*Batman Ziraat Oda Başkanı Nizamettin Aydiş, 122 Ziraat Odası kuran ‘Başkan’ unvanını elinde bulunduruyor. Yöre çiftçisinin yıllardır vahşi sulamadan vazgeçmediğini belirten Başkan Aydiş, “Arazi sahibi olmayan kiracılar, maalesef mısır tarlalarını vahşi sulama tekniğiyle suluyor. Bu yöntem de toprağa çok büyük zarar veriyor” diyor.

*Batman Ovası’nda son yıllarda anız yangınlarının da tarihe karıştığını belirten Aydiş, “Batman’da her yıl ortalama 200 anız yangını olurdu. Anız çalıştayından sonra anız yangınları yüzde 98 oranında azaldı. Artık Batman ovasında anız yangınları olmuyor” dedi.

-Batman’da en uzun süre oda Başkanlığı yapan tanınan simalardansınız. Odanız ile Batman’ın ilk günlük gazetesi olan Çağdaş yaşıt sayılır. Siz de maşallah 41 yıldır oda başkanlığı yürütüyorsunuz. Batman'da odayı nasıl kurdunuz?

Tabi o zamanlar Batman’da oda yoktu. 1963 Yılında Ziraat Odası kurulmuştu ama daha sonra kapanmıştı. Arkadaşlarla bir gün köyde toplanmışken Batman’da ‘oda’ yok dediler. Bunun üzerine müracaat ettik. Siirt'e gittik. O dönemler Siirt, vilayetimizdi. Dönemin Siirt Valisi, Batman Kaymakamı Erdal Aksu’yu aradı. Bunun üzerine kaymakam Erdal Aksu, tüm muhtarları topladı. 61 Mahalle ve köy muhtarı toplanmıştı. Meydan Mahallesi muhtarı merhum İzzet Işık’ı vardı. Arkadaşların isteği üzerine bende onun yerine gittim. Yolağzı (Davudiye) köy muhtarı merhum Osman Seven, aday çıktı. Ben 44 oy alınca Başkanlığa seçildim. Mart 1984 yılında odayı kurduk. Eski Tekel Caddesi’ndeki Saray pasajında bir yer tuttuk. Sizin Çağdaş gazetesi de yeni kurulmuştu. İlk demecimiz de 1984 yılında Çağdaş gazetesinde çıkmıştı. O dönemlerde de yaşım 31 civarındaydı. Genç olmanın da verdiği heyecanla çalıştık. Üye kayıtlarına başladık. Odayı geliştirip yerini de taşıdık. Yaklaşık 1000’e yakın üye sayısı yaptık. Üye olacak ki oda kendini döndürsün.  Bir personel tuttum, o da Veysi Kızılbulut’tu. Sonrasında onu Tarım Kredi Kooperatifi Müdürü yaptım. Oradan emekli oldu. Birini daha tuttum, sonrasında Selim arkadaşı tuttum. Emekli oldu ve sonra yine onu yanıma aldım.

-Batman’da çiftçilere yönelik Oda ve diğer kurumların açılmasında ilk ışığı yakan isimsiniz.

1986’da bize dediler Ziraat Odaları Genel Kurulu var. Tabi Ziraat Odalarını bilmiyordum. Ben ve merhum Hüseyin Direk, Ankara'ya gittik. Tabi o dönemler delegeyiz ve Ankara’ya bağlıyız. Siirt’e bile oda yok düşünün. Ankara’ya Siirt’i temsilen gittik. Otelde diğer illerin delegeleri de hazır bulunuyordu. Seçime gittik ama kimseyi de tanımıyoruz. Birinci gün genel kurul oldu ve sonrasında seçim olacak. O zamanlar Genel Başkan Osman Özbek, Allah rahmet eylesin. Beni yönetime almış ama haberim yok. O zamanlar cep telefonu olmadığı için beni arıyorlar ama ulaşamıyorlar. Nizamettin Aydiş diye hoparlörden sesleniyorlardı. Neyse, Genel Başkan ‘seni istiyor’ dediler. Gittim ve genel başka bana hitaben ‘Seni Güneydoğu’da temsil etmen için yönetime aldım’ dedi. Yıl, 21 Mayıs 1986. Neyse girdik ve 2011 yılına kadar yönetimde kaldık. 25 sene boyunca yönetimde kaldım.

-Siz sadece Batman’la sınırlı kalmadınız. Birçok odaya kuruculuk yaptınız ve Batman’ın ihtiyaç duyduğu Tarım Kredi Kooperatifi ve Çukobirlik gibi çiftçiye yönelik birçok oda kurdunuz. Bize biraz da bunu anlatır mısınız?

Tarım Kredi Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün hemen yanındaydı. Tabelasını görünce Hüseyin Direk’e bu nedir diye sordum, oda bilmiyordu tabi. Ne olduğunu bilmiyoruz. Neyse sorduk birine. Bize ‘ne iş yapıyorsunuz’ diye sordu. Kendimi tanıtınca da bana ‘Başkan olmuşsun ama burayı bana mı soruyorsun’ dedi. Genel Müdürle konuşmak istediğimi söyledim. Tabi Genel Müdür Hollanda’da olduğu için Genel Müdür Yardımcısı Suat beyle görüştük. Neyse Suat beyin gömleğinde bizim genel kurula katıldığına işaret eden rozeti görünce içim rahatladı. Bu bize yardım eder diye düşündüm ve öyle de oldu.  Batman’da Kooperatifin olmadığını ve Batman'a dair bilgi verdik. Dilekçe yazın dedi. Malatya’ya bağlıydık o dönemde. Malatya’ya faks çektik. Neyse geldik ve 20 gün sonra biri beni aradı. Midyat'taydım bende. Tarım Kredi Kooperatifi'nden bir müfettiş gelmiş dediler. Müfettiş 50 kişiyi bir araya getirip notere gitmemiz gerektiğini söyledi. Tabi kime gel desek gelmiyor. Neyse 50 kişiyi topladık ve Tarım Kredi Kooperatifi’ni kurduk. Sonrasında bizim o dönemlerde çiftçimiz ektiği pamuğunu Diyarbakır’a götürürdü. Bunun üzerine arkadaşlarla atlayıp Adana'ya gittik. Hüseyin Soyubelli vardı. Allah rahmet eylesin. Arkadaşım Soyubelli bana randevu aldı ve Çukobirlik Genel Müdürü Mustafa Boyacı vardı. Özetle odayı da açtık. Çukobirlik o dönemler yılda 12 bin ton pamuk alımı yapıyordu. Sonra Tarım Kredi Kooperatifi'nin de yönetimine girdik. Ardından Milli Prodüktivite merkezi yönetimine de girdim. Sonra Çuko-Birlik de kapandı. Bazı nedenlerden ötürü kapanması en ç ok beni üzdü, çünkü çok emek verdim.

-Siz, birçok oda da açtınız?

Batman’da Kozluk, Hasankeyf ve Gercüş’te Ziraat odalarını açtım ama Kozluk ve Hasankeyf'i kapattılar. Yine Tarım Kredi Kooperatifi de Beşiri, Kozluk, Kurtalan ve Siirt’e açtım. Siirt ve Kozluk şubeleri kapandı. Beşiri ve Kurtalan duruyor. Yine Cizre, Mazıdağı, Derik, Hazro ve Yüksekova’da açtım. Türkiye genelinde 122 Ziraat Odası açtım. Erzurum’da bir oda dahi yokken, şu anda 12 tane oda var.  Van’da bir oda bile yokken şuan 14 oda var. Hakkari’de hiç oda yokken şimdi 4 oda var. Şırnak, Silopi, İdil ve Cizre'de de açtık. Mardin’de 3 oda vardı ve bunu da artırdık.

-Tüm odaların açılmasında ön ayak oldunuz

Tabi. Bölge bana bağlıydı. Kars, Iğdır, Ağrı ve Aydın’ın Germencik ilçesinde Oda açtım. Sivas-Ulaş ve bir kaç ilçesinde daha açtım. Amasya ve adını sayamadığım birçok yerde toplam 122 Ziraat Odasının açılmasına ön ayak oldum. Tabi bundan mutluluk duyuyorum. Buralarda çalışan mühendis ve diğer personeller bayramlarda ve özel günlerde arayıp ‘Nizamettin bey sizin açtığınız oda da bizler bugün çalışıyoruz. Bayramınızı kutlamak için aradık’ dediklerinde bu bana mutluluk veriyor.

-Batman çiftçisi ne durumda günümüz koşulunda. Ne kadar çiftçimiz var?

Batman’da 1800 kadar çiftçi kayıtlı. Bunun 300 civarı kadın. Neden bayan? Baba veya anneler vefat edince, intikal yoluyla kadınlara geçen araziler var.

-Kadın çiftçilere eğitim veriyor musunuz?

 Çoğu dışarıda oturuyor. Biz de beş tane Tarım Danışmanı var. Bunların paralarını ve sigortalarını Tarım ve Orman Bakanlığı ödüyor. Parayı bizim hesaba yatırıyor ve bizde ödemelerini yapıyoruz. Ben bu beş danışmandan dördünü bayan olarak aldım. Çünkü bizim insanlarımız bayanlara saygılıdır. Köylerde bayanlara eğitim veriyorlar hatta mutfaklara kadar girebiliyorlar. Her bir mühendis ve danışmanın sorumlu olduğu 60 çiftçi var. Çiftçilerin bağlı oldukları danışmanı arayıp kafasındaki soruları soruyor. Yine danışmanlarımız her hafta köylere gidiyorlar. Çokta faydalı oluyor.

-Siz her sene çiftçiyi doğal afetlere karşı tarım sigortalarını yapmaları noktasında uyarıda bulunuyorsunuz. Son yıllarda çiftçi sigortaya yöneliyor mu?

İstenilen düzeyde değil ama ekiplerimiz köylere gittiğinde sigorta üzerinde çok duruyor. Eskiye göre sigortaya rağbet var. Eskiden sigortanın günah olduğu yönünde yaygın bir düşünce vardı. Yüzde bir seviyesinden yüzde 20’lere çıktık. Her sene sigorta yapanların oranı artıyor.

-Coğrafyamızda katma değeri yüksek ürünler deneniyor. Örneğin çilekten sonra fıstık. Fıstık ekimi konusunda cesaret verici açıklamalarınız oldu. Hatta fıstığın düz araziye değil de kıraç bölgeye ekilmesi gerektiğini de ifade etmiştiniz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Tabi fıstıkçılık da para var. Fıstık engebeli arazilerde daha lezzetli olur. Aromalı olur. Birinci sınıf tarım arazisine fıstık ektiğiniz zaman tadı güzel olmaz. Fakat insanımız işin kolayına gidip tarım arazisine fıstık ekiyor. Fıstığı engebeli araziye ekin diye her zaman söylemişimdir. Yenipınar’da 12 bin dönüm hazine arazisi ki bu birinci sınıf tarım arazisidir. 50 Metrede de su çıkıyor ama gidip fıstık ekmişler. Fıstık yemeden yaşayabiliriz ama buğday yemeden asla. Bugün herkes fıstığa sarılmış ama ilerde fıstık da tarlada kalacak. Bütün çiftçi fıstık ekerse olmaz. Fıstığın da belli bir pazarı var. Buğday bizim stratejik ürünümüzdür ve vazgeçilmez bir üründür. Bakın altını çiziyorum, buğdayı ihmal etmemek lazım. Birde mısır ekimine de ara vermek lazım. Mısır araziyi öldürüyor. Niye çünkü bir dönümüne 200 kilo gübre veriyoruz. Mısıra ara vermemiz lazım.

-Mısır ekimin de çok verimli bir araziyi de kaybediyoruz. Üretici vahşi sulamadan da vazgeçmiyor.

Maalesef. Mısır ekenlerin çoğu icarcıdırlar. Yani çoğu kiracıdır, arazi sahibi değillerdir. Bin dönüm mısır arazisini kiraya verilse, dört trilyon para yapar. Bakınız giden arazi 30 sene de yerine gelemiyor. Toprağın içinde 10 bin kadar canlı var. O canlılar ölürse toprakta ölür. O gübre canlıları bitiriyor, dayanamıyorlar o gübrelere.

- Anız yangınları da tarihe karıştı. Bunu nasıl başardınız?

2016 Yılında Cumhuriyet tarihinde ilk defa Batman’da bir anız çalıştayı gerçekleştirdik. Vali beyin Başkanlığında 32 İl’den uzmanlar geldi. Üç günlük bir Çalıştay oldu. O yıllarda Batman’da her sene  yaklaşık 200 kadar anız yangını gerçekleşirdi. Şuanda anız yangınları yüzde 98 oranında bitti. Tabi çalıştayla da yetinmeyip Bismil’de de toplantı yaptık. Diyarbakır çevresinde çok anız yangınları oluyor. Sonra Silvan ilçesinde anız çalıştayı yaptık. Oralarda da azaldı. Her şey polisiye tedbirlerle olmuyor. Bazı şeyler eğitimle olur ve bizde bunu yaptık. Bakın anız yangınlarında toprağın altındaki canlıların da yaşamları son buluyor. Canlı olmadı mı buğday da olmaz. Allah her şeyi dengeli yaratmış. Canlılar buğdaya vitamin verir.

-Batman ovasında bugün arzu ettiğiniz tablo var mı?

Ne yazık ki ülkemizin bir tarım politikası yok. Belli bir program ve planlama yapılması lazım. Misal Hollanda’ya baktığınızda o sene hangi ürüne ne kadar ihtiyaç varsa o minvalde çiftçilere ürün ve tohum dağıtılır. ‘Sen şunu sen de bunu ekeceksin’ derler. Çiftçi istediğini ekemez. Biz de planlama yok. Herkes aynı sene sarımsak ekirse, sarımsak toprakta kalacak. Tarım Bakanlığı’nın bir an önce havza çalışmasına girmesi lazım. Planlama yapması lazım. Birde vahşi sulama olayı var. Türkiye su fakiri bir ülkedir. Su zengini bir ülke değiliz. Adam arazisine akşamdan su bırakıyor ta ki ertesi güne kadar. O su canlıları da öldürüyor. Faydadan çok zarar veriyor. Ceza verilmeli bunu yapanlara. Toprak kayması da oluyor. Yakında buğday ekecek arazi de bulamayacağız.

-Çiftçinin dikkat etmesi gereken konular nelerdir

Fıstık olayına dikkat etsinler. Tarım arazisine fıstık ekmesinler. Gün gelecek fıstık eken çiftçinin torunları o fıstık ağaçlarını sökecek.  Yine mısıra da ara vermek lazım. Toprağı dinlendirmek gerek.

-Günümüzde akil insanlar tartışılıyor. Sizce akil insan nedir?

Bir kere akil insanların millet nezdinde kabul görmesi lazım. Bunun para ya da altınla, fiyakalı elbise giymekle akil adam olunmaz. Bir bürokratla fotoğraf çekmekle de akil adam olunmaz.  Bir kere akil adamın öncelikle milletin kalbinde kabul görmesi lazım. Akil insanlar vardır ama onlar da çok gün yüzüne çıkmıyor. Yoksa kıymetli insanlarımız var.

Editör: TE Bilişim