*Batman’ın 75 yıllık DDY Gar binasının bir köşesi ‘Müze olmalı’ diyoruz. Petrol şehrinin simgelerinden ‘Gar binası’ geçmişte ne ünlü konukları ağırlamış. Şehir merkezinde SİT alanındaki tek yapı olan bu binanın dili olsa da 60-70 yıl öncesini anlatsa…

*Sason ve Kozluk ilçe sınırındaki Şelmo petrol sahası, tabiri caize ‘Geleceğe Nefes’tir. Binlerce ağacın olduğu o küçük orman alanında da eskisi kadar ağaç da kalmadı.Taşlıdere ve Yanıkkaya çevresi, çok değil, 30 yıl öncesine kadar büyük bir ormanı andırıyordu…

DDY GAR’INI MÜZE YAPAMADIK

Bu şehrin eskileri, unutulmaz hatıraların yaşandığı, şehrin simgelerinden biri olan 75 yıllık DDY Gar binasının bir bölümünün ‘Müze’ye dönüştürülmesini istiyor.

DDY Batman Gar’ı, bu şehrin ilk yapılarından olduğu için eski Batmanlılar, buranın küçük bir müzeye dönüşmesini bekliyor.

Kimse buranın Çayhane, Cafe veya birilerinin ‘keyif’ süreceği yer olsun diye de istemiyor.

Yine kimse, bu tarihi binanın tümünün ‘Müze’ye dönüştürülmesinden yana değil.

Yolcular ve konuklar, tren saatini beklerken; yıllar önce bu istasyona gelen ünlülerin fotoğraf karelerini görebilse, Batman İstasyonunu bir başka sevecek.

Bu şehir 14 haneli ‘İluh’ Köyü iken yapılan o tarihi binanın dili olsa da konuşsa.

Türkiye Cumhuriyet’inin ilk Başbakanları, hatta Cumhurbaşkanları ve Devlet Bakanları’nın ağırlandığı DDY Batman Gar binasına yapılan en iyi şey; SİT alanı kapsamına alınması.

Bugün olmazsa yakın bir tarihte bile buraya yapılacak tek şey belli; ‘Müze…’

Uzun süredir bu şehirde yaşayanların çağrısına artık bir kulak verin.

Geçen yıl Kent Konseyi’nin birinci gündem maddesi de; bu tarihi yapının bir köşesinin ‘Müze’ olmasıydı.

Maalesef Kent Konseyi, bu mini projeyi bile hayata geçiremedi.

Bir gün gelir, tarihi istasyon binasının bir bölümü ‘Müze’ olur nasıl olsa…

DOĞAYI KAYBEDERSEK…

Akdeniz kadar petrolün çekildiği Şelmo petrol sahası çevresindeki Taşlıdere (Hole), Yanıkkaya (İsmailka) köyleri ile çevresinde 20-30 yıl önce yüzlerce hektarlık alan ormandı.

Ormanlık alanda ‘yeşil örtü’ hakimdi.

35-40 Yıl önce Sason ilçesinin eski yol güzergahından giderken, ormanlık alanda ‘arazi görmek’ yok denecek kadar azdı. Yabancı petrol firmaları, Türkiye’nin en kaliteli petrolü bu sahada keşfedince, ‘yeşil kuşak’ yerini ‘kara altın’a bırakmıştı.

İki ilçenin sınırındaki Şelmo bölgesi aslında ‘Geleceğe Nefes’ti.

Buradaki sayısız meşe ağaçları son dönemlerde ne yazık ki azaldı.

Halen Taşlıdere kaplıcası önünden geçen Sason yol güzergahında geçerken o kocaman ağaçları görünce; doğanın en güzel yeri diyoruz.

Günümüzde ‘Doğa’ artık S.O.S veriyor.

Bu gidişle Ormanlık alanlarda önlemler alınmazsa; yangınların, sellerin ve erozyonların çok daha yıkıcı hale gelmesi kaçınılmaz görünüyor.

Bu yüzden herkes elinden geldiği ölçüde ‘ağaçlandırmaya’ katkı sağlamalı ve doğayı korumalı.

Doğayı kaybedersek, gidecek başka yerimiz olmaz!..

OKUMAYAN BİR TOPLUMUZ!..

Son yıllarda ‘Kitap Fuarları’ sayesinde; bu şehir bu alanda biraz kıpırdasa da ‘Okuma’da arzu edilen yerde değiliz.

Bugün hafta sonu.

Birkaç konuyla köşemi toparladım.

Bu şehirde hiç yaşlanan vatandaşların elinde bir kitap ya da gazete olduğunu gördünüz mü?

Yaş almakla yaşlanmaz insan. Edindiği kırışıklıklar, senelerin tecrübesidir. Ruh ile beden aynı yaşı taşımayabilir. Hep deriz ya ‘insan hissettiği yaştadır.’ Yaşlanmak çok ömür sürmek değil, çevresinde her şeyin geçtiğini görmektir. Bir yerde yaşlanmak, dağa tırmanmak gibidir. Tırmandıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız, bilgi dağarcınız genişler.

Dünyada insan için üç şey vardır; doğmak, yaşamak ve ölmek.

Bazıları doğduğunu hissetmez, ölmekten korkarlar ve yaşamayı bilmez.

Dünyadaki yaşama, teknolojiye ayak uydurabilen insan ‘yaş’ olarak büyüse bile ruh açısından kendini dinamik ve dinç tutar.

Yaşlı bir kesim, kitap okumayı, öğrenmeyi sevmez.

Konfüçyüs, “15 Yaşında kendimi öğrenmeye verdim. 30 Yaşında irademe sahip olabildim. 40 Yaşında seziş yoluyla kavradım. 70 Yaşında doğru olan şeylere zarar vermeden, kalbimin isteklerini yerine getirdim” demiş…

Sağlıkla kalın…