Behçet Necatigil'in Sevgilerde şiiri söyle başlar:

''Sevgileri yarınlara bıraktınız

Çekingen, tutuk, saygılı''

Ahmet Muhip Dıranas'ın Hatıra şiiri şöyle başlar:

''Dün, bir gölge gibi geçti yanımdan
Oydu, bir bakışta tanıdım onu;
Rüyalarıma tayf halinde konan,
Peşime bir korku gibi düşen o.''

Oktay Rıfat'ın hiçbir kitabına almadığı Güvercin şiiri ise şöyle biter:

''Ben kuşumu bulurum

Ben kuşumu bilirim

Milyon güvercin içinde''

Bir yılın ardından, bir zamandır, bütün olarak da çok sevdiğim bu şiirlerin bu bölümlerini şu şekilde sıralayarak yılı selamlarım. Sonun verdiği duygudan olmalıdır ki yıl boyunca yaptıklarımı düşünürüm. Elimde kalan devinimimdir.

Geçti bir yıl.

Ne oldu peki?

- Hiçbir şey ve çok şey.

Böyle mi geçecek?

- Öyle görünüyor.

.........

Sorulardan yaptığım ağacı takdim ederim:

Kaybettiklerimiz kazandıklarımızı karşılayabiliyor mu?

Yalancı gülümsemelerin esiri olduğumuzun farkında mıyız?

Olmadığımız insanı oynamaktan yorulduk mu?

Hatalarımızı baştacı ederken etrafımızda bizi uyaracak bir insanın olmamasının günü geldiğinde açacağı sonuçlardan haberimiz var mıdır ki?

.....................

İçimizdeki utanmazlara yol açmayalım

İğrenç bir mirası devraldık. Erkek çocuğuna her şey mübah, kız çocuğuna ise yasaklardan kurulu bir dünya.

Geçtiğimiz günlerde gene bir yürüyüşteydim. Malum yılbaşından kaynaklı merkezi yerler hayli kalabalıktı. Geçmişte gittiğim bir dershanenin önünden geçiyordum, her geçtiğimde bakarım, orta sınıf anılarım canlanır, mutlu olurum. Dershane binasının giriş kapısına tam bakacaktım ki çocuğun biri kasti olarak kıza çarpıp hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Kız ''Hey, ne yapıyorsun?' dedi, çocuk döndü ve hızla kızın üstüne yürüdü. Araya girdim. Kız korkudan unuttu biraz önce yaşadığı iğrençliği, çocuğun bir an öncesi gitmesi için yalvaran gözlerle bakıyordu. Ne olduğunu anlamadım ben de. Bu sosyolojik vakanın altında ezilir kalırım. Ama bilirim bugünün meselesi değil bu. Miras...