Değerli Okurlar, Batman Çayı yöreye bereket ve bolluğa vesile bir su kaynağımızdır.

Batman Çayı, Sason, Kozluk ve Kulp dağlarından akıp gelen suların rahmet yatağı olmuş, taşıdığı suları on binlerce yıl Dicle’ye bırakmıştır.

Ilısu Veysel Eroğlu Barajı’nın faaliyete girmesiyle Batman Çayı yatağı, Balpınar Beldemizin Segirka köyünde son bulmuştur.

Ancak bu yıl ki aşırı kuraklık nedeniyle Veysel Eroğlu Barajı’ndaki sular çekilmiş, Batman Çayı suları Diyarbakır’dan gelen Dicle Nehrine kadarki alanlar için yaşam kaynağı olmuştur.

Ne yazık ki inşa edilen Batman Barajı -HES- (Hidro Elektrik Santrali), son günlerde Batman Çay yatağındaki yaşamı, doğal hayatı tehdit etmektedir…

Ciddi bir sorundan söz ediyorum. Son günlerde Batman Barajı Hidroelektrik Santralinin bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle Batman Çayı’na verilen su tamamen kesilmiştir.

DSİ’nin çalışmayı yürüttüğünü öğrendim. “Su Kullanım Hakkına Dair Yönetmelik” gereğince “Can Suyu” bırakmak yasal zorunluluk olmasına karşın, tüm bilgilendirmelere rağmen Batman Çayına bu su da verilmemektedir…

**

**

GÖZ GÖRE GÖRE KATLİAM…

Can suyunun kesilmesi göz göre göre bir katliam demektir.

Suların tamamen kesilmesiyle sudaki balıklar, yengeçler, su kaplumbağaları, kurbağalar, yılanlar, yılan balıkları vs gibi bütün su canlılar topluca oksijensiz kalıp, çırpınarak öleceklerdir…

Günlerdir bu kesinti yapıldığından muhtemelen milyarlarca canlı ölmüştür, diğerleri ölümü beklemektedir…

DSİ Batman şube yetkilileri Çevreciler tarafından bilgilendirildiler.

Buna rağmen günlerdir ‘Can Suyu’ bırakılmıyor…

DSİ Batman Şube Müdürü, kendilerinin sorumlu olmadığını, EÜAŞ’ın sorumlu olduğunu ifade etmiştir.

**

**

Zaman hangi kurumların sorumlu olduğunu ortaya çıkarıp, kısır tartışmalara girme ve hesap sormak zamanı değildir…

Çünkü her an sular çekiliyor, balıklar derin olan göllere kaçıyorlar…

Bu vahşete seyirci kalamam…

Hangi kurum yetkilileri sorumluysa, can Suyunu kesecek kadar kör, bilinçsiz ve bilgisiz olup toplu ölümlere sebep oldukları için görevden el çektirilmeli ve kendilerinden hesap sorulmalıdır…

Bu konuda araştırmalar yaptım, googleden çeşitli kaynaklara ulaşarak derlediğim bilgileri takdirlerinize sunuyorum: “HES’ler elektrik üretimi için nehirlerdeki suyun büyük bir kısmını kullanır. Bu durumda suyun akış hızı, akış miktarı, nehrin derinliği ve taban yapısı önemli ölçüde değişir. Bunlar nehir ekosistemlerinin sağlığı için kritik unsurlardır. HES’lerden nehirlere az oranda su bırakılması sucul canlıların yok olmasına, beslenme, üreme ve göç davranışlarında kısıtlamalara neden olur.

Ülkemizdeki HES işletimi sırasında dere yatağına bırakılması öngörülen su miktarına ‘can suyu’ denilmektedir. ‘Su Kullanım Hakkına Dair Yönetmelik’ gereğince, HES kuran şirketler, doğal hayatın idamesini sağlayacak miktarda suyu dere yatağına bırakmakla yükümlüdür. Yönetmelikte, dere yatağına bırakılacak can suyu miktarı, ‘HES projesine esas alınan derenin son on yıllık ortalama akışının en az %10’u’ olarak saptanmıştır. ÇED sürecinde ekolojik ihtiyaçları tespit ederek bu miktarın arttırılıp arttırılmaması gerektiği ise şirketlerin insiyatifine bırakılmıştır.

HES'ler, suyun akış hızını, akış miktarını, akarsuyun derinliğini ve taban yapısını önemli ölçüde değiştirir. Bunlar nehir ekosistemlerinin sağlığı için kritik unsurlardır. Akarsu yatağına bırakılan suyun miktarı, doğal hayatın sürekliliği açısından hayati öneme sahiptir. HES'lerden nehirlere az oranda su bırakılması sucul canlıların yok olmasına, beslenme, üreme ve göç davranışlarında kısıtlamalara neden olur.

HES'lerin doğal akış rejimini değiştirmesinin sonuçları aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Doğal akış rejiminin değiştirilmesi akarsulardaki sucul türlerini dramatik derecede etkiler. Aynı zamanda, düzenli su akışına uyum göstermiş kara canlıları da etkilenir.

HES işletimi nedeniyle akarsu yatağına bırakılan suyun azalması sonucunda ortam nemi azalır. Yer altı suları yeterince beslenemez. Bu durum, bitki örtüsünü ve bunlarla yakın ilişkili biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiler.

Akarsu yakınlarındaki bitki örtüsünün sel azaltıcı bir işlevi vardır. HES işletimi sonucunda azalmış bitki örtüsü aynı zamanda taşkın kontrolünün de azalması anlamına gelir.

Akarsudaki suyun derinliğinin azalması, balıkların su içindeki hareketlerini olumsuz etkiler.”

Görüldüğü gibi akarsulara müdahale, suyun azaltılması bile vahim sonuçlara neden olmaktadır. O nedenle Can suyunu kesemezsiniz diyerek ilgililer hakkında bir nevi suç duyurusunda bulunuyorum.

İlgili kamu kurum ve kuruluşlar her kimse meseleye acilen müdahale etmeli, Can Suyu’nun bırakılmasını sağlamalıdırlar. Bakım ve onarım devam ederken, Dipsavak üzerinden acilen su bırakılmalıdır. Sadece can suyu yetmez, su tamamen kesildiği için daha fazla su bırakılmalıdır. Tüm yerel basınımızı ve sivil toplum ile demokratik kitle örgütlerini duyarlı olmaya, ses vermeye davet ediyorum.