*Korona virüs salgınıyla ilgili her gün gelen yeni verilerden, tüm olan biten hengameden sıkıldık. Fısıltı gazetesi ve sosyal medyadan pompalanan haberler, her yerden fışkıran veriler, hiç durmaksızın herkesin her şeye yorum yapabildiği bir süreçteyiz.

*Memlekette herkes bir yetkili yada uzman. Şimdilerde birçok kişi korona döneminde neredeyse Sağlık Bakanı gibi konuşuyor. Hepimiz her şeye yorum getirebilecek kadar her şeye hakimiz. Her şeyi biliyoruz ama her şeyi…

ŞEHRİN GELECEĞİYLE
ÖNGÖRÜDE BULUNMAK
Her şeyi geçelim.

Memlekette yarın ne olacağını, her şeyi bilenler hariç kimse bilmiyor.

Korona salgınından sonra yeni bir hayat, yeni bir dünya düzeni diye söylemler geliştiriliyor bazı çevrelerce.

Evet, şehrimizin geleceğiyle ilgili bir öngörüde bulunmak çok zor…

Her şeyi bir yana bırakalım.

Biz değişebilecek miyiz?

Onlarca küsur yıldır bu şehrin kıymeti şöyle bilinsin, böyle yapılsın, şunlar yanlış, bunlar doğru diye kendini yıpratan geçmişteki o güzel simaların hangisinin doğru hanginin yanlış olduğunu görebildik mi?

Yada bu güzel şehrin daha iyi bir yerde olabilmesi için üzerimize düşeni yapabildik mi?

Neden çevremizdeki daha doğrusu komşu illerin kazandığı yeni kazanımları elde edemiyoruz?

Koca bir şehirde hala Tıp Fakültesi yok, Araştırma-İhtisas Hastanesi de…

Bilebiliyor muyuz bu verimli toprağın kıymetini, sayısız yer altı zenginliği ve memlekete kıymeti anlaşılamadıktan sonra buradan göç edip batı illerine ya da yurtdışına çıkan çalışkan ve zeki insanlarımızı…

Petrolcülerin 50 yıl önce bu şehre yerleştirdikleri kültür ve farklı etkinliklerin bile gerisindeyiz.

50 YIL ÖNCESİNİN PETROL KENTİ..
Kim ne derse desin, 50 yıl önce bu şehirde kültür-sanat, nezaket-sevgi kuralları çok daha ileri düzeydeydi.

Kent küçüktü ama bilge insanlar vardı.

Şehrin ekonomisine hayat veren o küçük market hatta bakkallar bile şimdiki AVM’lerden daha iyi durumdaydı.

Kültür ve sanat aktiviteleri çok daha yoğun olduğu 1950-60’lı yıllarda Türkiye’nin ünlü sanatçıları buraya film çekmeye gelirdi, yada konser için Batman’ın yolunu tutardı.

50 Yıl önce kentin içindeki akarsular berrak akardı. Kenti ikiye bölen İluh deresinde bile balık tutulurdu. Kent merkezi büyüdükçe o güzellikler de bir anda tarih oldu.

Batman’ın geçmişindeki zaman tüneline yolculuk yaptığınızda bu şehir büyüdükçe birçok güzelliği de kaybetmiş ne yazık ki…

Çözüm; her zaman söylediğimiz gibi eski ile yeniyi bir arada yaşatmak…

BATMAN’IN BİLİM İNSANI…
Geçen hafta Batman’ın yüz akı Dr. Geylani Can’ın, ABD’deki başarısıyla gururlanmıştık.

Amerika Boston’da yaşamını sürdüren Dr. Can’ın büyük bir ödül kazandığını herkes duydu. Geçen hafta gazeteci İsmail Küçükkaya, Batman Çağdaş’ın sürmanşetindeki habere Fox’ta dikkat çekmişti ve şehrimizin gururu Can, görsel medyada da yankı uyandırmıştı…

2003 Yılında Batman Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Amerika’ya kadar uzanan başarı hikayesinin kahramanı Geylani ile birkaç kez görüştük. Ailesi hala Batman’da yaşıyor.

Bu değerli bilim insanı, bağları Batman’dan koparmış değil.

Şehrimizden bu denli önemli bir başarı kaydetmiş bilim insanımız gurur kaynağımız olmasıyla birlikte aynı zamanda gençlerimize de çok önemli bir idol oluyor.

Batman Anadolu Lisesi’nden mezun olduğu 2003 yılında Geylani, baba ve annesiyle çektiği hatıra karesinde bugünlere geleceğinin sinyalini vermiş gibi…

Kısacası; böyle genç beyinlere ihtiyacımız var, Dr. Can’a başarılar.