Bir gecenin yarısında veya sabahın alaca karanlığında, gündüzün ortasında, akşam yemeği sırasında veyahut günün herhangi bir saatinde bulunduğunuz yer sallandığında korkuya kapılmaz mısınız?

Sarsıntının devam etmesi ve şiddetlenmesiyle bir anda ölüm korkusu yaşamaz mısınız?

Depremden söz ediyorum.

Son yıllarda iyice hayatımıza giren ve ülkemizin değişik yerlerinde tanık olduğumuz depremler elbette bir doğa olayıdır, engellenemez…

Bütün süper güçler, dünyanın gelişmiş bütün devletleri son teknoloji ışığında depremleri engellemek için bir araya gelip güç birliği yapsalar, yine 4 şiddetindeki bir depremi önleyemezler…

Bilimsel olarak tespit edilen fay hatları, fay kırıkları, yer altı hareketlerini önleyecek bir mekanizma yok, illa ki depremler olacaktır.

İnsanlara düşen sadece tedbir almak, depreme karşı dayanıklı yapılar inşa etmektir..

İzmir’deki son deprem ülkemizi hepimizi derinden sarstı. Sayılı günler zarfında deprem ve depremselliği tartışacak, müteahhitleri, sistemi eleştirecek, sonra unutup gideceğiz bir sonraki depreme kadar…

**

İzmir’de yaşanan deprem çevredeki yaklaşık on ilde hissedildi. Yayımlanan haber ve video kayıtlarına baktığımızda depremin korkunç sarsıntılarını rahatlıkla gözlemledik.

Aydın Söke’de bir televizyon kanalında, canlı yayında depremin ne büyük sarsıntı yarattığını izlerken, İzmir depreminin ucuz atlatıldığına inanıyorum.

Depremden sonra görüş belirten sayısız jeolog, sayısız bilim insanları da bunun ucuz atlatıldığını ifade ettiler.

İzmir’den 70 kilometre uzaklıkta yaşanan bir depremin yıkıcı etkisi oldu. 100’den fazla insanımızı kaybettik.

Sayılı binalar yıkılmasına karşın günlerce yıkıntılar altında kalanların kurtarılmasına tanık olduk.

Hayat kurtarmaya çalışan gönüllüleri, zor duruma düşenlere uzatılan yardım ellerini ve günler sonra yıkıntıların altından sağ kurtulanları gördükçe milletçe sevindik, yaşamlarını kaybedenler için ise için için ağladık…

Depremin yaşandığı merkezden 70 kilometre uzaklıkta yıkımlar yaşanıyorsa, bunun insanlardan kaynaklı olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Japonya’da 7,5 şiddetinde depremde can kayıpları yaşanmazken, ülkemizde yaşanan yıkımlar ve can kayıpları için oturup düşünmek gerekir.

DEPREMLER HAYATIN GERÇEKLİĞİDİR…

**

**

Depremler hayatın bir gerçeği olduğuna göre bizlere düşen yaşam alanlarımızı buna göre inşa etmek, olası yıkımların önüne geçmektir.

İzmir depreminden kentimiz için dersler çıkarmalıyız. Zira İzmir depremi sonrasında yayımlanan riskli iller arasında Batman’ın olduğunu da gözlemledik. Deprem değil, ihmaller can alır…

Batman merkez birinci deprem kuşağında değil. Ancak Sason ve Kozluk ilçe kırsalımızdan geçen fay hatları nedeniyle kent merkezinin alüvyon tabakası olası bir depremde yıkıma neden olabilir.

Yıllardır bu konuda uyarılar yaptık. Ne yazık ki zemin sorunu için bir adım atılmadı hiçbir zaman.

Bir deprem sonrasında şu değerlendirmeyi yapmıştım: ‘Irak’ta bir deprem oluyor, komşu 7 ülke sarsılırken, birinci derece deprem kuşağında olmayan Batman’da, halkımız korkudan ve sarsıntıların hissedilen şiddetinden sokağa iniyorlar, neden?

Evet, evet Batman 1. derece deprem kuşağında değil. Sason ve Kozluk ilçelerimiz birinci deprem kuşağı alanında görülüyor.

Bugüne kadar böyle biliyorduk değil mi?

Resmiyette hala böyle.

Ancak bazı bilim insanları, bazı jeologlar bu kentin geleceği için ciddi uyarılarda bulunuyorlar, ne yazık ki seslerine kulak vermiyoruz.

Bu kentin zemininin alüvyondan oluştuğunu, olası bir Kozluk ve Sason kırsalındaki depremin bu kenti yerle bir edeceğini söyleyen bilim insanlarını yok sayıyoruz.

20 yıl boyunca bölgemizde araştırmalar yapmış, çalışmış emekli bir profesör, ‘Diyala-Batman Fay Hattı’ndan söz ediyor.

Bu bilim insanı, Batman ve Sason çayı yataklarında gömülü bir fayın olduğu iddiasını sürdürüyor.

Başka bazı jeologlar da benzer görüşleri dillendiriyorlar…

Kulaklarımızı kapatıp, söylediklerini yok sayabiliriz, bu çok kolay.

Ancak ciddiye almamız gerektiğine inananlardanım.

Bir haber spotunu paylaşayım: “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü’nden emekli olan Prof. Dr. Doğan Perinçek, Sason-Batman Çayı vadisinde İran- Süleymaniye Fay hattının uzantısı bir fay yırtılmasının bulunduğunu açıkladı.”

Kim bu bilim insanı?

Çok uzun yıllar TPAO jeolojik araştırmalarda görev almış bir bilim insanı olduğunu görüyorum.’

Daha pek çok örnekler verebilirim. Batman Üniversitesindeki Çalıştayın sonuç bildirgesini defalarca kamuoyuna sundum. İlgilenen kimse çıkmadı.

Uzatmaya gerek yok. Burada depremle ilgili tüm yazılarım tarihe düşen haşiyelerdir. Rabbim korusun ama bir gün deprem yaşanırsa arşivdeki yazılarım ulusal medyada manşet olabilir! Batmanlı bir Yazar defalarca uyardı, ilgililer ne yaptılar diye sorulduğunda kim ne cevap verecek acaba?..

Dilerim bu deprem konusunu gündeme alacak ve istişarede bulunacak yöneticiler çıkar.