Dünden devam

Değerli Okurlar, Anayasada ifadesini bulan Sosyal Devlet gereği zor duruma düşen tüm vatandaşların gözetilmesi, onların hayatlarını idame ettirebilmeleri-sürdüebilmeleri için gerekenlerin yapılması zorunludur. Bu kapsamda yaşlılıktan, hastalıktan ve yaşanan bir kazadan dolayı yatağa mahkum olmuş insanların devlet güvencesinde gözetilmesi için sosyal çalışmalar yapılmış, tam teşekküllü hastanelerden alınan sağlık kurulu raporları kıstası getirilmiştir.

Verilen sağlık raporlarında ağır engelli hanesinin karşısında ‘Evet’ yazılmadığı için sayısız zor durumdaki insanlarımız ‘Evde Bakım Maaşından’ yararlandırılmamaktadır…

Halk deyimi ile ‘amelleri altlarında’ olan, yani lavabo ihtiyaçlarını aile fertlerinin yardımlarıyla bile karşılayamayacak kadar ağır engelli olan, altları temizlenen, hasta bezleri bağlanan, yemekleri zorla yedirilen nice insanlarımıza ‘sağlam’ raporu verilmeye devam etmektedir…

Bu duruma isyan ediyorum…

Çünkü devlet bu mesele için birimler oluşturuyor, ilgili mevzuatları açıklıyor, bütçe ayırıyor, yetki veriyor. Sosyal Devlet ilkesi gereği zor duruma düşen yaşlı ve hasta, ağır engelli vatandaşlar için hayatı kolaylaştırıcı kanunlar, yönetmelikler çıkarılmış. Uygulamada sıkıntılar var.

Batman’da somut gözlemler ve tespitlerime dayanarak iddia ediyorum ki yukarıda özetlediğim şekilde ağır engelli nice vatandaşlar devletin kendilerine tanıdığı haklardan yararlanamıyorlar…

**

**

Cumartesi günü Petrolkent mahallesi 2828 sokakta (dünkü yazımda sehven 2808 sokak diye yazmıştım, yardım etmek isteyenler için düzeltiyorum; 2828 sokak 23 nolu evde) ziyaret ettiğim yatağa mahkum amcanın eşi, kendilerine hasta bezi verilmediğini ifade etmişti.

Başka engelliler gerçeğinden biliyorum ki doğrudur. Suriyeli ağır engelli vatandaşlar hasta bezlerini para ile alıyorlar. Duyarlı bazı dostlarımın ağır engellilere hasta bezi katkısını sağladığını belirteyim.

Yaşlı felç hastasının eşi, “Eşimi yeni heyet raporu için hastaneye götüremiyorum” diyordu. Hem götürse ne olacak?

Konuşamayan, yatakta bile eşinin yardımıyla çevrilen, vücudu yara bere içerisinde kalmış, hasta bezi bağlanan, yemeği ağzına verilen 70 yaşındaki bu yaşlı dedeye verilen önceki raporun görüntüleri elimde. Burada paylaşmak istemiyorum, tüm vücut fonksiyon kaybı yüzde 79 olarak kayda geçirilmiş, ancak ağır engelli hanesinin karşısında ‘Hayır’ yazılmış…

Yıllar önce yine bu zulme dikkat çekmiş, dönemin Sağlık Müdürlüğü yetkililerinin dikkatini çekmiştim. Kanser hastası yaşlı, felç, ameli altında, yani bez bağlanan biri için yüzde 87 verilip, karşısına ‘Evet’ ağır engelli denilmeyen bir vatandaş için de patlamış, sorunu köşeme taşıyıp; ‘Bir kişinin ayağa kaldırıp yürütemediği yaşlı amca evde bakım hizmetinden yararlanamıyorsa, kim yararlanıyor acaba?’ diye sormuştum. Maalesef yatağa mahkum niceleri sosyal devleti yanlarında göremiyorlar.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, evde bakım maaşının Şubat ayından itibaren 2 bin 300 TL olacağını ifade etti. Bu maaş komik olsa bile, birileri Bakan’a sahadaki durumu iletemez mi?

**

**

Yeni mevzuata göre evde bakım maaşı almanın şartları şu şekilde; “Bakım maaşı almak için baktığınız kişinin tek başına yemek yeme, tuvalet ve giyinme gibi günlük temel ihtiyaçlarını sağlayamıyor olması gerekmektedir. Ayrıca engelli bakım maaşını alabilmek için Devlet Hastanesinden alacağınız engelli raporunuzun olması ve raporda hasta kişinin en az yüzde 50 engelli sayılması gerekiyor. Alacağınız bu raporda 'Çok İleri Düzeyde Özel Gereksinimi Var, Belirgin Düzeyde Özel Gereksinim Var (BÖGV) ve Özel Koşul Gereksinimi Var' gibi ifadelerden en az birinin mutlaka geçmesi gerekmektedir. Kişinin tek başına hiçbir ihtiyacını karşılayamadığından başkasının bakımına muhtaç olması gerekmektedir.”

Yazıma konu yaşlı amca gibi niceleri bu şartlara haiz olmalarına karşın, evde bakım maaşı alamıyorlar. Gelir kriterleri de varmış, ziyaret ettiğim ailelerin bu kriterlere sahip olmadıklarını da iyi biliyorum. Hal böyle iken bu zulüm niye?

HAYIRSEVERLERİN İNSAFINA TERK EDİLEMEZLER…

Bir kere daha soruna neşter vurarak yazıma daha önce kurmuş olduğum cümlelerimle son veriyorum; İnsanlar, ‘hayat’ denilen yolculukta çok büyük sıkıntılarla karşılaşabiliyor. Çok zorlu şartlarda bir hayata/yaşama mahkum olabiliyor.

Çok sağlıklı insanlar bile beklemedikleri bir zamanda; hastalık, trafik kazaları, iş kazaları, savaşlar, doğal afetler vb gibi nedenlerle sakatlanarak (Engelliller/Yatalak olarak) ömür boyu yatağa mahkum olarak hayatlarına devam etmek zorunda kalabiliyorlar.

Yine hayatın akışında belli bir yaştan sonra insanlar ihtiyarlık dönemine geçiyor. İhtiyarlık ve eşlik eden bir hastalık olduğunda insanların yatağa mahkum olması kadar doğal bir durum olamaz.

Bu sıkıntının ne demek olduğunu bizler bilemeyiz, ancak yaşayanlar bilir…

Madem durum tam da böyledir, hayat mücadelesinde çok ağır imtihandan geçen insanlarımız iyilikseverlerin, hayırseverlerin yardımlarına muhtaç edilmemelidirler…

Anayasa hükümleri çok açık; ülke idaresi ‘sosyal devlet’ olarak tanımlanıyor. Zor duruma düşen tüm insanlarımızın devletin koruyucu gölgesine alınmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı defalarca Valiler ve diğer devlet yöneticilerine alana inip, zor durumda kalanları gözetmelerini istemiştir.

Sosyal Devlet, sıkıntıya düşen, yatalak olan, engelliler kervanına katılan tüm vatandaşlarını gözeten, koruyan devlettir. Engellilerini gözetmeyen, korumayan, sadaka ve yardımlara muhtaç eden devlet, sosyal devlet değildir…

Her zaman ifade ettiğim gibi yine diyorum; düşünceme göre devlet; 75 yaşını aşmış her vatandaşına yaşlılık maaşı vermek yerine, onlara ve bakıcı aile fertlerine evde bakım maaşı vermelidir.

Yani; 75 yaşına basan her vatandaş herhangi bir heyet raporuna gerek kalmadan ağır engelli gibi sosyal aylıklar almalıdır. Bunu hükümete önerecek Vekillerin yolunu gözleyeceğim…

Zor duruma düşmüş her vatandaşın sosyal açıdan korunması, güvence altına alınması için herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum.