Elin birçok kemik, eklem, kas, tendon, damar ve sinir yapısının birlikte uyum içinde çalışan bir yapı olduğunu vurgulayan Dr. Abacı, acil servislere travma ile başvuran hastaların birçoğuna el yaralanmalarının eşlik ettiği bilgisini verdi. El travmalarının cilt bütünlüğünün bozulmadığı, genelde kemik ve eklemlerin etkilendiği kapalı yaralanmalar ya da cilt bütünlüğünün bozulduğu kemik, eklem, tendon, kas, damar ve sinirlerin sıkça etkilendiği açık yaralanmalar şeklinde karşılarına çıkabildiğini belirten Dr. Abacı, delici-kesici alet yaralanmaları, ezilme yaralanmaları, ateşli silah yaralanmaları ve kopma tipindeki yaralanmaların en sık karşılaşılan durumlar olduğunu söyledi.
“En ufak yaralanmalar bile duyu ve fonksiyon kaybına neden olabilir”
Eldeki tüm yapıların dar bir alanda birlikte seyretmesi sebebiyle el yaralanmalarının asla hafife alınmaması gerektiğinin altını çizen Dr. Abacı, “Meydana gelen küçük bir keside bile birçok tendon, damar ve sinir yapısı hasar görebilir. Yaralanma sonucu hangi yapıların hasar gördüğünü belirlemek için halen en geçerli tanı yöntemi detaylı bir fizik muayenedir. Henüz başka hiçbir yöntem detaylı bir muayene kadar aydınlatıcı değildir. Bu yüzden hastaların deneyimli ve yetkin bir klinisyen tarafından değerlendirilmesi ve daha sonraki tedavi sürecinin buna göre şekillendirilmesi büyük önem arz eder” ifadelerini kullandı. (İHA)