*Covid-19 salgınının hız kesmediği bir dönemdeyiz. Yaz mevsimiyle bu salgın dinmedi, aksine bölge illerinde daha da arttı. Çok yakın çevrenizin bu salgına yakalandığını duyunca önce sarsılıyorsunuz, sonra da bu illet hastalığa karşı önlem almanıza rağmen bir gün siz de salgına yakalanınca donakalıyorsunuz.

*Kurban Bayramı arifesinde ve sonrasında sağlık kuruluşlarındaki manzarayı anlatmaya gerek yok. Onlarca kişinin test yaptırmak için soluğu aldığı hastanelerde ne görevli hekimlerin ne de sağlık personellerinin uyarılarına aldırış edilmiyor. Covid’i geçirenlerin panik yapması ve izdihamı, salgını yaydıkça yayıyor.

GAZETECİLER RİSK ALTINDA
Sağlık görevleri gibi gazeteciler de halkla iç içe oldukları için bire bir bu salgından etkilenebiliyorlar.

Sağlık sektöründe şifa dağıtanlar nasıl risk gurubundaysa ikinci risk grubundakiler de gazetecilerdir.

Nerede bir olay varsa, oraya koşan gazetecilerin, Covid-19 salgınına yakalanmamaları kaçınılmaz…

Gazetecilerin ortamı maalesef korunma açısından uygun değil.

Tarih 25 Temmuz 2020’di…

Covid-19 belirtileriyle karşılaşmam sonrası hastaneye gittim.

Korona testimin pozitif çıkmasından sonra yaşadıklarımı siz değerli okurlarımla paylaşmayı görev biliyorum.

Bu salgında karşılaştıklarımı sizlerle paylaşarak işin ciddiyetini bir kez daha anlatmak istiyorum.

Bilim insanlarının, televizyondaki kamu spotlarının ve diğer tüm ilgili kuruluşların uyarılarını dikkate almayan bir memleketteyiz.

Kuralların uygulanmadığı bir şehirde ne kadar kurallara uyarsanız uyun bir yere kadar korunuyorsunuz.

Covid-19 salgını bir yerden açığı yakalayıp vücudunuza nüfuz edebiliyor.

1 Mart’tan bugüne kadar sayısız uyarı ve yazılarımıza rağmen, gün geçtikte işler düzelmesi gerekirken daha da kötüleşiyor.

Geçen Ramazan Bayramı’nda, Covid-19 merkezi ilan edilen Bölge Hastanesi’nde izlenimlerim vardı.

Haberleştirdiğimiz birkaç konu olmuştu.

O önlemlerle şimdiki önlemler arasında dikkat çekici hususlar var.

Özel güvenlikten temizlik görevlilerine, sağlık çalışanlarından nöbetçi doktorlara dek hastanede üst düzey önlemler vardı. O dönemler, Covid salgını bu kadar artmamıştı.

Kısıtlamalar kaldırılınca, Batı illerinden gelenlerle artık Covid-19’da ‘pik’ seviyeye ulaştık.

Bir taraftan halkın uyarılara kulak asmaması, bir taraftan da şehrin sağlık sistemindeki yetersizliği tabloyu ağırlaştırdı…

BAYRAM SÜRECİNDE SALGIN
Kurban Bayramını eski gelenek ve göreneklerden uzak bir şekilde idrak ettik.

Yakın akrabalar bile birbirleriyle ekseriyetle telefondan görüştü.

Önceki bayramda salgın bu denli değildi ama insanlar yine de tedbiri elden bırakmamıştı.

Yaz rehavetiyle birlikte kimse eskisi gibi bu salgına karşı tedbirlere tam anlamıyla uymuyor.

Manzara değişmiyor.

Vatandaşın bu salgını bir an önce ciddiye alması gerekiyor.

İş daha da kötü bir hal almadan her bireyin sorumlulukları bulunuyor.

Covid-19 salgını başladığından beri görevinin başından ayrılmayan İl Sağlık Müdürü Dr. Hakan Pamukçu, Özel Zilan Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yavuz Tüzün, burada isimlerini tek tek yazamayacağım sağlık camiasından çok önemli hekimlere, rahatsızlığım döneminde telefon üzerinden sürekli görüştüğüm birçok dostuma teşekkür ediyorum.

 Gecenin 01-02.00’sinde bile telefonlarıma cevap verip rahatsızlığımı hafiflettiler, moral verildiler.

Hepsine teşekkür ediyorum; sağ olsunlar.

Covid salgınını geçiren kim varsa onlara da görüştüm.

Örneğin; Balpınar Belde Belediye Başkanı Hüseyin Geylani… Covid-19 salgınını belki de en hızlı geçiren isimdir. Bu hastalığı nasıl yendiğine dair sık sık görüştük.

Bu süreç içinde, Sağlık Müdürlüğü’nün psikososyal destek birimi de Covid-19’a karşı alınması gereken önlemleri telefonla her daim hatırlatmayı görev bilmişler. Destek Biriminin aile ferdiniz gibi yanınızda durmaları büyük bir moral kaynağı oluyor.

Salgını atlatabilmek için moral motivasyonun üst seviyede olması gerekiyor.

Size iyi gelen şeyleri yapın ve ailenizin üyeleriyle sık sık görüşün.

Covid-19 anılarımın bir süre devam edecek.

Sağlıcakla kalın.