Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüsü, kuyruk sokumu bölgesindeki tüylerin terleme, çok oturma gibi nedenler sonucunda cildin içerisine doğru büyümesi ifade ediliyor. Uzmanlar son dönemlerde bu hastalığın çocuklarda görülme sıklığıyla ilgili konuşurken, ailelere önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümü'nden Doç. Dr. Oktav Bosnalı, kişilerde yaşam kalitesini ciddi ölçüde etkileyen bu durumun oluşmasında hareketsizlik ve obezite durumlarının büyük risk oluşturduğunu söyledi. Doç. Dr. Bosnalı, hastalığa ve tedavi sürecine ilişkin bilgiler verdi.

“Hareketsizliğin, obezitenin artmasıyla yaygınlaştı"
Geçmişe nazaran şu an kıl dönmesi vakalarıyla daha çok karşılaştıklarını aktaran Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Oktav Bosnalı, “Kliniğimizde ortalama olarak her hafta 2 ya da 3 vakayı opere etmek zorunda kalıyoruz. Özellikle korona, eve kapanma dönemlerinde, hareketliliğin azalması, genç nüfusumuzda bilgisayar oyunlarının, televizyon, telefon kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte hareketsizliğin, obezitenin artmasıyla kıl dönmeleri hastaları da ne yazık ki artmaya başladı. Kıl dönmesi hastalığı genellikle kuyruk sokumu bölgesinde o bölgedeki kılların cildin dışına doğru değil de içine doğru büyümesi ve daha sonra o bölgede bir iltihaba, enfeksiyona yol açarak apseleşmesi ve dışarıya bir akıntı yapmasıyla karakterize bir hastalık. Hastalık, en başında yakalanırsa tedavisi çok kolay olmakla birlikte, tedavisi ihmal edilmiş, ilerlemiş vakalarda içeride daha büyük apse gelişiyor. Dolayısıyla ciddi bir cerrahi müdahale yapmak da gerekli olabiliyor. Bu bölgenin aşırı kıllı olduğu hastalar, aşırı şişmanlamış hastalar, uzun saatler boyunca oturup hareketsizlikten dolayı o bölgenin enfekte olmasına yol açabiliyorlar. Televizyon, bilgisayar karşısında çok vakit geçirmek, sürekli hareketsizlik bu hastalığı artıran en önemli sebep. Dolayısıyla hareketli olmak, kişisel hijyene dikkat etmek, mümkün oldukça açık havada spor yapmak bu hastalığın oluşmasını engellemede en önemli etken. Tedavisi noktasında şöyle bir çalışma yapıyoruz; önce hastalar bize geldiğinde değerlendiriyoruz. Apseleri çok ciddi mi, değil mi? Ne tip bir tedaviye yanıt veririler, onu anlamaya çalışıyoruz" dedi.

Kaynak: İHA