** Çiçek; “Mevcut yönetim sistemi, kriz ve istikrarsızlık yaratma potansiyeli açısından dış saldırıya her zaman için açık ve müsait bir sistemdir” diyor…

“15 TEMMUZ, ÖNEMLİ BİR KIRILMA NOKTASI”
Ak Parti Genel Merkez İnsan Hakları Başkan Yardımcısı avukat Murat Çiçek, Türkiye Beyazay Derneği Batman Şube Başkanı Ayla Işık ile birlikte Batman Çağdaş’ı ziyaret etti. Çağdaş yöneticilerinden Barış Arslan’la görüşen Çiçek, mevcut sistemin yarattığı sıkıntılar ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hakkında açıklamalarda bulundu. Türkiye siyasal tarihinde önemli kırılmaların olduğunu belirten Çiçek: “Bu kırılmaların en sonuncusu ve en acı veren olaylarından bir tanesi de 15 Temmuz hain darbe kalkışmasıdır. 15 Temmuz işgal girişimi bizlere mevcut sistemin yürütülemez bir sistem olduğunu açıkça gösterdi. Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerekli tedbirleri almazsa her zaman için bu tür tehlikeleri yaşama riski ile karşı karşıyayız. Çünkü mevcut yönetim sistemi kriz ve istikrarsızlık yaratma potansiyeli açısından dış saldırıya her zaman için açık ve müsait bir sistemdir” dedi.

“DEVLET YÖNETİMİNİ İKİYE BÖLDÜLER”
İki başlı sistemin temellerinin 1960 darbesinden sonra atıldığını kaydeden İnsan Hakları Başkan Yardımcısı avukat Çiçek: “İki başlı sistem, siz kime oy verirseniz verin bir avuç azınlığın sistemi yönetmesi üzerine kodlandı. Hepimiz bu ülkede doğduğumuz günden beri bir başbakan ve bir cumhurbaşkanı tarafından idare ediliyoruz. Böyle bir ezberde büyümüşüz ve iki başlı sistemi hiç sorgulamamışız. Oysa bu sistemi getiren zihniyet ‘biz kimi işaret edersek edelim bu halk kendi bildiğini yapıyor ve her darbeden sonra bizi dinlemeyip, sağ veya muhafazakar partileri iktidar yapıyor. Madem öyle, yürütmeyi yani devlet yönetimini ikiye bölüp cumhurbaşkanına çok yetki verelim, nasılsa cumhurbaşkanını dış patronların da yardımı ile ya darbe ya da müdahaleyle biz seçtiririz’ diye kurgu yapmışlar. Cumhurbaşkanının halk seçimi ile belirlenmesi bu vesayetçi anlayışa karşı büyük bir darbe oldu ve sistem iyice içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı. Devlet yönetimini ikiye bölmek, yöneticileri ister aynı görüşte olsun, isterse de karşıt görüşte olsun sürekli bir istikrarsızlık ve kimi zaman da kaos getirir” dedi.

“KEYFİLİK VE BELİRSİZLİK YOK”
Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “16 Nisan referandumu bu açıdan Türkiye için hayati bir önem taşıyor. Yönetimde istikrar sağlanarak, koalisyon dönemleri sona eriyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı ve Başbakan ikiliği, çekişmeleri tarihe karışıyor. Fren denge ilişkisi yürütmenin kendi içinde talep edilebilecek bir şey değildir. Fren denge sistemi yasama, yürütme ve en önemlisi yargı ile sağlanabilecek bir ilişkidir. Dolayısıyla yeni sistemde öyle muhalefet partilerinin bahsettiği türden bir belirsizlik ya da keyfilik olamayacağı gibi tam aksine devlet işleyişini daha makul bir çizgiye çekecek mekanizmalar ihdas edilmiş olacaktır.”

“DENGELER ÇOK HIZLI DEĞİŞİYOR”
Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin önemine de işaret eden Çiçek: “Mevcut dünya düzeni çatırdıyor ve dengeler çok hızlı değişiyor. Ayrıca herkes çok iyi biliyor ki Ortadoğu'da dengeler yeniden şekilleniyor. BM, AB, Rusya, İran ve Çin denkleminde yürütülen vekalet savaşlarında aklı selim ve doğruyu işaret eden tek ülke Türkiye'dir. Türkiye İslam coğrafyasının bütünlüğünü ve haklarını savunurken, Müslüman olmayan dünya mazlumlarının da hakkını savunuyor. Doğruları savunmak sizi her zaman için saldırıya açık bir hale getirir. Türkiye çok saldırıya uğradı ancak Allah'ın inayeti, mazlumların duası ve güçlü bir lidere sahip olması sayesinde tüm bu saldırıları savuşturdu. Tüm bunlardan çıkaracağımız ders çok basittir” diye konuştu.

“İSTİKRARI SAĞLAMIŞ ÜLKELER AYAKTA KALACAK”
Yeni dünya koşullarında ezilmemek için referandumda ‘evet’ çıkması gerektiğinin altını da çizen İnsan Hakları Başkan Yardımcısı avukat Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı: “Yeniden şekillenen dünya dengelerinde yönetimde istikrarı sağlamış ve güçlü liderlerle yönetilen ülkeler ayakta kalacak, bunu sağlayamayan ülkeler ise sömürgeye dönüşecektir. Eğer bizler de Allah muhafaza Yunanistan gibi ekonomik krizlerle boğuşmak istemiyorsak, Ukrayna gibi dış müdahalelerin oyuncağına dönmek istemiyorsak, ya da Suriye gibi paramparça olmak istemiyorsak, 16 Nisan referandumunda güçlü bir destekle ‘evet’ demeli ve gelişen yeni dünya koşullarında ezilmemek için sistemimizi değiştirmeliyiz. Ben vatandaşlarımızın ferasetini ortaya koyarak bu tabloyu iyi okuyacağına ve güçlü bir ‘evet’ ile destekleyeceğine içten inanıyorum.” (Barış Arslan)

Editör: TE Bilişim