** Batman Valiliği’nin düzenlediği panele katılan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Can, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Prof. Can: “Bu coğrafyaya milliyetçilik zehrini akıttılar. Batı’nın coğrafyaya bakışı gayri insani ve vahşidir” dedi.


İLGİ GÖREN PANEL

Batman Valiliği İnsan Hakları Kurulu’nun düzenlediği panel Kültür Merkezi konferans salonunda gerçekleştirildi. Panele Vali Yılmaz Arslan, Vali Yardımcısı Ertuğ Şevket Aksoy, Belediye Başkan Yardımcısı Gülistan Akel, Başsavcı Muhammed Emre Ejder, İlçe Belediye Başkanları, Kaymakamlar, STK temsilcileri ve kalabalık bir topluluk katıldı. Panelin konuşmacısı Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Can, konuklara Kürtçe ‘Ser sera, ser çawan’ diye seslendi. Can: “Osmanlı artığı bir ülke olarak buralarda bölündük, parçalandık. Bu coğrafyalarda çeşitli acılar yaşadık. İnsan hakları evrensel bildirgesi hazırlanırken acaba bu coğrafyadaki insan hakları ihlalleri bir daha olmasın, insanlar huzur içinde yaşasın, insanlar tamamen özgür yaşayabilsinler, özgürlükleri garanti altına alınabilsinler diye hareket edilmişmiydi acaba?” dedi.


İKİ MÜHENDİS, COĞRAFYAYI BÖLDÜ”
Birinci Dünya savaşının ardından iki yabancı mühendisin bu coğrafyayı böldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Can: “SatSpiko anlaşmasına göre Birinci Dünya savaşından sonra İngiliz ve Fransız iki mühendis kendi ülkelerinin çıkarları doğrultusunda cetvel üzerinde bu coğrafyayı bölüp parçaladılar. Öyle bir şekilde parçaldılar ki bu çoğrafyaya bir daha barış gelmesin diye” dedi. Devletin ideoloji üretmediğini de belirten Can, şöyle devam etti: “Devlet, temel hak ve özgürlükleri kısıtlama hakkında kanat sahibi değilidir. Devlet ideoloji üretemez, Devlet denen aygıt sizin inançlarınızın ne olması gerektiğini dayatamaz. Adalet tasavvurunuzu yerle bir edip onun yerine yabancı bir adalet tasvvuru getirip yerleştiremez.”


MİLLİYETÇİLİK TRANSFER EDİLDİ”
Prof. Dr. Can, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milliyetçilik bu coğrafyanın damarına, hamuruna uygun olan bir ideoloji değildi. Ama buralara transfer edildi. Buralara transfer edilmesiyle, buraların barışı bitti. Bu coğrafyaya milliyetçilik zehri akıttılar. Milliyetçilik zehrinin akıtıldığı yerde insan hak ve özgürlükleri sadece kağıt üzerinde kalır. Batı’nın bu coğrafyaya bakış açısı vahşi, gayri insanı ama sekülerdir. Demokrasi olmadan insan hakları hayata geçemez. Bu coğrafyada barışı tesis etmek lazım. Bu coğrafyanın makus talihini yeni Anaysanın yapılmasıyla değiştirebiliriz. Meselenin köküne inmek lazım.”




KÜRDİSTAN-LAZİSTAN MEBUSLARI VARDI”

Batman Valiliği İnsan hakları kurulunun, 10 Aralık İnsan haklarının düzenlediği panelde çarpıcı açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Osman Can, meclisin devlete meydan okuma yeri olduğunu söyledi. Can, şöyle konuştu; “O mecliste Kürdistan ve Lazistan mebusları vardı. O insanlar kıyafet, dilleri ve kültürleriyle vardılar. O birliktelik ve o farklılıklarla önemli bir iş yaptılar. Ülkenin kaderini ele aldılar. Ve bu ülkenin kaderi ve ifadesi olan bir anayasal çerçevede 1921 meclisini, devlete meydan okuyan bir meclis haline getirdiler. Meclis, devlete meydan okuma yeri değilse, peki nedir? Meclisler devlete meydan okunacak yerlerdir. Öyle olmak zorundadır. Meclis, devleti kontrol altın alma mekanıdır. 1920 ve 1908 meclisi vardı. Devlete meydan okunan yerdi. Devlete meydan okunan yer olduğu için farklılıklar tehdit olarak algılanmıyordu. Ama ardından işler değişti. Farklı bir durum ortaya çıktı. 1921 Anayasasında bir tane temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir madde yoktur.”

Editör: TE Bilişim