<p class="MsoNormal"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 13pt; line-height: 115%;">Gazetecilerin “hızlı” olmaları bir gün içinde yaşadıklarının çokluğuyla açıklanabilir. Sabah bir şehirde, öğlen başka bir şehirde, öğlenden sonra bir köyde, akşamüstü bir nehir kenarında, gece ise kalabalık bir yemekte olabilirler. Böyle 24 saatin içine 4-5 ayrı gün sığabilir!</span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Bizimde “Sason Günlerimiz” böylesi bir tempo ile başlıyor. Buradaki pusulamız olan Fahrettin Yıldız, bizim Diyarbakır’dan kiraladığımız otomobile şöyle bir bakıp “bu kalsın” diyor:<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">-Benim pikap ile gidelim!<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Bölgenin gerek doğal yapısı gerekse geleneksel “ihmal edilmişlik” yüzünden ilçe merkeziyle köyler arasında yolların bazı bölümleri doğrudan “arazi aracı” için kullanışlı halde bekliyor. Çukurlar, tümsekler arasından geçerken bir de bakıyorsunuz ki, bir derenin sığ sularındasınız.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Bu yollardan geçerek yıllarca köylerdeki çocuklara okuma yazma öğretmiş Fahrettin Yıldız, yollardaki bütün olası sürprizleri biliyor. Ona göre önlem alıp her zaman bir B planı da yaparak ilerliyor.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Sason ve çevresinde nereye giderseniz gidip mutlaka bölgenin efsanevi zirvesi Mereto Dağını görüyorsunuz. Doğal güzellikleri bir yana ayırırsanız maddi olanakların çok kısıtlı olduğu bütün bölgelerde olduğu gibi Sason’da da maneviyat çok güçlü… Efsaneler, inanışlar, söylenceler, ziyaretler, adak yerleri, dini mabetler ile yaşamı açıklayan gerçekler birbirleriyle örtüşerek zamanın örtüsünü oluşturuyor.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Bazen elle tutulan, gözle görülen bir gerçek ile yüzyıllar öncesine dayanan söylenceler üst üste gelebiliyor. Mesela Mereto Dağı zirvelerindeki Müslümanların ziyaret yeri olan Şeyh Bazid için anlatıların biri de şöyle:<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> <img src="/images/upload/nazım(1).jpg" width="621" height="300" alt="" /></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">-Şeyh Bazid kartal terbiyecisiydi. Kartalları evcilleştirmeden ehlileştirir, onların avlayıp getirdikleriyle yaşamını idame ettirirdi.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Bu mucizevi yeteneğin günümüzde karşılığı olabilir mi? Ama biz Ergönül Köyünden geçerken sanki Şeyh Bazid’in torunu görüyoruz: 11 yaşındaki Yusuf Işık, kolunda duran 5 haftalık yavru kartala uçuş eğitimleri yaptırıyordu! Eğer fotoğrafını çekmeseydik, biz de efsanenin içinden geçerken hayal gördüğümüzü zannedebilirdik!<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Fahrettin bizim gibi şaşırmıyor. O bu toprakların çocuğu böylesi olağanüstüler ona sıradan gelebiliyor!<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Yola devam ediyoruz. Daha doğrusu tırmanmaya… Çünkü Sason’da yol demek dik yokuşlar anlamına geliyor.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Bir ara iki zirve arasında uzun bir düzlük oluşuyor. Duruyoruz, Fahrettin karşımızdaki dağın boynunda yeşil gerdanlık gibi duran yerleşimi gösteriyor:<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> <img src="/images/upload/nazımmu.jpg" width="621" height="300" alt="" /></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">-İşte Hatne Köyü… Oraya gidiyoruz!<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Köy tabelalarında “Çalışılar Köyü” olarak geçen bu kartal yuvası yerleşimde Sason’un son Ermenilerini göreceğiz.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Köye yaklaştıkça bizi bir hizmet sürprizinin beklediğini görüyoruz. Yola asfalt dökülüyor. Köy için iyi. Bizim içinse güzel bir coğrafyada uzun bir yürüyüş demek. Aracı köye gelmeden yolun kenarına bırakıyoruz. Muhtar İlhami Cin de çalışmalara eşlik ediyor. Fahrettin Hocalarıyla sarılıp öpüşüyorlar. Aracın kontak anahtarını muhtara bırakıp yaya olarak tırmanmaya devam ediyoruz. Hiç abartısız söylüyorum eğim 30 ile 45 derece arasında. Fahrettin bütün keçi yollarını da biliyor. Kısa, dik ama kestirme yoldan Taş ailesinin bir arada yaşadığı eve geliyoruz. Cemal Taş, bizi yıllardır hasretini çektiği ve beklediği bir dostunu kucaklarcasına sevgiyle karşılıyor. Tanışmıyoruz. Ama bu önemli değil. Geldik ya!.. Bizim geleceğimizi biliyorlar. Fahrettin bir gün önceden haber vermiş.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Cemal Ağabey 1938 doğumlu. Karısı Feride ise 1942’li… İncecik fiziğiyle gençlikteki zarafetini koruyan bu çileli kadın 10 çocuk doğurmuş! Ama yanlarında sadece biri var: Nuran! <o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Nuran ile karısı Perinaz’ın Suzan, Rita, Şahin, Senel ve Arat isimli 5 çocuğu var.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">On kardeşin en küçüğü olan Sabriye anne-baba ziyaretini gelmiş İstanbul’dan… O da ablaları ve ağabeyleri gibi İstanbul’da yaşıyor.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Gazeteciler ne yazık ki, mağduriyet yaşamış insanlar nezdinde “güvenilir” değiller. Acaba bize bir “kötülük” yapabilirler mi? Bu endişe zorlu coğrafyalarda daha fazla kendini gösteriyor. Sonuç olarak biz de bir Türk Gazetecisiyiz. Aile kendince bir önlem almış: Mavi boyalı küçük pencerelerine minik bir Türk bayrağı iliştirmişler! Bu egemen ulusun onlara yaşattıkları travmanın bir sonucu elbette…<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">İlk önce havadan sudan başlayan sohbetimiz ilerledikçe gerçeklik virajlarından dönerek bölgede yaşananların izlerine ulaşabiliyoruz. Cemal Taş sorum üzerine doğum tarihi ve yeri hakkında diyor ki:<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">-Ben burada doğdum. Sadece ben değil, babam, dedem, onun dedesi hepsi burada doğdular!<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Kendilerini ziyarete gelenlerin olduğunu anlatıyor. Ama onlarla çok fazla anlaşamadıklarından yakınıyor. Nedenini de şöyle açıklıyor:<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">-Bizim dilimiz eski Ermenice… <o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Peki Ermeni geleneklerini sürdürebiliyorlar mı? Bu traji-komik bir soru… Hayatta kalmış olmalarını “Müslümanlığı kabul etmiş” olmalarına borçlular… Bütün manastırları, kiliseli yakılıp-yıkılmış olan bir halkın dini geleneklerini sürdürebilmeleri mümkün olabilir mi?<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Acı gerçekleri telaffuz etmiyorlar. Sadece eksik yanlarımız var demekle yetiniyorlar. Ala bölgedeki bütün halkların ortak özelliği olan “misafirpervelik” onca yoksunluğa karşın kendini görkemli biçimde gösteriyor. Misafirleri için bir oğlak kesip haşlamışlar. Kadınlar tandırda ekmek yapıyorlar. Öğle yemeği aile buluşması şekline dönüşüyor.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif""> </span></p> <p class="MsoNormal"><span style="font-size:13.0pt;line-height:115%;font-family: "Arial","sans-serif"">Arkamızda 100 yıllık bir acı ve utançla Taş ailesinin evinden ayrılıyoruz.<o:p></o:p></span></p>