Dünden devam

Yıllardır gündemde olan Ilısu Barajı projesi nedeniyle tarihi Hasankeyf ilçemizin sakinleri yeni yapılan yerleşim yerine taşınacaklar, taşınıyorlar.

Yeni Hasankeyf kentimizin atıksuları(kanalizasyon lağım suları, evsel atıkları) için bir arıtma sisteminin kurulduğunu gazetemiz haberinden duymuş olmalısınız.

Olması gereken yapılmış. Çok olumlu buldum.

Ilısu Barajı Projesi'ni ülkemizin yararına görmediğim için yıllarca karşı çıktım, yasal ve meşru her zeminde mücadele de verdim.

Ne yazık ki ülkemizin yararına olmadığına kesinlikle inandığım projede ısrar edildi ve her şeye rağmen baraj yapıldı.

Gerçekçi olmak gerekir. Şahsen verdiğim mücadeleden pişman değilim.

Ancak geri dönülmez bir aşamaya geldiğimiz için artık Ilısu Barajı Projesi'nin karşıtlığı adına bir mücadelede yer almıyorum.

Doğa, çevre ve tarihi kültürel değerlerin korunması mücadelesinden vazgeçmiş değilim. Yeni konsepte göre yine topluma, insanlığa karşı görevlerimi yapmaya inşallah devam edeceğim.

**

**

Evet, yakında Ilısu Barajı su tutmaya başlar ve baraj gölü yeni Hasankeyf'in önüne kadar gelecek olursa, Atıksu Arıtma Sistemi çok önem arz edecektir. O nedenle yeni Hasankeyf'in atıklarının bertarafı için atılmış adımı önemsiyorum.

O küçük ilçenin atıklarının doğaya, çevreye, çevre sağlığına zarar vermemesi için yapılan tesis üzerinden topluma, ilgililere bir mesaj vermek istiyorum.

Ilısu Barajı'nın devasa bir foseptik çukur olmaması için adımlar atılmalıdır...

Şayet bu adımlar atılmazsa, Hasankeyf'in bin 200 metre küplük atıksularının arıtılmasının hiçbir kıymeti, değeri olmayacaktır...

Kendimizi aldatmayalım. Bu konuda ısrarla yazılar yazıp uyaran biriyim...

Bir kere daha gerekçelerimi kamuoyunun takdirine sunuyorum. Şu ifadelerimi birileri duyuncaya kadar dillendireceğim:

BENİ YALANLAYACAK KİMSE VARSA HODRİ MEYDAN...

Eğer mevcut haliyle Dicle’nin önünü tıkar, su tutulursa, hemen yanıbaşımızda devasa bir foseptik çukur oluşacak demektir…

Yani, Dicle, Eğil, Diyarbakır, Bismil, Sason, Batman, Kozluk, İkiköprü, Beşiri ve Hasankeyf'in kent kanalizasyon sularının aktığı Dicle gerçekliğinde Ilısu Barajı Gölü, devasa bir foseptik çukur olacaktır…

Bunun aksini ileri süren herkesle (Bilim insanları, yazarlar, uzmanlar, akademisyenler, Proflar vs) bu konuyu tartışmaya ve tezimi savunmaya hazırım…

Beni yalanlasınlar, yazı yazmayı da bırakıp, kent merkezinde eşek gibi anıracağım…

Dediklerim doğruysa, o karşıma çıkacakları anırmaya davet edeceğim. Ancak anırmaları bana bir şey kazandırmaz…

Aslında bir tez değil savunduklarım, gerçeğin kendisidir…

**

**

Nasıl mı?

Bakınız, bu köşede yıllardır uyarıyorum; Batman, Diyarbakır, Bismil, Silvan, Sason, Kozluk, İkiköprü ve Beşiri’nin atıksuları (Evsel lağım suları-çok affedersiniz bokları) olduğu gibi Dicle’ye boca ediliyor…

Yıllarca Atık arıtma tesislerini savundum. En son Diyarbakır ve Batman’ın Atıksu Arıtma Sistemleri kuruldu. Ancak bu iki kentin lağım suları, evsel atıkları sadece fiziksel arıtmadan geçiriliyor…(Diyarbakır'ın bir kısım atıksularının biyolojik ve kimyasal arıtmadan geçirildiği belirtiliyor, yazılarıma bir cevap gelmediğinden kesin ifadeler kullanamıyorum.)

Yıllar önce başvurum üzerine Sağlık Müdürlüğü, Hasankeyf önündeki suda Coli Basili ölçümü yaptı. Değerler o kadar yüksekti ki ölçüm cihazları yetersiz kaldı…

İnsan dışkısından oluşan Coli Basili, insan sağlığı için büyük tehdittir. Bunu kamuoyuna açıkladım, dinleyen olmadı…

Yukarıda isimlerini verdiğim yerleşim yerlerinin tüm lağımları arıtmasız Dicle’ye bırakılmaya devam ediyor…

Dicle özgürce ülkemiz dışına akıp dururken bile arıtmayı savundum. Barajda su tutulursa, bütün atıklar o devasa gölde toplanacaktır…

Alın size devasa bir foseptik çukuru… Şu halde soruyorum; dev bir foseptik çukuru onaylıyor musunuz? Ben bütün gücümle buna karşı çıkacağım…

Ilısu için katrilyonlar harcandı. Bari arıtma sistemi için de bir miktar ödenek ayırın…

Ilısu Barajı’nın dev bir foseptik çukur olmasını engelleyin…

Bu yasaların da gereğidir…

Nüfusu 100 bini aşan belediyeler kentin atıksularını kimyasal, biyolojik ve fiziksel arıtmadan geçirmek zorundadırlar…

Zira 2014 yılından bu yana örneğin Batman ve Diyarbakır’ın biyolojik, fiziksel ve kimyasal arıtmaya geçmemesi nedeniyle belediyelere ceza kesiliyor…

Söz konusu olan 100 bin nüfus değil, sadece Diyarbakır’ın nüfusu 2 milyon civarındadır…

Arıtma sistemleri kurulmadan su tutulması, halk sağlığına indirilmiş darbe olacaktır…

Yazıktır, günahtır…