GENEL KURULDA KONUŞTU

HDP Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan, Meclis Genel Kurulu’nda MHP’nin grup teklifinin ardından söz alarak, öğrentmenlerin sorunlarına dikkat çekti. Yeni Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın sözlerini eleştirerek sözlerine başlayan Aslan; “ On üç yıl gibi kısa bir sürede 6 Millî Eğitim Bakanı değiştirilmiştir. Bu, eğitim ahlakı açsından kesinlikle doğru değildir, bilimsel değildir, yanlıştır. Ve işin daha da vahim bir kısmı, 6 Millî Eğitim Bakanından sadece biri eğitim kökenlidir, diğer bakanlar farklı meslek gruplarına mensuptur. Böyle olunca, eğitim ve öğretimdeki aksaklıklar kaçınılmaz olacaktır. Örneğin, yeni Millî Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz iki gün önce Sivas’ta ‘Öğretmenlerin kalitesini artıracağız. Öğretmen kaliteli olursa ürünü de kaliteli olur’ demişti. Bu tam bir ayıplanma vesilesidir. Bundan dolayı, bir eğitimci olarak, Sayın Millî Eğitim Bakanını kınıyorum.”

 “SEMİNERE DEĞİL, TATİLE GÖNDERİLMELİLER”
Aslan, şöyle devam etti: “Öğretmenlerin belli başlı sorunlarından biri ve bir türlü çözülemeyen formalite olarak duran seminer çalışmaları var, gerek yıl sonu gerek eğitim ve öğretim yılı başı. Tamamıyla bir formaliteden ibaret olup tamamıyla öğretmeni zorla tutma, hapsetme olayıdır. Ben on üç yıl boyunca öğretmenlik yaptım ve on üç yıl boyunca o seminerlerin hiçbir faydasını görmedim çünkü sadece imza atmak için zorunlu olarak orada bekliyorduk, bekletiliyorduk. Dolayısıyla, öğretmenlerin aslında eğitim öğretim yılı başında ve sonunda bir seminere değil, bir tatile ihtiyacı vardır. İlgili Bakanlığın, Hükûmetin öğretmenleri tatile göndermesi gerekiyor. Zaten, sekiz ay boyunca sürekli eğitim öğretim içinde oldukları için o seminerin de ve şu anda düşünülüyor olan akademinin de görevi görülmüş oluyor, ayrıca öğretmenlere yük getirecek ve formalitelere boğacak bir sisteme ihtiyaç yoktur.”

“YIPRANMA HAKKI VERİLMELİ”
Eğitimcilere yıpranma hakkının verilmesi gerektiğini de ifade eden Aslan: “Öğretmenlerin “yıpranma payı” adı altında erken emekliliğe hak kazanması gibi bir yasal düzenlemeye gidilmelidir çünkü öğretmenler gerçekten yıpranmaktadır. Öğretmen, sadece sınıftaki mesai saatine bağlı olarak çalışmıyor, mesai saatinin dışında da eğitime öğretime, derse bir hazırlık süreci vardır. Bu da saatleri bulmaktadır. Yani, bir öğretmen günde altı saat ya da sekiz saat derse giriyorsa evde de en az üç-dört saat hazırlık yapmaktadır. Normal bir memurla kıyaslanamaz. Yani, öğretmenin yirmi yıllık çalışma süresi aslında otuz yıllık bir memurunkine eş değerdir. Dolayısıyla, gerek polise gerek askere gerek itfaiyecilere -ve birkaç meslek grubu daha var- tanınan yıpranma payı hakkı en öncelikli olarak öğretmenlere tanınmalıdır. Biz Meclis olarak, vekiller olarak ve toplumun bütün meslek grupları olarak öğretmenlerimize olan bu borcumuzu ifa etmeliyiz” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim