığın tek amacı vardı; bir hayırseverin kendilerine kuru ekmek dağıtması...

Aman Allah'ım ne hallere düşmüşüz. Daha önce Yıldız Cami önünde her yıl bu manzaraya alışmıştık. Bu kez başka fırınlar önünde de insanlarımız gıda paketleri değil, kuru ekmek dileniyor...

İzlediğim kadarıyla hiçbirisi yüzünü gizleme gereği duymuyordu. Çok yaşlı anne ve babalar, genç gelinler ve çocuklar yoldan geçenlere aldırış etmeden bir kuru ekmek beklentisindeydiler. (Utansınlar demiyorum, çünkü asıl utanması gerekenler başkalarıdır!..)

Fırıncıya 'çaktırmadan herkese 3'er ekmek verir misiniz?' diye rica ettim. Genç fırıncı bir anda çok sayıda kişinin ekmek izdihamı yaratabileceğini söyledi ve çaktırmadan orada bekleyen çok sayıda kişiye 3'er ekmek dağıtmaya başladı. O ana kadar ürettikleri 80 ekmekten 70'ini dağıtmıştı ki bir anda yaklaşık 20 kişi aynı anda ekmek istemeye başladı. Hiç kimsenin ekmeksiz kalmamasını istiyordum ama 80 ekmek hazırdı. 80 ekmeğin parasını verip 20 metre uzaklaştıktan sonra artık göz pınarlarıma hakim olamadım. Batman'ımda onlarca insanımız sadece 'kuru ekmeğe' muhtaç hale gelmiş ve toplum olarak bu manzaraya nasıl seyirci kalıyoruz?' diye düşünerek adeta hıçkırıklara boğuldum...

Geçen yılın Ramazan ayı sonrasında kaleme aldığım yazımda önemli uyarılarda bulunmuş ve insanlarımızın kuru ekmek dilenmemeleri için önerilerde ve eleştirilerde bulunmuştum. Bu ülkenin idarecileri mevcut durumdan sorumludurlar.

Diğer Ramazanlarda olduğu gibi bu yıl da acı tablomuz değişmedi, ne yazık ki...

Suriye’de bile belki ‘sadece ücretsiz iki adet kuru ekmek için’ insanlar sıraya girmezken, Türkiye’de, Maliye Bakanı’nın Milletvekili olduğu Batman’ımızda bu kahredici manzara yaşandı, yaşanıyor. Hem de yıllardır tablo değişmiyor…

Devamı yarın