*Sabaha karşıydı ama herkesin uykuda olduğu saatlerdi. Her yer karanlıktı. Bir dakika sürmeyen sarsıntı bitmek bilmedi. Herkes panik halde kendini dışarıya atıyordu. O saatlerde Batman’da hayat duruyordu…

*Komşu Diyarbakır başta olmak üzere Şanlıurfa, Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kilis, Adıyaman, Adana, Hatay ve Osmaniye illerinin de aralarında bulunduğu 10 İl’i 7,7’lik deprem vurdu. Depremin merkezi ise Kahramanmaraş-Pazarcık'tı.

ZAMANIN DURDUĞU O AN

6 Şubat 2023.

Pazartesi.

Saat 04.17.

Herkesin uykuda olduğu saatti.

Soğuk bir kış gününde şafak sökmeden, mesainin ilk gününe daha hazırlık yapmadan sadece bir dakika süren o bitmek bilmeyen bir uğultu ve sarsıntı.

Kimi aracıyla şehir dışına çıkmaya çalışıyordu, kimi ise ailesiyle parklar ile açık alanlara koşuşturuyordu.

Herkes panik halindeydi.

O anda hayat durmuştu.

İlk sarsıntıdan sonra ikinci kez süren yaşanan uğultu-sarsıntıdan bir çok vatandaş çığlıklarla dışarı atıyordu kendilerini.

7,7’lik büyüklüğündeki deprem sonrası Batman’da bazı binalarda hasar-çatlaklık oluştuğu haberi geliyordu.

Telaşlanıyorduk.

Batman’ın merkezi mahalleleri dolaşıyoruz.

25,30 ve 35 yıllık bazı binalarda çatlaklıklar oluştuğuna tanık olduk.

EKİPLER, HASAR TESPİT ÇALIŞMASINDAYDI

30 Yıldan bu yana ilk kez böyle bir sarsıntıyla karşılaştık.

Bu şiddetteki depremin şokunu yaşayanlar, sabaha kadar açık alanlardan evlerine dönemiyordu.

Batman’da kurulan kriz masasındaki Çevre-Şehircilik İl Müdürlüğü ile AFAD ekipleri birlikte erken saatlerde görev başındaydı.

Turgut Özal Bulvarı, eski hava limanı caddesi ile kentin ücra mahallelerinde de 50’ye yakın apartmanda hasar ve çatlaklıklar oluştu.

Yüksekten atlama sonucu 2 kişinin yaralandığı feci depremi, Batman yine de ucuz atlatmıştı.

Ama kalbimiz diğer illerdeki enkaz altında.

Can kaybı artıyordu.

Sivil toplumla ilişkiler Genel Müdürlüğü’nün, ‘Kızılay’ın kan bağışına ilişkin duyurusu öğrenen Batmanlılar, soluğu Kızılay’ın Kan Bağışı Merkezinde alıyordu.

“Deprem bölgesine kan sevkiyatı yapıyoruz. İlave ihtiyaçları için vatandaşları kan bağışına davet ediyoruz” duyurusunu öğrenenlerden biri de meslektaşımız İrfan Tapan’dı.

Mesainin ilk gününde ‘Eve girsek’ deprem korkusu…

****

O ANI YAŞAYAN OKURUMUZUN YAZDIKLARI

Okurlarımızdan Ramazan Pilatin, depremde yaşadıklarını şöyle özetlemiş;

“Kış aylarının soğuğunun yaşandığı günlerdeyiz. Yaşamda afetlerin olmadığı bir yıla rastlanmadığını yaşayarak gördük. Tarih 6.2.2023. Saat 4.17... Vatandaşların çoğu uykuda yakalandı depreme. Depremin merkezi Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesiydi. Afet sonrasında açıklama yapan birçok profesör yaşananların olabileceğine dair sürekli uyarılarına rağmen ‘depremin yaşanmasını’ üzülerek anlattılar. Deprem bölgesinde olduğumuz halde yaşananlara gereken duyarlılığı gösteriyor muyuz? Üzülerek ve kızarak ‘hayır’ diyorum. Olayı bire bir yaşayan biri olarak o anı deprem yaşayan bütün vatandaşların duyguları ile yaşadım. Sabah namazı için erken uyanırım. İki tane muhabbet kuşu odamda kafeslerindeydi. Birden uçuşup tuhaf sesler çıkarmaya başladılar. Hızla uyanıp ışığı yaktım. Hayvanları sakinleştirmeye çalıştım. Deprem o anda başladı. Sarsıntının her darbesinden hissediyordum. Bitmek bilmeyen bir sarsıntıydı... İnançlı biri olmam nedeniyle dualar okumaya başladım. Tövbe istiğfar ediyordum. Bunları yaparken yalnız olmadığımı düşünüyordum. Deprem devam ederken, yüksekte duran bir çok malzemenin düşmesine neden oluyordu. Yatağımdan çıkmadım. Deprem sarsıntıları bitti. Aklıma ilk gelen yakınlarımı aramak oldu. Aradıklarıma ulaşamadığım zaman endişelerim artıyordu. Sakin olmalıydım. Önceki depremlerde iletişimin aksadığını hatırladım. Aradıklarım beni aramaya başladıkça rahatlıyordum. Depremi yaşayan vatandaşların üzüntüleri nedeniyle duygularımı dizginlemeye çalıştım. Aynı anlarda bazılarının acı çektiğini düşünüyordum.  Olayın yaşandığı andan şu ana kadar haber programlarını izliyorum. Yıkılan binalar ve ölü sayısının artması endişesini yaşayarak üzüntüm katlanıyor. Olayın hafifletici hiç bir yanı yoktur. Kadere iman ederim. Ancak tedbire ve güvenli binalarda yaşanmasına da inanırım. Yıkılacak duvarın altına girerek, oturmak veya uyumak kadere imana uygun olmadığına inanıyorum. Ölenlere Allah'tan rahmet dilerken, mağdurlara geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Umarım, ilgili kurum ve kuruluşlar, çözüm bulurlar…”