Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) nisan ayında, aylık bazda yüzde 2,39, yıllık bazda yüzde 43,68 artış gösterdiğini açıkladı. Yıllık enflasyonun ise yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 52,11 olduğu belirtildi. Nisan ayı enflasyon oranlarına göre fiyatı en çok artan ürünün kuzu eti olduğuna dikkati çeken Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar, “Madde bazında fiyatı en çok artan gıda ürünü yüzde 21,47 ile kuzu eti oldu. Özellikle kırmızı ve beyaz et fiyatlarındaki artış gıda enflasyonunda belirleyici olmuştur” diye konuştu.
Gıdada güvence sorunu
Gıda enflasyonunun vatandaşın yaşam kalitesini düşürdüğüne işaret eden Başkan Bahar, “Bu ülkemize özgü bir gıda güvencesi sorununa dönüşmeye başlamıştır. Yapılan kamuoyu araştırmaları, vatandaşın öğün sayısını düşürürken, yüzde 62’sinin de et tüketimini azalttığını ortaya koymuştur” dedi. Tarımsal girdi maliyetlerinin artışı ve TL’nin değer kaybetmesinin gıda enflasyonunda önemli bir rol oynadığına dikkati çeken Başkan Bahar, “Güncel kuraklık ve iklim değişikliği sorunları eğer önlem alınmaz ise 'gıda enflasyonu' ve 'gıda güvencesi' sorunlarını daha da şiddetlendirecektir. Tarımsal gıda piyasalarında uzun vadeli, üretim planlaması, verimlilik artışı, etkin destek politikasını içeren yapısal politikalara ihtiyaç vardır” diye konuştu.
En yüksek aylık artış haberleşme grubunda
TÜFE ve aylık harcama grupları itibarıyla en yüksek artışın yüzde 5,93 ile haberleşmede olduğunu dile getiren Başkan Ali Bahar, “Yıllık bazda en yüksek artış yüzde 66,62 ile sağlık, yüzde 66,41 ile lokanta ve otel harcama gruplarında olduğu görülmüştür. Ayrıca TÜİK’in TÜFE verilerine göre yıllık enflasyon gıdada yüzde 53,92, eğitimde yüzde 44,07, konutta yüzde 43,18 ve giyimde yüzde 13,82 düzeyinde gerçekleşmiştir” dedi. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nin (Yİ-ÜFE) nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 0,8 artış gösterdiğini belirten Başkan Bahar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıllık yüzde 52,11 düzeyinde gerçekleşmiştir. Yıllık ÜFE içeceklerde yüzde 113,06, ecza ürünlerinde yüzde 93,61, gıda ürünlerinde yüzde 72,19 düzeyinde olurken, yıllık enerji fiyatlarında ise artış hızında gerileme görülmüştür. Bunun nedeni aralık 2022’den itibaren küresel enerji fiyatlarında yaşanan aşağı yönlü trend ve yurt içinde elektrik ve doğal gaz fiyatlarına yapılan indirimlerdir.”
Döviz kurlarının son 6 aylık dönemdeki yatay seyri, küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki düşüşün enflasyonun hızını yavaşlattığını kaydeden Başkan Bahar, “Enflasyon Mart ayında olduğu gibi baz etkisine bağlı olarak gerilemesini sürdürse de yıllık ortalama enflasyonun cari hızı TÜFE’de yüzde 65-70, ÜFE’de yüzde 120 bandında seyretmiştir. Ancak mevcut dış ticaret açığı yanı sıra enflasyonun temel belirleyicilerinden olan ithal hammadde fiyatları USD bazında tüm dünyada düşmesine rağmen ülkemizde TL bazında artışı enflasyonla mücadeleyi güçleştirmektedir. Bunun yanı sıra ABD’de FED’in sert faiz artışı politikası da uluslararası sermaye akımlarını etkilediğinden Türkiye’de Merkez Bankasının hem fiyat ve hem de döviz kuru istikrarına yönelik politikaları üzerinde baskı oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.
Gelir-yaşam makası açılıyor
Yüksek enflasyonun gelir-yaşam maliyeti makasını daha da açtığını dile getiren Başkan Bahar, “TÜİK’in açıkladığı gıda, eğitim, sağlık ve konut gruplarındaki fiyat artışları özellikle alt ve orta gelirli ailelerin harcamaları içinde ağırlıklı alanları oluşturduğundan bu grupta yer alan vatandaşların hayat pahalılığını yoğun bir şekilde hissetmelerine neden olmaktadır. Türkiye’de yüksek enflasyon bir yandan döviz girişini zora sokarken, diğer yandan vatandaşı döviz alımına yönlendirerek dolarizasyonu beslemektedir. Bu durum da kurların daha da yükselmesine ve sonuçta tekrar enflasyona neden olmaktadır” diye konuştu. Enflasyonla kalıcı mücadelenin önemini vurgulayan Başkan Bahar, “Hükümetin başlattığı enerji fiyatlarında indirim uygulamasının devam etmesi, temel girdi fiyatlarının düşüşü ve döviz kurunun da makul seviyelere gerilemesi ve cari açık seviyesinin gerilemesi enflasyon ile mücadele için önem arz etmektedir. Ancak yüksek cari açık, döviz işlemlerindeki devam eden kısıtlamalar ve piyasada döviz kurunun yükseleceğine dair güçlü beklentiler enflasyon ataletinin kırılmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle toplumda enflasyonun düşeceğine dair olumlu beklenti ortamının oluşturulmasına ve reel sektöre döviz ihtiyacının karşılanması bu mücadelenin önemli bir parçasıdır” ifadelerine yer verdi.