Son günlerde Batman kent merkezinde yaşanan hırsızlık olayları vatandaşların tepkilerine neden oluyor.

İnsanlarımızın korona pandemisi nedeniyle ciddi sıkıntı ve endişeler yaşadıkları bir süreçte hırsızların ev ve işyerlerine dadanarak alçaklıkta sınır tanımamaları gerçekten düşündürücüdür…

Bu vicdandan, imandan, haysiyetten yoksun hırsızlar alçaklıkta sınır tanımıyorlarsa, aslında onların anlayacağı dilden ders verilmesinde bir sakınca görmüyorum!..

Yani, keşke gücüm olsaydı da kolluk kuvvetleri yerine bu alçaklarla mücadele zeminim bulunsaydı. Bu süreçte zaten yaşama mücadelesi veren ve zor durumda olan yoksul insanların birikimlerine göz koyan alçakların yakalandıklarında, feci şekilde darp edilerek komalık edilmeleri ve sonrasında teşhir edilmeleri belki önemli bir caydırıcı etkiye sebep olabilirdi!..

Ne yapalım, şiddet karşıtı biriyim ancak bu mahluklar insanların binbir emekle edindikleri birikimlerine sahip olarak normal hayatlarını sürdürüyorlar…

Bu kadar alçaklık olmaz ki…

Geçtiğimiz günlerde zaten ekonomik olarak zor durumda olan ve ailesini zorlukla geçindiren bir dostum, bürosuna giren hırsızların her şeyi silip süpürdüklerini belirterek hırsızların son dönemde halkı perişan ettiğini söylemişti…

Hırsızlar çok rahat ve kimseden çekinmeden gözlerine kestirdikleri ev ve işyerlerini soyuyorlar…

**

**

CAN, MAL, DİN, AKIL VE NESİL EMNİYETİ…

İnsanların en temel hakları, pek çok (özellikli dini)kaynakta ‘can, mal, din, akıl ve nesil’ olarak özetlenmiştir. Bunlar insanların doğuştan gelen temel haklardır. Bu hakların güvence altında olması gerekiyor.

Yaşam hakkı en temel olanıdır. İnsanların yaşam hakkının herkesçe savunulması lazımdır. İnsanların yaşam haklarına yönelik her türlü saldırıya toplumun tüm kesimlerinin karşı çıkması bir zorunluluk ve dini görevdir.

İnsanların inançlarını savunma ve doğrultusunda yaşam sürmeye hakkı vardır. Hiç kimse seçtiği din yüzünden tahkir edilemez, edilmemelidir.

İslam inancına göre herkesin dinini özgürce seçme hakkı vardır. Zaten ‘Herkesin dini kendisine’ mealinde ayet vardır. Hikmet ve güzel öğütle herkesi İslam’a davet edebiliriz ama kimseye inancından dolayı zulmedemeyiz.

İnsanların nesil (ırz ve namus da deniliyor) emniyetinin olması gerekiyor. Evlilik çok önemli bir müesese olup, nesil emniyetine yönelik saldırılara izin verilemez. Zina, gayrı meşru her türlü ilişkiler toplumu ifsat eder.

İnsanların akıl melekesinin güvencede olması gerekiyor. Bu nedenle akıl melekesine zarar verebilecek eroin, esrar ile benzer her türlü uyuşturucu madde ile mücadele edilmelidir. İnsanların mal emniyetinin olmaması halinde çok ciddi problemler yaşanır. ‘Mal canın yongasıdır’ şeklindeki atasözünün gerçekten de büyük ehemmiyeti vardır.

**

**

İnsanların can, mal, din, akıl ve nesil emniyetinin güvencede olduğu bir dünya için hepimize önemli görevler düşüyor.

Bahse konu dünya yerine, ülke, kent ve hatta mahallemizi koyabiliriz. Yaşam sürdüğümüz yerleşim alanında bu en temel insan haklarının güvencede olması gerekiyor.

Eğer yaşadığımız ülkede, bölgede, kentte ve hatta mahallede bu beş temel hak güvencede değilse, sorunlarla boğuşmaktan kurtulamayız.

Emniyet ve mal güvenliği diyerek söze başladığım için esasa gelmek istiyorum. Batman’da sayısız mahallede hırsızlıklar yapılıyor. Halkımızın bin bir emekle elde ettiği değerler bir gecede çalınıyor.

Batman’da kaç kişinin halkın güvenliği için maaş aldığını bilmiyorum. Rakamları telaffuz ederken ‘yüzlerce’ ifadesini rahatlıkla kullanabilirim.

Hayır, mobese kamera sistemine karşı değilim. Halkımızın can, mal, ırz emniyeti için gelişmiş teknolojiden yararlandırılmamızı savunan biriyim.

Yıllar önce dönemin eski bir valimiz ile sivil toplum örgütleri başkanlarına mobese ile ilgili önerilerde bulunmuştu. Mobese sisteminin amacının toplumu baskı altına almak, izlemek, her türlü demokratik kitlesel gösteri ve tepki hareketlerinde vatandaşları korkutmak olduğunu ileri sürenler olmasına rağmen, şeffaflığı savunan biri olduğumdan o zaman açıkça karşı görüşü savunmuş ve olası hırsızlıkların önlenmesi için teknolojiden faydalanmamız gerektiğini söylemiştim.

(Devamı yarın)