Geçen hafta her yıl Batman’da nice canları kaybettiğimiz ‘boğulma’ vakalarını yazarken, yine bir çocuğumuzu DSİ’nin kanalına kurban verdik.

O yazımda altını çize çize “Artık DSİ’nin kanalları başta olmak üzere çevredeki akarsularda boğulma vakalarının önüne geçmek için radikal kararlar alınmalı” diye belirtmiştim.

Ne yazık ki bu acı vakalarla ciddi ciddi ilgilenen bir kurum-kuruluş yok gibi.

Birilerine göre boğulma vakaları ‘kader’ olarak görülebilir ama değil.

Çok şükür inançlı insanlarız, kaderi de kazayı da iyi bilenlerdenim.

Ancak büyük ihmallerin olduğu bu olaylarda durumu sadece ‘kadere’ yorumlamak en basit tabiriyle kolaycılık.

Geçen hafta meydana gelen olayı gazetemiz haberleştirmişti.

O habere bir bakalım;

“Batman Barajı sol sahil sulama kanalının geçtiği Kozluk ilçesinin Karpuzlu (Selibe) köyünde feci bir olay yaşandı. Önceki akşam Karpuzlu köyünün içinden geçen DSİ Sulama kanalı kenarında çamurlaşan terliğini yıkamaya çalışan ilkokul öğrencisi 11 yaşındaki Emrah Biçici’nin ayağı kaydı. Dereye düşen talihsiz Emrah, gözden kayboldu. Sulama kanalındaki sifonların demir mazgallarının yerinde olmaması küçük Emrah’ı, düştüğü yerden yaklaşık 500 metre öteye sürükledi.”

Haberin özeti böyleydi.

Her yıl 10-15 çocuk-gencimizi bu şekilde kaybediyoruz.

Ancak hala ciddi önlemler alınmıyor.

Çok merak ediyorum; radikal önlemlerin alınması için daha kaç gencimizi yitirmemiz gerekiyor?

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.

Her hafta sonu yüreğimiz ağzımızda.

Artık bu acı olaylar son bulmalı.

Bir günün bile büyük kıymeti var.

Artık canlarımızı yitirmeyelim.