**Batman’ın yanı sıra ülkenin farklı illerinde temsilcilikleri bulunan KAMER Vakfı’nın kurucusu Nebahat Akkoç, ‘Kadına yönelik şiddetle uluslararası mücadele günü’nde değerlendirmelerde bulundu. Akkoç: “Kadınların nasıl değiştiğini anlamak için tek bir örnek yeter aslında. 1996 yılında yapılan bir çalışma kadınların %90-95’inin şiddeti normalleştirdiğini gösteriyordu. Kadınlar şiddetin sadece fiziksel olanını tanıyordu. Diğer şiddet türleri hakkında bir fikirleri yoktu” diyor

“YILDA 350-400 KADIN ÖLDÜRÜLÜYOR”
Kadın Hakları Sivil Toplum Örgütü KAMER Vakfı’nın kurucusu Nebahat Akkoç, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle Hürriyet’ten İpek İzci’ye değerlendirmelerde bulundu. Batman’da aktif bir temsilcilikleri de bulunan Akkoç, yılda 350-400 kadının babası, kardeşi ya da kocası tarafından öldürüldüğüne dikkat çekti. Akkoç, şöyle devam etti: “Hala pek çoğumuz eğitim hakkından yararlanamıyoruz, küçük yaşta evlendiriliyoruz, şiddet yaşıyoruz. Ama Türkiye’de kadınların, kadın hareketinin hiç durmadan mücadele ettiğini, özellikle son yıllarda kazanımlarını korumaya çalışırken yorulduğunu, öfkelendiğini söyleyebilirim. Bu gibi günler, toplumsal cinsiyet rolleri ile örülen eşitsizliğin gözler önüne serildiği, eşitliğin konuşulduğu, kadın mücadelesinin zorluk ve başarılarının konuşulduğu, taleplerin dile getirildiği günler olabildiği zaman elbette kamuoyunda yaratacağı farkındalık ve duyarlılık açısından önemlidir. Dünya kadınlarının aynı günde ses çıkarıyor olması önemlidir. Örneğin Dünya’daki, Türkiye’deki bütün kadınlar, kadın kuruluşları aynı anda sokaklara çıkıp “kadın cinayetlerini durdurun” diye haykırsak, belki de defalarca koruma talep ettiği halde ya da tedbir kararı aldırdığı halde korunamayan kadınların sesi oluruz, hesap sorarız. Elimizden geleni yapıyoruz ama daha fazlasına ihtiyacımız var. Daha gür bir sese.”

“TÜRKİYE’DE KADINLAR DEĞİŞİYOR”
Türkiye’de kadınların değişimini çarpıcı örneklerle veren Akkoç; “Kadınların nasıl değiştiğini anlamak için tek bir örnek yeter aslında. 1996 yılında yapılan bir çalışma kadınların %90-95’inin şiddeti normalleştirdiğini gösteriyordu. Kadınlar şiddetin sadece fiziksel olanını tanıyordu. Diğer şiddet türleri hakkında bir fikirleri yoktu. Kusurlu kadınların şiddet yaşadığını savunup, geleneksel makbul kadın olmak için kendini yok sayan kadınlar vardı. Kadın hareketinin sağladığı en muazzam değişiklik, kadınların toplumsal cinsiyet rollerini ve bu roller sonucunda yaşanan şiddet ve ayrımcılığı fark etmesi oldu. Düşünün ki kadına yönelik şiddetten bahsediyorsunuz ama şiddete maruz kalan kadınlar sorunu sahiplenmiyorlar. En büyük sorun buydu. Bu sorunu çözdük. 2019 yılında 30.000’e yakın kadın ile görüştük. Şiddeti tanıyorlar, türlerini, biliyorlar, şiddetin kendilerine ve topluma verdiği zararın farkındalar. Görüştüğümüz kadınların %97’si kadınların şiddet yaşadığını kabul etti ve ‘haklı şiddet olamayacağını’ savundu. Ama yaşadığı şiddetten kurtulmak için destek arayan, çaba harcayan kadınların oranı çok düşük. Bunu sorduğumuzda kadınların %67’si şiddetten kurtulmak için yeterince çaba harcamaktan korktuklarını bildirdiler. En az değişen ya da hiç değişmeyen şey bu işte. Uygulamada yaşanan sorunlar var.”

Editör: TE Bilişim