23 Yıl aradan sonra ilk kez 1. Lige bu kadar yaklaşmıştık.
Bu şehrin Petrolspor sevdalıları büyük umutlarla sezon boyunca 15 bin kişilik stadyumu doldurdu, Kayseri’de de üzerine düşeni fazlasıyla yaptı…
Her ne kadar da birileri ‘gönüllerin şampiyonu’, ‘aslında üzülmedik’ gibi söylemler sarf etse de ‘penaltı’ atışlarıyla elenmek derinden üzüyor.
Sezon başından bu yana takıma ve yönetime en büyük desteği verenlerin başındaydık.
Görev getirilen teknik heyete, kurulan kadroya dek hep yapıcı eleştirilerle yönetime katkı sunmaya çalıştık.
Çünkü biz 65 yıllık Petrolspor’un 45 yılında vardık…
Bu kulüp ‘yok’lar içindeyken de ‘varlık’ içindeyken de eleştirilerden geri durmadık.
Her şeyden önce kim ne derse desin Petrolspor bu sezon başarılı olmuştur.
Bu başarının mimarı da binlerce Batmanlı ile takıma her türlü imkanı sunan Muzaffer Nasıroğlu’dur.
Sezon sonu değerlendirmemi daha geniş çaplı canlı yayınlarla elbette yapacağım.
Ancak gündemi kaçırmama adına bazı anekdotları paylaşmamda fayda var.
***
Petrolspor her ne kadar şampiyonluğu hem ligde hem de play-off’ta da ‘kıl’ payı kaçırsa da yetki verilen yöneticilerin önemsemediği ‘detay’larla şampiyonluk kaçtı diyebiliriz.
Kurulan kadronun yetersizliği buna en net örnek…
Ön libero İshak’ın sakatlığından bu yana Petrolspor’da işler kötüye gitmeye başlamıştı. Orta alanda Mustafa Seyhan ve Bünyamin dışında o bölgede seçeneği olmayan Petrol’ün transfer komitesi her ne hikmetse sağ açığa 5-6 futbolcuyu konumlandırmıştı.
Devre arasında ise Kubilay transferi hariç yapılan tüm takviyeler en amiyane tabiriyle ‘boş’ çıktı.
Şenol Fidan’ın ardından takımın başına geçen Teknik Direktör Serdar Bozkurt’un performansı genel manada iyiydi ama Kepez mağlubiyeti ile Altınordu’da bırakılan puanların sorumluluğu kendisine aittir.
Finale gelecek olursak; takım özellikle ikinci yarıda ve uzatma dakikalarında iyi oynadı ama ilk yarıda Van’a verilen pozisyonlar ‘gol’ olsa, belki de penaltılara giden süreci bile konuşmayacağız…
Penaltı atışları ise…
Bazı şeyler elbette kısmet, nasip işidir.
‘Futbol aklı’ diye bir gerçek de var.
Transfer olduğundan beri toplamda 60 dakika forma bile giymeyen Cengizhan’a penaltı atışı kullandırmanın mantığı nedir?
Hele hele Van FK kalecisi ile eski takım arkadaşı kendisi…
İki futbolcu bir birini iyi tanımaz mı?
Topu hangi köşeye atacağını tahmin edemez mi?
Her neyse bu ayrı bir mevzu.
***
Sezon başı oluşturulan yönetime gelirsek;
Batman’ın önemli bir değeri olan Muzaffer Nasıroğlu’nun büyük imkanlar tanıdığı yönetimin performansı nasıldı?
Kulüp Başkanı Hakan Toy genel olarak iyi bir temsiliyet gösterdi, iletişime açıktı.
Ancak Toy’un ‘tam yetkili’ bir konumda olduğu söylenemezdi.
Tam yetkili olsa birçok yanlışa neşter vurmuş olurdu...
Bu konuyla birkaç örnekle değinecek olursam;
Şehirde ciddi anlamda gönül kırıklıkları yaratıldı…
Bu duruma bir örnek; sezon boyunca birçok esnaftan takıma davetler yapıldı, her ne hikmet ve her ne akılsa büyük oranına kulüp olumlu yanıt vermedi ve birçok çevre kırıldı.
Kulübün deplasmanda oynadığı maçların canlı yayın linki imtiyazlı kişilere gönderilirken, binlerce taraftar ise bundan mahrum bırakılmıştı.
Bunun yanı sıra Kayseri’ye götürülen iki uçakta yaşanan krizler de bunun en önemli örneğidir…
Sezon boyunca Petrolspor’un yanında olan onlarca isim bu davetten yoksun bırakılırken, üzerine de bazı gazetecilerin ise kulübe yönelik eleştiride bulunduğu için uçağa alınmaması da kabul edilebilir bir uygulama değil.
Bir tarafta bunlar olurken, bazı mecraların takımın yer aldığı kafileyle yolculuk yapması ise bambaşka bir tartışma konusudur. Gazetecileri veya takıma gönül veren her kim varsa ne ayırım yapabilirsiniz ne de birilerini sırf sizin düşüncelerinize uymuyor diye ötekileştiremezsiniz.
Eğer sezon başında bu takım ‘Batman’ındır’ diyorsanız, kişisel duygularınızla ‘Bu uçağa binecek, bu binmeyecek’ ayırımı yapamazsınız. Eğer ‘takım şahsımındır, Batman’ın değerleriyle-dinamikleriyle ilgilisi yoktur’ da diyorsanız o ayrı konu…
Hele hele tamamen yapıcı eleştirilerde bulunan gazetecilere bunu yapmak, 80’li yıllarda basına yönelik sansür uygulamaların ötesinde değildir. Şahsıma bu yapılmadı, bazı tutumlardan dolayı kendi irademle uçağa binmedim. Fakat bu konuda meslektaşlarımıza yapılan uygulama doğru değil.
Bunların yanı sıra;
Milyonlarca kaynak harcandı, futbolculara aldıkları garanti ücretin yanı sıra milyonlarca primler dağıtıldı, kulüpteki onlarca personele maaş ve primler verildi.
Hatta bazı mevkilerde ikişer, üçer personel görevlendirmeleri yapıldı.
Size fedakarlıkla aktarılan bu kaynakları gerektiği gibi kullandınız mı?
Bazı görevliler hakkında kamuoyunda çok ciddi iddialar var, şimdi bunların yeri ve zamanı değil.
Başarının birçok parametresi vardır?
Altınordu ve Adana gibi takımlar 40-50 Milyon maliyetlerle bu ligi zorladı, hele hele Altınordu’ya 200 Milyon TL’lik (net rakamlar açıklanmadığından edinebildiğim rakam) Petrolspor neredeyse diş bile geçiremiyordu.
Başarı kriterine nereden bakacağız?
Bardağın dolu mu boş tarafından mı?
Ancak ortadaki gerçek şu; bu imkanlarla çok daha iyisi yapılabilirdi.
Özetle; kaçan şampiyonluğa en çok Batmanlı fedakar taraftarlar ve kulübe her türlü imkanı sağlayan Muzaffer Nasıroğlu üzüldü. Bu kaynaklar bu denli savrulmamalıydı.
Olan oldu.
Önemli olan bu sezondan gerekli dersleri çıkarmak ve kişisel duygularla değil, kurumsal olarak kulübü yönetmektir. Şehir bu havayı bir daha yakalar mı bilemeyiz ama birçok açıdan şampiyonluğu kıl payı ve bazı detaylarla kaçırmak çok üzdü.
Umarım yeni sezonda Muzaffer Nasıroğlu’nun şahsında daha güçlü bir yönetim oluşturulur ve yeni sezon hazırlıklarına bir an önce başlanılır.