Değerli Okurlar, bu kente hızlı tren istiyoruz. Bunun için çabalayan, kafa yoran duyarlı insanlarımız var. Bunun için çabalayanlardan biri olduğum Batman kamuoyunun malumudur.

Ancak biz hızlı tren isterken, hala bizi utandıran, başımızı önümüze eğen gelişmeler var…

Bu gelişme üzerinde bir kere daha durmak istiyorum. Çünkü bu üzücü gelişme tarihe karışmalıdır…

Bilindiği gibi hayat pahalılığı artıyor. Batman-Diyarbakır arasında karayolu ile yolcu taşımacılığında fiyatların artması halkımızı demiryoluna yönlendirdi.

Yüzlerce insanımız, özellikle de dar gelirli vatandaşlarımız tren yolculuğunu tercih etmeye başladı.

Eskiden vagonların çoğu boş iken, şimdi tıklım tıklım olarak seyahat ediliyor.

Hafta sonunda bazı özel işlerim ve akraba ziyareti nedeniyle Diyarbakır’a gitmiştim. Ancak Batman’dan çıkıp Balpınar’ı (Gresira) geçtikten sonra tren içinde hareketlenmeler oldu…

Bir yolcu oturduğumuz büyük vagonun ortasından hızla koşup, az sonra görevlilerle geri geldi.

Önce bir hırsızlık vakası sandım. Meğer trene taş atılması olayı yaşanmış…

**

**

Hemen hızlıca taş atılan kompartımana gittim.

Anne, baba ve küçük bir çocuğun bulunduğu kompartıman cam kırıklarıyla dolmuştu…

Babasının kucağındaki çocuk oldukça korkmuştu. Anne de feci korkmuş, baba ise oldukça gergindi. “Tren neden hemen durdurulmadı?” diye tepki gösteriyordu.

Trendeki görevliler ise kimsenin imdat frenini çekmediğini belirtiyordu.

Hemen görüntüleyip Batman kamuoyuna sosyal medya üzerinden şu kısa değerlendirmeyle paylaştım:

‘Vatandaşların can güvenliğini tehdit eden trenlere taş atılması olayını utanç verici buluyorum. Batman yerel basınımız bu konuda uyarıcı haberler yaparsa, ilkellik olarak değerlendirdiğim trene taş atılması ayıbı son bulur. Bir tanık olarak olaya tanık olunca yolda aşağıdaki açıklamayı yapmıştım: "An itibariyle Batman trenine taş atıldı. O trende ben de vardım. Iki vagon arkada olay yaşandı. Zorava köyü yakınındaki Şırrıke mezrasinda atılan taş az kalsın faciayı neden oluyordu. Annesinin kucağındaki bu çocuk çok feci korkmuştu. Lanet gelsin. Bu kafa ile nereye varacağız? Trenlere taş atılması ilkelligini kabul etmiyorum. O köy sakinlerinin tümü sorumludur. Çocuklarına sahip çıkmayan aileler hakkında en ağır cezai müeyyide uygulanmalı."

**

**

Trenle seyahat gerekçemi her zaman okurlarıma ifade etmek isterim. Batman’dan Diyarbakır’a minibüsle yolculuk ederken oldukça rahatsızlık duyuyorum. Bir saati aşkın süreyle dizler karında seyahat yapmak zorunda kalıyorsun.

Yol boyunca doğru dürüst sohbet edemiyorsunuz.

Tren yolculuğunda ise rahatınız oldukça yerinde. Yolculuk boyunca istediğimiz gibi oturup, uzanabiliyor, çocukluğumdan bu yana sevdiğim ve alışkanlık haline getirdiğim çekirdeğimizi çıtlatabiliyoruz.

Vallahi parası için olmasa bile trenle yolculuğu tercih ederim.

Her seferinde nostalji yaşıyoruz, ki tarif edilemez bir sevinç ve mutluluktur…

Tek sıkıntı hala trenlere yolda taş atanların çıkması…

Bu yazıyı hem tren yolculuğuna teşvik etmek, hem de taş atma ayıbının sonlandırılmasına katkı sunmak için kaleme alıyorum.

Maalesef trenlere taş atanların sayısında geçmiş yıllara nazaran hayli azalma olsa bile, ne yazık ki hala o ilkellikten vazgeçmeyenler çıkmaktadır.

**

**

ÖNERİLERİM VAR…

Diyarbakır’a seyahat ederken tanık olduğum olayı sosyal medya aracılığıyla Batman kamuoyuna duyurdum. Bazı meslektaşlarımla telefonla yaptığım görüşmede bu ilkelliği asla kabullenmeyeceğimizi ifade ettim.

Gerçekten de bu ilkelliktir. Sayısı az bile olsa, taş atanlar çocuk olsalar bile kentimiz ve yöre halkı için utanç verici bir gelişmedir diye değerlendiriyorum.

İki saat sonra Diyarbakır girişine ulaştığımızda, 10 gözlü Köprü hizasında yine taş atan çocuklarla karşılaştık. Tren durdurulunca, sayıları on civarında olan küçük çocuklar kaçtı.

Dünyada trenlere taş atılan ülke kaldı mı bilmiyorum. Ülkemizde bu ayıp hala devam ediyor.

1990’lı yıllarda da bu ayıba dikkat çekiyordum. DDY’nin tren camları için her yıl yüklü miktarda harcama yapması bizim utancımızdır diyordum, diyorum. Trenlere kırılmaz ve dökülüp parçalanmaz kaliteli camlar öneriyordum. (Son tren olayında camın tuzla buz olduğunu gördüm. Bana çift katlı cam olduğu ifade edilmişti. Basit cam takıldığını gözlemledim. Bu camların ivedilikle kırılmaz camlarla değiştirilmesini öneriyorum.) Tren güzergahındaki bütün mahallelerde(Batman, Diyarbakır, Bismil), köylerde cami imamları, öğretmenler ve muhtarların katılımıyla bu konuda uyarıcı konuşmaların yapılmasını, öğrencilerin bilgilendirilmelerini, kendilerine görsel sunumlar yapılarak eğitim verilmesini, çocukların ücretsiz olarak topluca trenle taşınmasını, yolculuk edenlerin kendi yakınları da olabileceğinin gösterilmesini öneriyordum/öneriyorum.

Bugün de aynı görüşümü savunuyorum. Ancak son yıllarda trenlere mobese sistemini de önerdim, yine öneriyor ve ilgililerin bu konuda gerekeni yapmasını istiyorum. Yüz metrelik alanda taş atanları tespit eden mobese sistemi ile tren seyahatlerini kayıt altına almak ve taş atanları tespit ederek ailelerini uyarıp cezalandırmak düşüncemi dillendiriyorum. Bu çok masraflı değildir. Bu adımlar atılırsa bir bilinç meydana gelecek ve o ayıp tarihe karışacaktır inşallah…