Gürültü ve görüntü kirliliği çağdaş şehircilik anlayışının hakim olduğu yerlerde üzerinde hassasiyetle durulan bir konudur. Temiz ve yaşanılabilir bir ortamın özlemini çeken insanlar yaşadıkları, yöneticiler ise yönettikleri yerleşim yerlerinin görüntü ve görüntü kirliliğini en aza indirgemekle görevlidirler. Bu hem kendileri için hem gelecekleri için yapmaları gereken bir yaklaşım tarzıdır.

Bu faktörler insan sağlığını etkileyen temel faktörlerdir. Bu faktörler bir kentin gelişmişlik seviyesini gösteren, onu çağdaş dünyada kategorileştiren etkenlerdir.

Modern yaşamı klasik düzensiz yaşamdan ayıran temel faktör şüphesiz ki uyguladığı yaşam kurallarıdır. Ortaya konulan kuralların uygulanmasının tüm toplumdan istenmesidir. Modern kent yaşamında kurallara uymamak görgüsüzlük, cahillik gibi tanımlamalarla tanımlanır. Kural dışı davranışlar hor görülür ve cezalandırılır. Modern bir kent anlayışı, kuralsızlığa gelişi güzel işler yapmaya, düzensiz çalışmaya, her işin her yerde yapılmasına tavizkar davranmaz.

Şehirleri taşra yaşamından ayıran özellikleridir. Şehirlerde köyde yaşanıldığı gibi yaşanılmaz. Kullanılan suyun, yürünen kaldırımların, temizlenen çöplerin, oyun oynanan ve dinlenilen parkların ortak alanlar olduğu gerçeği unutulmaz çünkü. Kent yaşamında ortak kullanım alanları bir kişinin veya zümrenin değil tüm halkın olur ve bunları koruyup kollamak tüm halkındır.

Paris’in sokaklarında inek dolaşmaz, dolaşamaz. Şehir yaşamında yeşil alan olarak seçilen yerlere ekilen çimlerin koyun ve keçiler tarafından karın doyurmak amacı ile yenmeleri yadırganır. Çöpler çöp torbaları içerisinde korunarak çöp kutularına bırakılır. Yirmi metre uzaktan çöp kutusu hedef seçilerek atış yapılmaz. Üç metrelik cephelere altı metrelik ilan panoları yapılmaz. En işlek kavşaklara reklam iyi yapılsın diye görüntülü bilbordlar da yerleştirilmez. Petrol şirketlerinin atıkları ile içme sularının kirletilmesine de müsaade edilmez.

Bu ve buna benzer gelişmeler kentin varoş dediğimiz kural dışı oluşan kenarlarında ancak olağan karşılanır. Kent bir bütün olarak varoşlaştırılmaz. Varoşlaştırılmasına müsaade edilmez.

Gelin görün ki bizde durumlar farklıdır. Görüntü kirliliği de gürültü kirliliği de siyasal kararsızlık ve yetersizliklerin ürünüdür. Öylesine bir toplumsal gerçeklilikle karşı karşıyayız ki bu süreçte konumu ne olursa olsun kimse kimseye hesap soramaz durumdadır bu alanda.

Kural uygulayan vicdanlarda suçlu ilan edilir. Kem gözlerden sakınamaz. Çünkü insanlar kendi istekleri ile kente gelememişlerdir. Çünkü insanların bu yaşam tarzları kendi istekleri dışında oluşmuş. Onlar köylerinde rahat ve özgür doğa içerisinde mutluyken keçileri. İnekleri ile zorunlu olarak modern yaşamla karşılaşmak zorunda kalmışlardır. Onları keçilerinden, tavuklarından, tandırlarından ayıramazsınız. Bunu yaparsanız onları ölüme sürüklersiniz, yapmazsanız bir şehri görüntü ve gürültü kirliliğine terk ederek şehri öldürürsünüz. Vicdanınızla kent kuralları arasında sıkışıp kalırsınız.

Bunun çözümü yok mu?

Çözümü olmayan sorun yok ama bunu yapabilmek için öncelikle kent yaşamını yönlendirenlerin bir araya toplanıp soruna çözüm üretmeleri gerekmektedir. Her şeyden önce ortaya konulan çözüm metotlarının halka ve sorunlara çözüm bulma mantığına hizmet etmesi gerekir. Halkın devletle, devletin halkla barışık olması gerekir. Aksi durumda herkes kendi kurallarına göre yaşamaya çalışır ki bununda sonu kaostan başka bir şey değildir.

Bütün bunlar yaşanıyor diye elimiz kolumuz bağlı duracak halimiz de yok elbette. Belki sorunun ana kaynağını çözmeye gücümüz olmaz ancak herkes kendi yetki ve sorumluluk alanında gerekli olan işin asgarisini yaparsa şehrimizi biraz daha modern bir şehir haline getirebiliriz.

Her yıl dört defa il koordinasyon kurulu toplantısı yapılmaktadır. Burada amaç kamu kurum ve kuruluşlarının yatırım programlarının izlenmesi ve eşgüdümün sağlanmasıdır. Ancak istenen sonuç elde edilemiyor. Belediye asfaltlıyor Dedaş kazıyor. Dedaş direklerini dikiyor sonradan direkler yapılan düzenleme ile yolun tam ortasında kalıveriyor. Vatandaş evini yüksek gerilim hattının dibine leylek misali dikmekten çekinmiyor. Kamu binalarında bile yeterli otopark bulunmuyor.

Sonuç olarak bütün bunlar kentte kirliliğe neden oluyor. Kent bilinci ve kent kültürü oluşmadıkça, kentsel yaşam eğitim düzeyinde ilerleme kaydedilmedikçe istenen standardı yakalamak kolay olmuyor. Yöneticisi de vatandaşı da yaşadığı kenti kendi eliyle kirletiyor.

Selam ve dua ile...