Batman, bir kere daha kaçak göçmenlerle gündeme gelirken, gazetemizin konu ile ilgili haberi beni fazlasıyla üzdü. Eminim haberi okuyan vicdanlı her insan üzülmüştür.

İnsan tacirleri tarafından İran sınırından Van’a girişleri yapılan ve oradan ‘Burası İstanbul’ denilerek Batman Şehirlerarası Otogarı’na bırakılan 70 Pakistan ve Bangladeşli göçmen, üzerinde epey düşünülmesi gereken bir meseledir diye düşünüyorum…

Geçtiğimiz Eylül ayında Van’a gitmiş, Tatvan’da tanık olduğum mülteci dramını köşeme taşımış, insan tacirlerine dikkat çekmiştim.

Yazımdan sayılı günler sonrasında Batman Şehirlerarası Otogarında da göçmenlerin haberi yerel basınımızda yer almıştı. Van dönüşünde minibüsümüzün nasıl aramadan geçirildiği ve kimlik soruşturmamızın nasıl yapıldığını gözlemlemiştim…

Güvenlik için yığınla para harcayan ve bölgedeki karayollarının denetimi için yetkilendirilmiş güvenlik mensupları gerçeğine rağmen eğer 70 mülteci Van’dan Batman’a kadar araçlarla getirilebilmişse, bu meselenin masaya yatırılması gerektiğine inanıyorum.

**

**

Öncelikle aklı başında olan herkes kesinlikle bir ‘Güvenlik Zaafiyeti’nin olduğunu düşünecektir…

Adeta kuş uçurtulmayan karayollarında yapılan arama ve kontrollere rağmen (Van-Bitlis-Baykan-Kozluk-Batman karayolunda) 70 mültecinin varlığından haberdar olunmayacak öyle mi?

İnsan tacirlerinin parasal ilişkilerle güvenliğimizin emanet edildiği kimi emniyet mensuplarının gözlerini kapattırması üzerinde düşünülmesi gereken vahim bir gelişmedir…

Batman Çağdaş Gazetemizin haberine bakalım: “Pakistan ve Bangladeş’teki kaçak göçmenler, iki aylık yolculuktan sonra Batman’da mahsur kaldı. İran sınırından Van’a giriş yapan kaçak göçmenler, insan kaçakçıları tarafından Batman Şehirlerarası Otogarı yakınına bırakıldı. Göçmenlere ‘Burası İstanbul’ deyip iz kaybettiren insan kaçakçılarının bulunması için Polis çalışma başlattı. İl Göç İdaresi’nde işlemleri yapılan göçmenler, bazı spor salonları ile İl Göç İdaresi’nin barınma tesisine yerleştirildi.

İSTANBUL DİYE BIRAKIP, KAÇTILAR
70 Mülteci işlemleri tamamlandıktan sonra salonlara geçici süreyle yerleştirilirken, Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler, kaçak mültecilerin kısa süre içinde sınır dışı edileceğini söylediler. İki ay gibi bir sürede 5 ülkede otostop yaparak Batman’a ulaştıklarını belirten bazı mülteciler: ‘Ülkemizde duramayacak hale gelmiştik. Bizi İstanbul’a götüreceklerini söyleyip burada bıraktılar. İstanbul’dan Avrupa’ya gidecektik. Neye uğradığımıza şaşırdık’ dediler. Öte yandan Otogar etrafındaki bazı esnaflar ise; ‘Bu göçmenler Van’dan buraya kadar nasıl ulaştı? Hiç mi kontrol noktasında aramadan geçirilmediler? Onları görünce yardım etmeye çalıştık’ diye konuştular.”

Haber böyle. Yazımın başlığını da gazetemizden aldım.

İç savaşların, çatışmaların, kargaşanın yaşandığı bütün ülkelerde en büyük mağdurlar her zaman sivil ve savunmasız insanlar olmuştur.

Silahsız ve savunmasız siviller, böylesi vahim süreçlerde ülkelerini terk ederek başka devletlere sığınmaya çalışırlar. Bunlar için ‘Mülteciler-Sığınmacılar, Göçmenler’ tanımı yapılmaktadır.

Zor duruma düşen insanların başka ülkelere sığınma hakları vardır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Madde:14: “1. Herkesin, sürekli baskı altında tutulduğunda, başka ülkelere sığınma ve kabul edilme hakkı vardır.”

Evet, bu bir hak ama kontrolsüz olması vahim sonuçlar doğurur. İnsan tacirlerinin parasal hırsları nedeniyle denizlerde boğulan binlerce Suriyeli sığınmacıyı sadece hatırlayalım yeter…

TATVAN’DAKİ DRAMA DİKKAT ÇEKMİŞTİM…

Geçtiğimiz Eylül ayının ilk haftasında Tatvan’da göçmenlerin dramlarına tanık olunca, köşeme taşımıştım. O sözlerimi hatırlatayım: ‘Tatvan’da vahim bir acı gerçeğe, insanlık dramına tanık oldum… İlçenin merkezdeki küçük ve bakımsız terminalinde, koridorlarda, bahçede kadın, çocuk ve gençlerden müteşekkil sayısız mülteci/sığınmacı gerçeğini gözlemledim…

Afgan, Pakistan ve Suriyeli onlarca insan, terminali doldurmuştu. Üst başları oldukça bakımsız, her hallerinden uzun süredir banyo bile yapmadıkları belli olan insanlar…

O beton zeminde uyuyanlar, oturanların hali perişandı… Çoğunluğu Afgan ve Pakistanlı göçmenlerin insani dramlarına tanık olunca yüreğim burkuldu…

Sınıra yakın kentlerde bu dramlar hep yaşanıyormuş. Van’dan İstanbul’a geçmek isteyen göçmenler, orada insan tacirlerinin eline düşüyormuş. Vanlı bir taksici, kimi vicdansız insan tacirlerinin Van’dan İstanbul’a kadar 600 TL ücret bile aldıklarını söyledi…

Bir güvenlik zafiyeti, denetimsizlik gerçeği beni kaygılandırdı. Tatvan Öğretmenevi bahçesinde dinlendiğim sırada karşılaştığım Batmanlı bazı eğitimci dostlarla sohbet ederken, tanık olduğum göçmenlerin dramlarından söz ettim. Eğitimci dostlarımız; “Bir iki günlüğüne buraya dinlenmeye gelmişsin. Buradaki dramı da kendine dert mi edineceksin? Kafanı dinlendir” diye konuştular. Maalesef vicdanım, imanım ve gayretim nedeniyle her türlü olumsuzluklardan etkileniyorum. Birkaç gün sonra Batman’daki şehirlerarası garaja gelen göçmenlerin haberini okurken, Tatvan gerçeği gözlerimin önüne geldi. Bu tür insani dramların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin ilgili kurumlarca alınması bir zorunluluktur diye düşünüyorum.’

Böyle yazmıştım. Demek ki gerekli tedbirleri yeterince alamamışız ki 70 sığınmacı mazlum insan, İstanbul diye Batman’a bırakıldı. Bu insani dram ile ilgili bir değerlendirmem daha olacak inşallah.

Devamı yarın