İnsanoğlu ölümlü bir varlık. Dünyanın en zengin, en güçlü şahsiyeti olsak bile, ölüm meleği bir gün kapımızı çalacak ve hiç durmayarak giden kervana katılanlardan olacağız.

Hepimizin bu gerçeğin bilinciyle hareket etmemiz gerektiğine inanıyorum.

Bir Müslüman olarak inancıma göre ölüm yokluk değil, başka bir aleme sevkiyattır.

Değerli Okurlar, sizleri ölümle korkutmak için bu meseleye değinmedim.

Belki duymuşsunuzdur; Batman Belediyesi’nin taziye evleri hizmetleri ile ilgili güzel bir adımı oldu.

Her zaman ifade ettiğim gibi kayyum atamalarına karşıyım, zira Başkan ve yönetimi bir suç işlemişse yargılanıp, suçlu bulunursa cezası kesilmeli, yerine Belediye Meclis üyeleri atanmalıdır.

Bir gazeteci olarak kentimizi yerelde yönetenler(seçilmiş veya atanmış) toplum yararına hayırlı bir adım attıklarında desteklemek isterim.

Mevcut kayyum yönetiminin Batman’daki 43 taziye evinde yemek, çay, su, temizlik hizmetleri, elektrik ve su faturalarını üstlenmiş olmasını hayırlı bir gelişme olarak değerlendiriyor ve destekliyorum.

**

**

Batman’daki taziyelerle çok ilgili biriyim. Bu konuda arşivde sayısız makalelerim duruyor.

90’lı Gazetemiz Batman Çağdaş’ta yer alan bir haberi birlikte okuyalım: “Batman Belediyesi, şehir merkezindeki 43 taziye evinde yemek, çay, su, temizlik hizmeti ile elektrik ve su faturalarını karşılayacak. Şehir merkezinde faaliyet gösteren ve Batman Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü bünyesine alınan 43 taziye evinde sıcak yemek hizmeti vermeye başlayan belediye, bunun yanı sıra taziye evlerinde vatandaşlara sunulan çay, su, elektrik ve su faturalarının giderlerini de üstlenecek.”

Taziyeler, ölüm acı ama bu güzel bir haber. Batman’da taziyelerle ilgili en çok yazı yazan, tepsiler üzerinde sigara dağıtımına karşı çıkan, taziyelerin üç güne indirilmesi için çabalayan ve kamuoyu oluşturmaya çalışan bir gazeteci ve aktivist olarak sizleri yaptığım değerlendirmelerle bilgilendirmek istiyorum:

Mesele mühim, önemli ve tüm toplumumuzu ilgilendiriyor. Taziye nedir konusundaki bilgilere bakalım: “Arapça’da genellikle birini, başına gelen bir felaketten dolayı sabır ve tahammül etmeye teşvik manasına gelen taziye, Türkçe’de de yakını ölen bir kimseyi teselli etme, başsağlığı dileme manasına gelmektedir. Acıyı, hem de yası azaltmaya yönelik bir adettir. Ölenin yakınları, tanıdıkları, dostları ölümle ilgili adetleri (cenaze namazı vs.) yerine getirmeseler bile, ailenin acısını paylaşmak ve ruhsal sarsıntısını giderme hususunda yardımcı olmak için başsağlığı dilemekte, avutucu sözler söylemekte ve sabır tavsiye etmektedirler."

Evet, taziye ve taziye yemeklerinden söz etmişken, bu konuda sosyal medyada yaptığım değerlendirmeden de derleme yaparak etraflı bilgi sunmak istiyorum.

90'lı yıllarda kapalı ortamlardaki taziye çadırlarında(Ayrıca bayramlarda bayramlaşmaya gelen çocuklar dahil herkese) tepsiler üzerinde ikram edilen sigaraya karşı yıllarca mücadele verdim. Bu ilkel gelenek kalktı.

**

**

Taziyelerin üç güne indirilmesi için ilk yazıyı yazan ve kamuoyundan destek isteyen kişiyim.

Eski yazılarımın arşivine ulaşamadım. Ancak 2012 yılı Temmuz ayında taziyelerin üç günle sınırlandırılması ile ilgili arşiv yazıma ulaştım. Yazımın başlığı bile, "Taziyeleri üç güne indirelim" şeklindeydi, ilgili bölümünü özetle takdirlerinize sunuyorum: 'Konuklarına günlerce üç öğün yemek verme adetimiz var. Halbuki dinimize göre yakınlarını kaybedenlere tesellicilerin yemek vermesi gerekiyor. Zaten acılar yaşamış, hüzünlenmiş aileler gerçeği var. Onların bir de kalkıp onlarca kişiye yemek hazırlamaları İslami bir davranış olamaz…

İslam’ın bu sünnetini yerine getirmiyoruz, bari taziyelerin üç gün olmasını sağlayalım…

En son Kozluk ilçemizde de taziyeler üç güne indirildi. Artık bu ilçemizde taziye çadırları üç gün sonra kaldırılıyor.

Geçtiğimiz günlerde Kozluk’a bir taziye ziyaretine gitmiştim. Kozluk eski Müftülerinden, yörenin tanınmış din alimi, müderris, merhum Mele Hasip’in kızı yaşamını yitirmişti. Merhum Mele Hasip’in İstanbul’dan gelen çocuklarıyla kısa da olsa sohbet imkanım olmuştu. Babalarının taziyesi için gelenlere teşekkür eden çocuklarına üç günlük taziye geleneğine uyup uymayacaklarını sormuştum. Çocukları, Kozluk halkının değerlerine bağlılıklarını ifade ederek, uzaktan gelmelerine ve dostlarının çok olmalarına rağmen üç günde taziyeyi kaldıracaklarını ifade etmişlerdi.

ALİMLERİMİZE GÖREV DÜŞÜYOR…

Batman’da da artık taziyeler üç gün olmalıdır. Bu konuda özellikle din alimlerimize görev düşüyor. Her taziyede İslam’ın taziye sünneti ile ilgili bakış açısını dile getirmelidirler. Alimlerimiz görüşlerimi bir kere daha arz ediyorum: ‘Batman’da her gün birden çok insanımız yaşamını yitiriyor. Ve bildiğiniz gibi ‘taziye’lere gidiyoruz. Kurulan taziye çadırlarında bir araya gelip, yaslı aileyi teselli ediyoruz. Birbirimizin acısını paylaşmak kadar güzel bir şey olamaz diye düşünüyorum. Bakınız batı illerinde bizde olduğu gibi taziyeler yapılmıyor. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de taziye çadırlarını göremezsiniz. (O zaman henüz taziye evleri yoktu, çadırlar vardı.)Bizde olduğu gibi sıkı dostluklar, acıları paylaşma, birbirlerine teselli verme durumlarının olmadığını biliyorum. Dinimiz ‘ifrat’ (aşırıya kaçma, ölçüyü aşma, aşırılık) ve ‘tefrit’i (İfrat’ın zıddı, herhangi bir konuda geri kalma, yeterli ölçüde olmama durumu) yasaklamıştır. Her şeyde orta yolu tercih etmemiz gerekiyor.

Ne batıda yaygınlaşmaya başlayan tefrit, ne de bizdeki ifrat doğru yaklaşımlar değildir diye düşünüyorum. Maalesef Batman’daki taziyelerde ifrat durumu söz konusudur.’

Yaklaşık on yıl önce bu köşede yayımlanan yazımdan satırları bilginize sundum. Belediye kararını yarın da değerlendirmek istiyorum.

Devamı yarı