**60 Yıl önce Batman, siyah-beyaz fotoğraflarda göründüğü gibiydi aslında. O günlerde petrol kentinin nüfusu 10-15 Bin civarındaydı. O ilk esnafların karelerdeki tebessümleri hüzünlendiriyor. Batman, eskiden bir başkaydı…

**Bu şehre ilk ciğer ve lokanta salonlarını kazandıranlar Bismillilerdir. Ulu Cami sokağında derme-çatma işyerleri vardı. O eski esnafların yoktan var ettikleri mekanların yerlerini şimdi başka sektörler aldı.

60-70’Lİ YILLARIN BATMAN’I…
70 Yıl önce 14haneli İluh, yerini Petrol kenti Batman’a bırakıyordu…
Kara altının işlenmeye başlandığı Raman dağına yakın mesafedeki Batman daha kalabalık bir şehir haline gelmeden önce emektar esnaflar, bu kentin temellerini atmıştı.

O yıllarda Batman’ın nüfusu 10-15 Binlerdeydi ve o eski derme-çatma işyerleri, kerpiç evler, daracık işyerlerinin olduğu pasajlarda esnaflar, harıl harıl çalışırdı.

70’li yıllarda Batman Gazetesi kurucularından gazeteci merhum Haluk Yargıcı’nın Tosun Çay Evi pasajında hurufatlarla hazırladığı gazete hala hafızamda.

Petrol şehrinin yarattığı 1. ve 2. Caddede oteller, kahveler, lokantalar ve sinemalar, o dönemin Batman’ına ‘Doğu’nun Parisi’ adını vermişti.

FAYTONLAR ULAŞIM ARACIYDI
Kara altının keşfedildiği dönemde bölgenin zengin kentlerindendi Batman…

Adını ağırlık biriminden alan Batman’a görev için gelen yabancı petrolcüler, Meymuniye boğazı ile Raman dağı kamplarında her ne kadar yaşamlarını sürdürdüyseler de bir ayakları DDY Batman Garı’ndaydı…

Bu şehre gelenlerin ve ayrılanların buluşma noktası o tarihi gardı.

Site’deki petrolcü aileleri ile İluh’ta oturan aileleri bir birine yakınlaştıran faytonlardı.

O külüstür otobüsler ve Murat 124 taksilerden çok faytonların durakları vardı Batman’ın Cumhuriyet Meydanı ve Mehtap Sineması kavşağında.

O zamanlar 1 kuruşlar Site ve Mehtap arasında yolculuk yapılırdı.

ŞEHRİN İLK CİĞER USTALARI…
O eski esnafların çoğu aramızdan göçtü.

Onların yerini alan yeni jenerasyon, baba mesleğini bir süre devam ettirebildi.

İlk sebze ve meyve halinin olduğu yer, şimdi ki Ulu Cami’nin hemen karşısındaki Şen iş hanının olduğunu alandı. O alanın sokağında ilk ciğer ustası merhum Abdullah Sevim ve çocuklarıydı.

Ulu Cami sokağında derme-çatma mekanlardan biri de fırın işletmecisi Diyarbakırlı Kenan Öztunç’tu. Caminin hemen karşısında Bismilli berber vardı. O berberde tıraş olur, Cengiz Topel okulunun yolunu tutardık.

NEREDE O ESKİ EMEKÇİ ESNAFLAR
Batman’a ilk ciğeri getiren Sevim ailesiydi…

Şimdilerde giyim sektörüne yönelik Nizamettin Sevim, 70’li yıllarda Ulu Cami penceresi önünde çektiği o siyah-beyaz fotoğrafın öyküsünü anlatıyor; “O yıllarda Batman’ın en hareketli yerlerinden biri de Ulu Cami sokağıydı. Merhum babam, 1984’te vefat edene kadar bu mesleği sürdürdü. Ben de 90’a kadar bu işi yapabildim. O yıllarda sokakta ciğer satardık. Çünkü işyeri yoktu. Ciğer ve eti evde temizlerdik. Leğenle sokağa getirirdik, yorulurduk ama o işi yapmaktan keyif duyardık. Yokluk vardı ama mutluyduk…”

Şişlerde kızaran ciğerin duman ve kokusu, o sokağı kaplardı. Ulu Cami sokağına yolu düşenler o ciğeri tadardı.

Bir zamanlar, Batman’ın pastaneleri de meşhurdu.
Beyrut ve ünlü Şehmus pastanelerde ustalar, el emeğiyle hazırladıkları o dükkanlarda baklava, yaş pasta ve diğer şekerli ürünlerin tadına doyum olmazdı.

MEHTAP’IN GÜZELLİĞİ
Şehrin ilk sinemaları arasında yer alan Mehtap Sinemasının ilk ismi Seyran’dı…

Batman’ın ilk Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı merhum Necati Arıkan’ın önce annesinin adını verdiği ve daha sonra Mehtap adını alan sinemaya gittiğim zamanı hatırlıyorum…

Ortaokula giderdik, okul çıkışında seyyar arabalarla filmlerin reklamı yapılırdı. Battal Gazi, Tarık Akan ve Kadir İnanır’ın filmlerinin tanıtımı hoparlörlerle kentin dört bir yanında yapılırdı.

Televizyonlar yok denecek kadar azdı, hemen herkes sinemaya giderdi o dönemlerde.

Hareketli olan sinemanın önünde faytonlar, bisikletler, sirkler, buz ve soğuk su satanların bağırışları hala kulağımda.

Batman’ın petrolü ünlüydü, sanatçı Ajda Pekkan ‘Aman petrol, canım petrol’ şarkısıyla Eurovizyon yarışmasında birinci olmuştu.

Sıcak yaz mevsiminde su satanlar, orijinal bardakta satış yapardı. Buz satanlar ise tatlandırıcı kattıkları farklı renklerle şaşal sudan daha kaliteli su ve buz satışı yaparlardı. Çevre kirliliği yoktu, pet şişe-tabak gibi naylon maddeler yoktu. Kerpiç evlerin damları, geceleri çok yıldızlı otellerin terasına dönüşürdü.

Kısacası; o eski toprak-taşlı kerpiç evler, Avrupalılaşma hevesiyle o eski Batman da geride kalıyordu.

Şehir, çürümenin ve yenilenmenin sahnesidir. Batman’ı Batman yapan o eski duyguyu bugün sizlere anlatmaya çalıştım.

Kalın sağlıcakla.