Batman’ın ilk günlük gazetesi Çağdaş, farkındalığını bir kez daha gösterdi. Türkiye genelinde nadir düzeyde organize edilen belgesel gösterimini Çağdaş’ın gerçekleştirmesi anlamlıdır.
 
Senaryosunu yazdığım, çekim ve kurgusunu ise arkadaşım Tarkan’ın yaptığı belgeselin beğenilmesi açıkçası yorgunluğumuza değdi. Arşiv taramasıyla birlikte yaklaşık 20 günde hazırlanan belgesel bir ilkti bölge ve Batman için…
 
30. Kuruluş yıl dönümüne her yönüyle yakıştı.
Karanlık bir dönemde yayın hayatına başlayan Çağdaş, Batman için bir ‘bellek’ oluşturmuş…
Faili meçhul-failli belli cinayetler, korucu skandalları, Şarman dönemi, OHAL, siyaset arenası gibi gündemi ağır Batman’da gazetecilik yapmak, belgeseli fazlasıyla hak etti.
 
Cumartesi günü Kültür sarayının 400 kişilik salonu tıklım tıklımdı. Konukların yer bulmakta zorlandığı etkinlik, Çağdaş’a duyulan ‘güven’in simgesiydi…

Zor dönemin en yakın tanıkları kuşkusuz Arif Arslan ve Nedim Arslan’dı… O dönemin gazete manşetleriyle anlattıkları belge niteliğindeydi. Belgeseli gösterimden önce en az 10 kez izlediğim için salonun ambiyansı ilgi alanımdı. Konukların pür dikkat izlediği belgeselde ‘karanlık’ dönem, herkesin belleğinde yeniden canlanmıştı. Büyük alkış alan gösterimin ardından kürsüye çıkan konukların sözleri, belgeselin verdiği mesajı teyit ediyordu…
 
Rektör Abdusselam Uluçam, Belediye Başkanvekili Serhat Temel, Milletvekili Ziver Özdemir ve Yılmaz Arslan’ın konuşmaları çarpıcıydı.
 
Özellikle Başkanvekili Temel ve Milletvekili Özdemir’in açıklamaları, bir gazetenin üstlenmesi gereken misyonun önemine işaret ediyordu.
 
Sancılı dönemde Çağdaş’ın, vicdani sorumluluğu yerine getirdiğini söyleyen Temel; “Batman basınını diğer illerdeki gazetelerden ayıran en büyük fark, geleneğidir. Çağdaş, özellikle 90-2000’li yıllarda Batman’ın gerçekliğini vicdani bir şekilde yansıtmıştır. 60 yıllık Batman’ın yarısına denk gelen bu süreçte Çağdaş’ın vicdani sorumluluğu yerine getirdiğine inanıyorum. Önümüzdeki süreçte de aynı vicdani sorumlulukla görevini yerine getireceğinden şüphem yok” diyordu…
 
En duygulu konuşma ise Milletvekili Özdemir’indi…
Dürüstlüğü ve samimiyetiyle vatandaşın takdirini alan Ziver Özdemir, vekilliğinden çok işadamlığı ünvanıyla bilenen bir sima… Karanlık dönemi bire bir yaşayan biri… Konuşmasında bir ara boğazı düğümlenen Özdemir, duygularını şöyle ifade ediyordu; “Ömrümüzden 30 yıllık kesitleri izledik. O günleri yaşayan birisi olarak o dönemde yaşanan olaylar beni o günlere götürdü, o günleri yaşadım. Çünkü siyaseten baktığımızda birlikte çalıştığımız ağabeylerimizi gördük, akrabalarımızı gördük, arkadaşlarımızı gördük. Mahallede yanı başımızda özellikle 90’lı yıllarda faili meçhul dönemlerde, mahalle arkadaşımın ismini orada gördüm. Onun için 30 yılı ömrümden bir kesit olarak gördüm.”
 
***
Belgeselden notlar böyleydi…
30 yıl bir ömürdür; gençliktir, direngenliktir, saygınlıktır, kimliktir
 
Markaları ve değeri insanlar oluşturur…
Batman Çağdaş bugün kendi kulvarında bir ‘marka’ olmuşsa kuşkusuz bunun en büyük mimarları Arif ve Nedim Arslan kardeşlerdir. Merhum Enver Arslan’ın vesile olduğu bu yayın organı bugünlere elbette kolay gelmedi.
 
Arif Arslan’ı övmeye gerek yok... Başarısı artık sınırları aştı… Gazetecilik alanında ne öğrendimse o’nun sayesindedir. Mizanpajı, haberi, röportajı… bir akademisyen gibi eğitti bizi…
 
Nedim Arslan…
Her anımda yanımdaydı desem yeridir…
Mutlu günümde, kederli günümde hep yanımda oldu. Askerde talihsiz bir olay yaşamıştım. Ameliyathaneden çıktığımda gözümü ilk açtığımda bile karşımdaydı… Gazetenin sorunlarını birlikte omuzluyoruz… Ancak ‘Arslan amca’nın fedakarlıkları tartışılmaz… Her ne kadar bana ‘bayrağı’ devretmeye çalışsalar da onlarsız bir Çağdaş olmaz, onlarla gazetecilik yapmanın tadı başka….

Bu başarıda yeni isimleri benim yerime diğer arkadaşlarımız hatırlattı. Onlar, Çağdaş’ın olmazsa olmazlarıdır…
 
Ben ise 30 yıl öncesinin isimlerine dikkat çekmek istiyorum…
Gençliğini benim gibi gazeteye adayan Recep Arslan, bu gazeteye en çok emek veren isimlerin başındadır… Biz bilgisayarın ‘b’sinden anlamazken o katiplere taş çıkarırcasına haberleri dizerdi… Entertip sisteminin sıkıntısını en çok çekenlerden biriydi.
Orhan Kartal… Recep Arslan’la benzerlikleriyle bilinir. O dönemde entertipte çalışan isimlerden. Daha sonra ‘bulmaca’larıyla ün saldı. Yarışmalar düzenledi, hediyeler dağıttı. Çocukluğumuz onları izlemekle geçti.
 
Abdurrahman Erin, Çağdaş’ın en kıdemli personeli… Çağdaş’ta büyüdü… Fedakar ve dürüsttür… Eskilerden Aziz Arslan, Bahattin Arslan, Sait Talayhan da unutulmaz isimlerden... Her ne hikmetse her üçü de o dönemlerde sert kişilikleriyle bilinirdi, şimdi ise daha şen ve dinginler… Şimdi refik olduğumuz Ercan, Veysi Arslan, Adnan, Bilal ve Fesih Ayaz o dönemin emektarlarındandır… Ercan, yıllardır gözlük takıyorsa sorumlusu; mizanpajdırAbdullah Türeli ve 'kıje' lakaplı Talat abi de o dönemin isimlerindendi. Genç muhabir Osman Arslan ise o dönemler en küçüğümüzdü, şimdilerde mesleğine sıkı sıkıya sarılmış. Akademisyen yolundaki Şaban’la sımsıkı dosttur. Şaban Arslan da şimdiden bilimsel makaleleriyle adından söz ettireceğe benziyor.
 
***
Farkındalık işte böyle bir şeydir; tüm renklerle başarıya ulaşabilmektir.
İlkleri başarmak her babayiğidin işi değildir. 30 yıla büyük oranda başarı sığdıran Batman Çağdaş, çıtayı dahada yükseltecektir…
 
Yeni yayın döneminde ‘bu farkı’ hissedeceksiniz.
 
İyi ki varsınız Çağdaş dostları…