**BGYC’nin düzenlediği “Gazetecilik ve Siyaset” konulu panelde konuşan Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici: “90’lı yıllarda barış gazeteciliğini yapamayan medya, 2015’te de barış dilinden uzak” dedi.

** Yaygın medyanın çözüm sürecini de içselleştirmediğini belirten Bildirici, medyanın yeniden savaş diline döndüğünü söyledi. Bildirici: “Yaygın medya çözüm sürecini gerçekten içselleştirseydi yeniden savaş diline dönmezdi. Kürt sorununun çözümü için herkes barışa katkı sunmalı” diye konuştu.

BGYC’DEN ÖNEMLİ PANEL
Batman Gazeteciler ve Yayıncılar Cemiyeti’nin (BGC) hafta sonu düzenleriği “Gazetecilik ve Siyaset” konulu panelde konuşan Hürriyet Gazetesi Ombudsmanı Faruk Bildirici, barış dili gazeteciliğinin 90’lı yıllarda olduğu gibi 2015’te de kullanılmadığını ifade etti. Kültür Merkezi konferans salonunda düzenlenen panele Kültür-Turizm Müdürü Mehmet İhsan Aslanlı, Basın-İlan Kurumu Şube Müdürü Mehmet Gönenç, Belediye eski Başkanı Hüseyin Kalkan, Esnaf Odası Başkanı Salih Kaplan, bazı STK temsilcileri ve BGYC üyeleri ile seçkin bir davetli topluluğu katıldı.





“BARIŞ DİLİ GAZETECİLİĞİ BENİMSENMELİ”
Gazeteci-yazar Latif Yıldız ile yazarlarımızdan Nihat Ekinci’nin de katıldığı panelin moderatörlüğünü yapan BGYC Başkanı Arif Arslan, dört yıl aradan sonra Hürriyet Gazetesi okur temsilcisi Faruk Bildirici’yi tekrar kentte ağırladıklarını ifade etti. Panelde ilk sözü alan Bildirici, ulusal medyanın kullandığı dile dikkat çekti. Çözüm sürecinin ardındaki çatışmalı ortamla birlikte medyanın barış dilinden uzaklaştığını söyleyen Bildirici: “Kürt sorunu tüm çıplaklığıyla ortada. 1990’lı yıllarda yaygın medya barış gazeteciliğinde ne yaptıysa bugün de bir benzeri yaşanıyor. Barış gazeteciliği, Türk medyasında kabul görmüyor nedense. Medya bir anda yeniden savaş diline döndü. Çözüme hiç katkısı olmadı. Çözüm sürecini içselleştirmediler” dedi.


“OKUR DAHA İYİ GÖRÜYOR”
Gazeteci-yazar Bildirici şöyle devam etti; “Resmi verilerle gazeteciliği yapamazsınız. Gazeteciliği objektif yapmak zorundasınız. Çözüm sürecinde görev alan Akil’ler sorunun çözümünden çok hükümetin çalışmasını ön plana aldılar. Bazı gazetecilerin Akil heyetlerde bulunması hataydı. Bakın, o süreçte rol alan birçok gazeteci savaş diline döndü. Bu ülkenin barış için de yaşaması gerekiyor. Medyanın barış dilini sürdürmesi kaçınılmazdır.”

“OKUR DAHA AKILLI”
Okurun medyadan daha objektif düşündüğünü de kaydeden Bildirici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kim ne derse desin okur bizden daha akıllı ve daha iyi görüyor. Hürriyet Gazetesinin okur temsilcisiyim. Başta kendi gazetemin hatalarına dikkat çekiyorum. Kasıtlı olarak hataları aramıyoruz ama okurların uyarısıyla önemli hatalara dikkat çekiyoruz. Bir yerde okur uyarıları bizi yeniden eğitmeye başladı. Artı ve doğruları gazetemize yansıtmaya çalışıyoruz. Kırıp dökmeden bu işi yapıyoruz. Çünkü okura karşı sorumluluğumuz var.”

“FİKİR BEYANI SUÇ OLAMAZ”
AİHM davasını kazanan Doğu Perinçek ile Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin fikir beyanlarının suç olmadığının da altını çizen gazeteci-yazar Bildirici: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Doğu Perinçek'in "Soykırım yoktur" sözlerini ifade özgürlüğü olarak kabul etti. Ahmet Hakan’ın programına konuk olan Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin sözleri de aynı şekilde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmeli. Fikir beyanı suç olarak görülemez. Burada sözlerin içeriğine katılıp katılmamanız önemli değil. O ayrı ama insanların fikirlerini söylemelerine saygı göstermek gerek. Elbette bu sıkıntılı günler de geçecek.”

 “KARAR, YÖNETİMİN”
Panelin soru-cevap bölümünde bir katılımcının ‘Hürriyet gazetesi logosundaki ‘Türkiye, Türklerindir’ ibaresini kaldırarak, toplumda daha birleştirici bir yayın sergileyebilirsiniz’ sorusuna da yanıt veren Bildirici: “Bu ibareyi çok konuştuk, çok tartıştık. Ben de artık günümüzde bu ifadenin kullanılmaması gerektiğine ilişkin bir yazı yazmıştım. Kullanılan ifade Hürriyet’in o dönem Avrupa baskılarının başlamasının ardından logoya konulmuş. Bu konuda okurlardan gelen tepkileri yönetim kademesine bildirdim. Bu konudaki nihai karar gazete yönetiminindir” dedi.

 

YILDIZ: “MEDYANIN KİRLİLİĞİNE TANIK OLDUM”
Daha sonra söz alan gazeteci-yazar Latif Yıldız da 47 yıllık gazetecilik mesleğinde medyanın kirli diline şahit olduğunu söyledi. Yıldız, şöyle devam etti: “Batman ve Konya’da uzun yıllar aktif gazetecilik yaptım. Medyanın kirli diline hep tanık oldum ama medya hiçbir zaman bu kadar kirli bir dil kullanmamıştı. Mesleği üçe ayırıyorum; araftakiler, gerçekleri yazmak için mücadele edenler ve havuz medyası. İçimi acıtan gerçek ise doğruları yazanların artık daha azınlıkta olmasıdır. Ancak biz hiçbir zaman gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

EKİNCİ: “GAZETECİLER BASKI ALTINDA”
Panelde son sözü alan gazeteci-yazar Nihat Ekinci ise gazetecilerin baskı altında olduğunu söyledi. Ekinci: “Gazetecilikte birinci unsurun sorumluluk olduğu açıktır. Çünkü gazeteci de toplumun bir ferdi olarak toplumun etkilendiği bütün etkileşimlerden nasibini alan bireydir. Normal vatandaşa haberi aktarmaya çabalarken de değişik baskılar altında kalır. Sorumluluk doğru işleri doğru bir şekilde aktarmayı gerektiriyor. Bu gerçekleşirken de toplumsal hassasiyetlerin dikkate alınması gerekiyor. Ancak bu sorumluluğu yerine getirmek yazıldığı kadar da kolay değil. Çünkü karşılaştığınız değişik baskılar söz konusudur.” 

Editör: TE Bilişim